En Güncel Ekonomi Haberleri

Klaus Schwab Ve Thıerry Malleret'in The Great Reset (Büyük Sıfırlama) Eseri

Kitap İncelemesi

  1. Genel Bakış

Dünya Ekonomik Forumu'ndan Klaus Schwab ve Thierry Malleret'in  kaleme aldığı kitap, 250 sayfadan oluşan ve giriş ve sonuç kısımları haricinde üç bölüme sahip bir eserdir ve Temmuz 2020'de yayımlanmıştır. Kitap şu bölümlerden oluşuyor:

  1. Makro Sıfırlama,
  2. Mikro Sıfırlama,
  3. Bireysel Sıfırlama

Birinci bölüm olan Makro Sıfırlama'da, COVID-19 salgının muhtemel etkileri; ekonomik, toplumsal, jeopolitik, çevresel ve teknolojik açıdan incelenmektedir. İkinci bölümde küresel sıfırlama; mikro bakış açısından salgının işletmeler ve ayrıca sağlık, eğlence, havacılık, finans, otomotiv ve enerji gibi sektörler üzerindeki etkisinin incelenmesi yoluyla değerlendirilmektedir. Son bölümde de bireysel bakış açısına değinilmektedir. İş birliği, ahlaki seçimler, ruh sağlığı ve refah, tüketim gibi konular kısaca işlenmektedir.

  1. Makro Sıfırlama

Kitabın ana fikri, dünyanın mevcut sınırlamaların ve krizden önce hüküm süren kapitalizm karşıtlığının ötesine geçmesi gerektiğidir. COVID-19 gerçekten de yeni dünya düzeninin, dördüncü sanayi devrimi paradigması aracılığı ile yeniden tasavvur edilmesi için bir fırsat penceresi sunmaktadır. Dünya, COVID-19 salgınından önce de çeşitli iç karartıcı sorunlarla başa çıkmaktaydı. Bunlara iklim değişikliği, çevre tahribatı, artan eşitsizlik ve işsizlik örnek olarak verilebilir. Ne yazık ki COVID-19 salgını, bu sorunları güçlendiren bir aktör olmuştur. Dolayısıyla, sorunların görmezden gelinmesi artık mümkün değildir. Yazarlar, çevre boyutundaki değerlendirmelerinde yaşamakta olduğumuz salgının nedenlerini, iklim krizi ve biyoçeşitlilik sorunları ile ilişkilendirmektedir.  Yazarlar, çevresel bozulma, yoğun hayvancılık ve artışta olan bulaşıcı hastalıklar arasında karşılıklı etkileşim olduğunu kabul etmektedir. Bu görüşe göre, insanlık gelecekte de hayvan kaynaklı diğer hastalıklara açık hâldedir.

Salgın süresince milyonlarca iş kolu ortadan kalkmıştır ve özellikle düşük vasıflı iş gücünü içeren istihdam alanları gibi birçoğunun salgından sonra da geri dönmeme ihtimali vardır.  Bunun bir sonucu olarak şirketler, COVID-19 sonrası dünyaya ayak uydurabilmek için masraflardan kısacak güçlü dijitalleşme ve yenileşme adımları atacaktır. Yazarların, COVID-19 öncesi dünyaya dönüşümüz ile ilgili duruşu son derece nettir: "Birçoğumuz her şeyin ne zaman normale döneceğini düşünüyor. Buna cevap olarak kısaca "hiçbir zaman" diyebiliriz."

Yazarlar daha da ileri giderek, dünyanın, müşterilerin SKA'lara katkı sağlayan mal ve hizmetlere yönelik arzını artıran ve "mal arzını" karşılayabilen şirketleri ekonomik getiriler ile ödüllendiren yeni bir tür kapitalizmi benimsemesi gerektiğini düşünmektedir. Bu paradigma değişimi, bir şirketin amaçlarının dar ve alışılmış paydaşlık yaklaşımından ziyade, paydaş teorisi aracılığıyla yeniden değerlendirilmesini öngörmektedir. Daha da makro seviyede, kapitalizme getirilecek yeni bir yaklaşım, aynı zamanda GSYİH'nin ekonomik büyüme ve refahın tek ölçütü olarak değerlendirildiği bir düzenden uzaklaşmayı da beraberinde getirmektedir.

Son olarak yazarlar, küreselleşmenin eksikliklerini düzeltmek için aşırı korumacılık veya milliyetçiliğe dönme dürtüsüne karşı uyarıda bulunmaktadır. Yazarlar bundan ziyade, küresel yönetişimin uluslararası kuruluşlara ve bu kuruluşların esnekliğine duyulan güvenin yeniden sağlanması yoluyla güçlendirilmesini savunmaktadır.

  1. Mikro Sıfırlama

Schwab ve Malleret, ikinci bölümde COVID-19'un sektörleri ve şirketleri kalıcı şekilde nasıl etkileyeceğine dair daha "gerçekçi" bir değerlendirme sunmaktadır. Yazarlar makro sıfırlama bölümünde de belirttikleri üzere sektörlerin "eski işletme" biçimlerine geri dönemeyeceğini düşünmektedir.

