Körfez’deki İslami Bankacılık Çalışmaları: Dubai Örneği

Analiz 17.03.2019, 01:30
Körfez’deki İslami Bankacılık Çalışmaları: Dubai Örneği

Körfez ülkeleri, İslami bankacılık alanında Malezya ile birlikte önde gelen iki büyük merkezden biridir. 2008 yılında Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nde (KİK) İslami bankacılığın pazar payı toplam finansal sektör içinde yüzde 31 oranındayken, 2018 yılında yüzde 45 oranına yükselmiştir. Daha önceleri bölge içindeki Bahreyn, İslami bankacılık alanındaki yasal düzenlemelerinin de vermiş olduğu uygun ortamla öncü iken son 10 yıldır Dubai, bu konuda atağa geçmiştir. Özellikle geçtiğimiz yıllarda Bahreyn’de yaşanan toplumsal problemler, bu alanda Dubai’yi ön plana çıkarmıştır. Öyle ki Bahreyn’de İslami finansal hizmetler veren uluslararası kuruluşlar, merkezlerini son beş yılda Dubai’ye taşımıştır.

Dubai’nin İslami Bankacılık Tarihi

Dubai’nin İslami bankacılık geçmişi, 1975’li yıllara dayanmaktadır. İlk İslami banka olan Dubai Islamic Bank, bu yıllarda kurulmuştur. Yine İslami bankacılık ile ilgili yasal düzenlemeler de federal otorite tarafından 1985 yılından itibaren yapılmaya başlanmıştır. Bugün Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) altı banka, tüm faaliyetleriyle İslami finansal hizmet vermektedir. Dubai, toplam yönetilen aktif İslami varlıklar açısından sınıflandırıldığında; İran, Suudi Arabistan ve Malezya’dan sonra gelen en büyük 4’üncü merkez hâline gelmiştir. Mevcut durumda aktif varlıkları 220 milyar dolar civarındadır. Bu rakam, Türkiye’de yönetilen toplam İslami varlıkların dört katı büyüklüğündedir. Dubai ekonomisinin; Türkiye ekonomisinin yarısı büyüklüğünde olduğu gerçeği düşünüldüğünde, gidecek çok yolumuz olduğu görülmektedir. Özellikle BAE, yıllık ortalama 10 milyar dolar sukuk işlemi hacmiyle, dünyada bu yolla fon oluşturan bölgeler arasında ön plana çıkmıştır. Bölgede sukuk işlemi yoluyla fon sağlayan sektörler de genellikle; lojistik, gayrimenkul geliştirme, bankacılık, hava yolu ulaşımı ve enerji şeklinde sıralanmıştır. Gördüğünüz üzere sukuk işlemleri, sadece finansal kesimin değil, ekonominin lokomotif sektörlerine de kaynak sağlama  konusunda kullanışlı bir enstrüman olmayı başarmıştır. Bölgedeki diğer bir önemli gelişme de 2016 yılında İslami bankacılık uygulamalarında bir yeknesaklık sağlama adına Yüksek Sharia Kurulunun oluşturulmasıdır. 2018 yılında BAE Merkez Bankası, bu kurulu tüm İslami finans hizmeti sağlayıcıları üzerinde karar alabilecek şekilde yetkilendirilmiştir. Ayrıca tüm bu kuruluşların mutlaka AAOIFI standartlarına göre hareket etmesi zorunlu tutulmuş ve bu kuruluşa da kontrol yetkisi verilmiştir. 2018 yılında ise Finans Bakanlığı, yerel para birimi (AED) cinsinden borçlanabilme üzerine yetkilendirilmiştir. Bu çerçevede kamu borçlanmalarının önemli bir kısmı sukuk yoluyla yapılmaya başlanmıştır. Bu uygulama, sukuk piyasasının daha da derinleşmesine yol açmış ve likiditesinin artmasına da katkıda bulunmuştur. Bölgedeki son dönem İslami finans alanındaki gelişmeler ise daha çok teknoloji alanında yoğunlaşmıştır. Öyle ki bölgede fintech şirketlerinde, blockchain’e dayalı programlar ve crowdfunding bazlı uygulamalara odaklanma görülmektedir. Bu konuda da hem Bahreyn hem de Dubai kurdukları teknoloji merkezlerinde teşvikler vererek veya kurulan bu şirketlere doğrudan yatırımlar yaparak kendilerini İslami finans alanında teknoloji merkezi hâline getirmeye çalışmaktadır. Bazı bankaların danışma kurulları blockchain’e dayalı işlemlere maslahah ilkesini referans alarak onay vermiştir. Gözlemlediğimiz diğer bir önemli gelişme ise petrol fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle bankalar arasındaki konsolidasyonların artışıdır. Bankalar, operasyonel maliyetleri düşürmek için böyle bir yola gitmektedir. İslami bankalar içinde de en son Al Hilal Bank ve Abu Dhabi Commercial Bank birleşirken, Noor Bank’in de Dubai Islamic Bank çatısı altına gireceği yakın zamanda anons edilmiştir. Bu durum, bölge bankalarının operasyonel kârlılıklar oluşturmada zorlandığını ve yeni girişimlerde bulunmak zorunda kaldığını göstermektedir. Bunun diğer bir örneğini de yakın zamanda Emirates NBD’nin Türkiye’den Denizbank’ı almasında gözlemliyoruz. İslami Finansal Merkez Olma Yarışında Dubai Dubai, 2003 yılından beri alanda proaktif politikalar belirleyerek bölgenin İslami Finans merkezi olmaya çalışmaktadır. Bu noktada aşağıda bahsedeceğim konular, kanaatimce ülkenin hızlı yol almasında ve başarısında etkili olmaktadır.