Başlangıçta, salgından önce var olan ancak şimdilerde hız kazanan mikro trendler tanımlanmaktadır. Bazı sektörler için bunlar, "birer nimet sayılacakken bazıları için önemli zorluklar teşkil edecektir."

  • Dijitalleşmenin hızlanması;
  • Dayanıklı tedarik zincirleri;
  • İş alanına daha fazla devlet müdahalesi;
  • Paydaş kapitalizmi ve ÇSY.

Bunun akabinde yazarlar, birkaç sektörün geleceği üzerine tahminlerde bulunmaktadır. Ancak yazarlar, değerlendirmelerinin "her bir sektörün ne denli evrileceğine dair kesin bir tahmin" sağlama açısından kısıtlamaya tabi olduğunun ve bunun nedeninin bu tür tahminlerde bulunmanın karmaşık olmasından kaynaklandığının farkında olduklarını belirtmektedir. Sonuç olarak şirketler, son zamanlarda meydana gelen hızlı ve benzeri görülmemiş değişiklikler karşısında büyük bir adaptasyona ve çevikliğe ihtiyaç duyacaktır. 

  • Sosyal etkileşim ve yer değiştirmenin seyahat, turizm, otelcilik, eğlence, perakende, havacılık ve hatta otomotiv endüstrisi üzerinde etkileri vardır;
  • Tüketicilerin davranış değişikliklerinin perakende, gayrimenkul ve eğitim sektörleri üzerinde etkileri vardır;
  • Dayanıklılık (zor koşullarda gelişme yeteneği); big tech, sağlık ve refah, bankacılık ve sigorta, otomotiv endüstrisi ve elektrik üzerinde etkiye sahiptir. 
  1. Bireysel Sıfırlama

Makro ve mikro etkilere ek olarak, COVID-19'un bireyler üzerinde de büyük ve çeşitli etkileri olacaktır. Bu değişikliklerin çoğu normalleşebilir ve salgın sonrası dönemden parçalar taşıyabilir.  Bu değişikliklerden bazılarını şu şekilde sayabiliriz:

  • COVID-19 insanları birleştirdi mi yoksa daha da mı ayrıştırdı? Geçmiş salgınlardan verilebilecek örnekler ne yazık ki iç açıcı değil! Yazarlara göre, “kasırgalar ve depremler gibi doğal afetler insanları bir araya getirirken, salgınlar tam aksine ayrıştırıyor. Bunun nedeni de ani, şiddetli ve genellikle kısa süren bir doğal afetle karşı karşıya kalan toplulukların dayanışma içerisinde hareket etmesi ve nispeten hızlı iyileşme eğiliminde olması olabilir. Bunun aksine, salgınlar daha uzun süreli olaylardır ve genellikle ölüm korkusundan kaynaklanan ve süregelmiş başkalarına güven duymama duygusunu ortaya çıkarır. Salgının psikolojik açıdan en önemli sonucuysa genellikle bir endişe kaynağı hâline dönüşen olağanüstü miktarda belirsizlik yaratmasıdır." Ancak yazarlar, bu salgın deneyiminin diğerlerinden farklı olabileceğine dikkat çekiyor: "Hepimiz daha fazla dayanışma olmadan, toplu olarak karşılaştığımız küresel zorluklarla başa çıkamayacağımızın farkındayız. Kısaca, eğer insanlar olarak varoluşsal zorluklarımızla (çevre ve küresel yönetişim sorunları vb.) yüzleşmek için iş birliği yapmazsak başımız belada demektir. Dolayısıyla, doğamızda var olan daha iyi yönleri açığa çıkartmaktan başka seçeneğimiz yok."
  • Halk sağlığı ve ekonomik büyüme arasındaki değiş tokuş: Yazarlara göre, "her bir politika kararı, mümkün olan en fazla sayıda hayatı kurtarmak ile ekonominin mümkün olan en iyi şekilde tam olarak işlemesini sağlamak arasında bir seçim yapmak olacaktır." Yazarlar, bu kararların esas olarak, "fazlasıyla kişisel etik değerlendirmeler" tarafından belirlendiğini ileri sürmektedir.
  • Sosyal mesafenin ve ekonomik krizin, ruh sağlığı ve refahı üzerindeki etkileri:
    • Sosyal mesafe önlemleri, akıl sağlığı sorunlarını kötü etkilemektedir;
    • Birçok ailedeki gelir kaybı, insanları “çaresizlikten kaynaklanan ölümlere” sürükleyecektir;
    • Salgın devam ettiği sürece aile içi şiddet ve istismar artacaktır;
    • Özellikle savunmasız kişiler ve çocuklar, bakıma muhtaç olanlar, sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı olanlar ve ortalamanın üzerinde desteğe ihtiyaç duyan engelliler, daha fazla mental anlamda stres riskiyle karşı karşıya olacaktır.
  1. Sonuç olarak