Dubai, toplam yönetilen aktif İslami varlıklar açısından sınıflandırıldığında; İran, Suudi Arabistan ve Malezya’dan sonra gelen en büyük 4’üncü merkez hâline gelmiştir.

  • Dubai International Financial Center (DIFC)

2005 yılında kurulmuş ve hâlihazırda 250’den fazla yabancı bankanın aktif olarak faaliyet gösterdiği, dünyaca kabul edilmiş bir finansal merkez hâline gelmiştir. Öte yandan İslami Bankacılık alanında da diğer ülkelerdeki İslami finans hizmeti veren kuruluşları buraya çekebilmek için “İslami finansal politika ve kurallar” setini de oluşturmuşlardır.

  • Vergi Muafiyeti

Finansal hizmetler karşılığında oluşan işlemlerden ya da elde edilen gelirden vergi alınmaması da bu merkezin cazibesini artırmıştır.

  • DIFC Hukuk Mahkemeleri ve Arbitrasyon Merkezi

Diğer önemli bir faktör de DIFC’nin kendi hukuk sistemini ve kendi mahkemelerini oluşturması olmuştur. Bu uygulama, anlaşmazlıklarda çok hisseli sonuç alınmasını ve uluslararası kabul görmüş kuralların ivedilikle uygulanmasını beraberinde getirmiştir.

  • Finansal Teknoloji Kuluçka Merkezi 

Son dönemde fintech firmalarını bu bölgeye çekmek için DIFC içinde “Fintech Hive” adında bir kuluçka merkezi kurulmuştur. Sözkonusu şirketlere bazı projelerde finansal destek verilmektedir.

  • Islamic Window Modeli

DIFC haricinde ülkede İslami bankacılık hizmeti hem tamamen İslami bankacılık prensiplerine göre hareket eden kuruluşlar hem de uluslararası ve yerel konvansiyonel bankalarca “Islamic Window” yapısıyla verilmektedir.

  • Dubai Islamic Economic Center

2013 yılında kurulan Dubai Economic Center; Dubai’yi İslami fnans, helal ürünler ve İslami hayat tarzları alanlarında dünyanın önde gelen merkezi yapmayı hedeflemektedir.

  • Nasdaq Dubai Sukuk Borsası

Sukuka dayalı kaynak oluşturma noktasında Dubai, dünyanın en büyük merkezidir. Yaklaşık fon tutarı 51 milyar doları geçmiştir. Bu sukuklar, yine DIFC bünyesinde oluşturulan Nasdaq Dubai Borsası’nda listelenmektedir.

Dubai’deki Uluslararası Bankaların İslami Finanstaki Rolü

Her iki tarafın pratiğini de görmüş biri olarak, DIFC gibi uluslararası kabul görmüş bir finans merkezine sahip olmasının Dubai için büyük bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Çünkü uluslararası kuruluşlar, ülkedeki yerel uygulamalardan çekinmeyerek rahatlıkla yatırım kararı alabiliyor. Türkiye’de kurmaya çalıştığımız finans merkezi, bu konuda çok stratejik bir karar. Bu konuda ülkemizde de çalışmalar bulunuyor ancak uluslararası pratikleri dikkate alarak yapılandırmak zorundayız. Aynı zamanda Dubai’de uluslararası bankaların İslami finans içindeki rolleri büyük. Hem kaynak sağlamada hem de yapılandırılmış İslami ürünlerin piyasaya tanıtımında yenilikçi görev üstleniyorlar. Büyük sukuk fon toplama işlemlerinde aracı rolü oynuyor ve farklı finansal merkezlerden fon çekebilme güçlerinden faydalanıyorlar.

Türkiye’nin Ürün Çeşitliliği Az

Türkiye’de ise İslami bankacılık ürünleri noktasında ürün çeşitliliğimiz çok az ve bu da toplam finansal ürünler içinde aldığımız payın düşük kalmasına yol açıyor. Sadece sukuk işlemleri bile ülkemizde 6-7 yıl öncesinde başlayabilmişken Dubai ise çok önceleri yol almıştı. Bizde yoğunlukla devlet ya da katılım bankaları üzerinden sukuk yoluyla kaynak sağlanabilirken Dubai’de farklı sektörler de aktif oyuncu olabiliyor. Bireysel bankacılık alanında da İslami bankalar, Dubai’de bireysel tüketici finansmanını İslami fnans ürünleri vasıtasıyla rahatlıkla sunabiliyor. Türkiye’nin de bu alanda hâlâ iyi bir pazar payı olduğu kanaatindeyim. Dubai’deki İslami bankalar; proje finansmanında, lojistik, enerji ve gayrimenkul geliştirme gibi farklı sektörlerde aktifler. Türkiye’nin bu alanda çekimser kaldığını ve potansiyelini yeterince kullanamadığını düşünüyorum.

Ülkemizde İslami Yatırım Bankası Olmalı

İslami finansın gelişimini etkileyen bir diğer unsur ise İslami yatırım fonları. Bu alanda Dubai, ciddi mesafe kaydetmiş durumda. Gayrimenkul, enerji ve girişim sermayesi fonlarında sadece İslami bankalar değil, yatırım şirketleri de oldukça aktif. Bu alanda Türkiye’de İslami yatırım bankasının olmaması önemli bir eksiklik. Ayrıca mevcut katılım bankaları için de bu alanda büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu ve ürün yapısı olarak İslami bankacılığın ilkeleriyle de çok uyumlu modeller olduğunu söyleyebilirim. Dubai, İslami sigortacılık alanında da sektörden çok fazla pay alıyor ve ülkede İslami tekâfül şirketleri olduğu gibi İslami re-tekâfül şirketleri de hizmet veriyor. Hâlihazırda Türkiye ise sadece bir tane tekâfül şirketiyle hizmet verebiliyor.

İnsan Kaynağı ve Finansal Teknolojide Dubai’den Üstünüz

Danışma kurullarını değerlendirdiğimizde ise Dubai, uluslararası kabul görmüş danışma kurullarını rahatlıkla oluşturabiliyor ve genelde danışma kurulu üyelerinin sadece fıkıh değil, uluslararası ekonomi, hukuk ve iş yönetimi alanlarında da çok iyi eğitim aldıklarını gözlemliyoruz. Bu sayede hem yeni ürünlerin takibinde hem de uygulanmasında söz sahibi olabiliyorlar. Türkiye olarak bölgeye göre avantajımız ise insan kaynağı kalitemiz ve finansal teknoloji üstünlüğümüz. Bu konuda açık ara öndeyiz ve Dubai’nin İslami bankalarındaki sıkıntı ise sektörde yeterli ve nitelikli eleman olmamasının yanı sıra teknoloji alanındaki geri kalmışlıkları. Bu, özellikle fintech şirketlerimiz için de bir potansiyel piyasa oluşturuyor. İslami finans alanında Türkiye’yi Dubai’den öne çıkaran bir diğer özellik ise ülkenin İslami bankalarının son dönemde çok geliştirdiğimiz altın bankacılığı alanında yol alamamaları. Uluslararası bankalar bu alanda çok aktif ve Dubai, dünyanın en büyük altın işlem merkezlerinden biri. Sözkonusu alanda aktif olan katılım bankalarımız için de bahsettiğim bu altı ticaretinde fırsatlar bulunuyor. Dubai-Türkiye arası altın ticareti ise 3 milyar dolar ile 8 milyar dolar arası bir yelpazede yıllık işlem hacmine ulaşıyor.

Türkiye, Bölge İçin Avantajlı Bir Yatırım Alanı

Türkiye için gördüğüm diğer bir fırsat, bölgede hâlâ bir kaynak fazlasının olması. Aynı zamanda bölgedeki finansal kuruluşlar varlık çeşitlendirmesi ve risk çeşitlendirmesi açısından farklı ülkelere yatırım düşünüyorlar. Bu noktada Türkiye, büyük ve farklılaşmış ekonomisiyle bahsi geçen alan için de iyi bir yatırım merkezi. Bölgedeki politik ve sosyal rahatsızlıkları da dikkate aldığımızda, buna ihtiyacın daha fazla olduğunu düşünüyorum. Katılım bankalarımızın bölgede aktif olması çok önemli ve Dubai’deki finansal kuruluşlar da bankalarımız için doğal bir kaynak oluşturma alanı niteliğini taşıyor.

Ülke Yatırım Danışmanı
Rahim Albayrak

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@