Kitabın, COVID-19'un makro, mikro ve bireysel düzeylerdeki etkilerini anlama konusunda son derece değerli bir katkı sunduğuna inanıyorum. Buna ek olarak, kitabın anlaşılır dili, okuyucunun böylesine karmaşık ve teknik bir konuya dâhil olmasını da kolaylaştırıyor. Bununla birlikte, kitabın büyük bir kısmı, gelecekte işlerin nasıl değişeceği veya değişmesi gerektiğine değil, işlerin nasıl değiştiğini değerlendirmeye yöneliktir. Yazarlar, önemli sosyo-politik ve sosyo-ekonomik reformları, bunlara giden yolu göstermeden savunmaktadır. Dürüst olmak gerekirse, karmaşık bir ortamda ayrıntılı stratejiler tasarlamak ve tartışmak bir yana dursun, böylesi bir ortamda tahminlerde bulunmak bile oldukça zordur.

  1. Kitaptan seçilmiş bazı alıntılar
  • "Birçoğumuz her şeyin ne zaman normale döneceğini düşünüyor. Buna cevap olarak kısaca "hiçbir zaman" diyebiliriz."
  • "Alışmış olduğumuz iş hayatına dönüş gerçekleşmeyecek çünkü bu gerçekleşemez. 'Alıştığımız işlerin' çoğu, COVID-19 sebebiyle öldü (veya enfekte oldu)."
  • "Beynimiz doğrusal boyutta düşünmemizi sağlıyor ancak bizi çevreleyen dünya doğrusal değil, aksine karmaşık, uyarlanabilir, hızlı tempolu ve belirsizdir"
  • “Hükûmetler, karar almak ve uygulamak için biraz zamana ihtiyaç duyar (…). Buna karşın seçmenler, ivedi sonuçlar ve iyileştirmeler talep eder; bunları yeterince hızlı elde edemediklerinde neredeyse anında hayal kırıklığına uğrarlar. Zaman kavramı çok farklı olan bu iki grup (politika belirleyiciler ve halk) arasındaki eş zamanlı olmama sorunu ağır basacak ve salgın bağlamında yönetilmesi de oldukça zor olacaktır.”
  • "Tarih öyle gösteriyor ki salgın hastalıklar, ülkelerin ekonomisinin ve sosyal dokusunun sıfırlanmasında önemli rol oynamaktadır. Bu durum, COVID-19 açısından neden farklı olsun?"
  • "Önceki salgınların aksine, COVID-19 krizinin dengeyi emek lehine, sermaye aleyhine değiştireceği kesin olarak söylenemez."
  • "Özellikle iki kategorideki insanlar, karamsar bir istihdam durumuyla karşı karşıya kalacak: salgının harap ettiği bir iş piyasasına ilk kez girecek olan gençler ve yerini robotların alması muhtemel olan işçiler"
  • "Milliyetçilik ve piyasa açıklığı güçleri arasındaki gerilimin üç kritik boyutta ortaya çıkması beklenebilir: 1) küresel kuruluşlar 2) ticaret ve 3) sermaye akışı"
  • "Önümüzdeki yıllarda, milliyetçiliğin yükselişi ve artan uluslararası parçalanma nedeniyle küreselleşmenin bir miktar gerilemesi kaçınılmaz görünüyor"
  • "GSYİH büyümesi tiranlığı sona erebilir"
  • "Ekonominin planlı ancak uyarlanabilir, sürdürülebilir ve eşit ölçekli küçülmesi, bizleri daha az ile daha iyi yaşayabileceğimiz bir geleceğe götürmektedir."
  • "Paydaş değeri, paydaş kapitalizminin üstünlüğünü ön plana çıkaran ikincil bir düşünce hâline gelecektir."
  • "Salgın sonrası dönemde iş dünyası, geçmişte olduğundan çok daha fazla hükûmet müdahalesine maruz kalacaktır."
  • "Küresel bir stratejik yönetişim çerçevesi olmadan kalıcı bir iyileşme olamaz."
  • "Küreselleşmenin en olası sonucu, ki hiçbir küreselleşme süreci arada kalmış bir çözüme dayanmaz, bölgeselleşmedir."
  • "Salgın sonrası dönemde iş dünyası, geçmişte olduğundan çok daha fazla hükûmet müdahalesine maruz kalacaktır."
  • “Böyle bir kaderin önüne geçmek için geç kalmadan Büyük Sıfırlamayı harekete geçirmemiz gerekiyor. Bu "olsa iyi olur" denecek bir şey değil, mutlak bir zorunluluktur."
  • "Dünyanın yarın, bugün olduğundan daha da bölünmüş, milliyetçi ve çatışmalara açık olacağı konusunda son derece gerçekçi bir risk mevcut."
  • "Diğer pek çok sektörde olduğu gibi eğitim sektörü de kısmen sanal hâle gelecektir."

İnceleyen: Wail M. Aaminou

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.