Yabancı Yatırımcıların Gözdesi Türkiye

Analiz 29.06.2017, 00:53
Yabancı Yatırımcıların Gözdesi Türkiye

Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler yatırımcıları kendi ülkelerine çekmek için yarışırken, Türkiye şanslı ülkeler arasında yer alıyor

Finansal Analist İslam Memiş

Son yıllarda dünyada artan jeopolitik riskler, beraberinde tedirgin yatırımcı profilini artırdı. Finans piyasaları kazanmaya devam ederken, gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler yatırımcıları kendi ülkelerine çekmek için âdeta birbirleriyle yarıştığını gözlemliyoruz. Doğrudan yatırımlara baktığımızda en şanslı ülkenin Türkiye olduğunu söyleyebiliriz. Bunu rakamlarla şöyle destekleyebiliriz: Ocak-mayıs döneminde gelen doğrudan yatırımın ( UDY ) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 4,7 Milyar doları geçtiği açıklandı. Yatırımların yüzde 70’i ise Avrupa ülkelerinden geldi. Almanya seçimler ve Türkiye üzerinden algı operasyonu başlatmış, halen yalan yanlış haberler yayınlayarak seçmenlerinden destek almaya çalışıyor. Taraflı ve kısır tartışmalar tansiyonu artırmıştı, ancak bu siyasi tartışmalara Avrupalı yatırımcıların kulak asmadığını gördük. Çünkü dünya pazarındaki herkes, kârlı olan ülkelerde kazanma odaklı bir yatırım yapmayı tercih ediyor. 2017 yılının yarısında bankacılık, mühendislik, gıda, kozmetik, enerji ve sağlık sektörlerine doğrudan yatırım gelmesi nüfusun ve alım gücünün artmasına işaret ediyor. Özellikle Avrupa ülkelerinin başlattığı algı operasyonlarının seçimlerden sonra son bulacağını söyleyebiliriz.

Şirket Evlilikleri Geçici Değil Kalıcıdır

Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde Türkiye’nin rakiplerine fark atacağından şüphemiz yok, şirket evlilikleri geçici değil kalıcıdır. Hem jeopolitik öneme hem de bölgenin en güçlü ekonomisine sahip olan Türkiye, yapısal reformları hayata geçirerek gücüne güç katmaya devam edecektir. Ancak ekonomide bu şahlanış ve uyanışın en önemli ayağının siyasi istikrar olduğunu özellikle belirtmek isterim. Yatırımcı bir ülkeye yatırım yapmadan önce o ülkenin siyasi istikrarına bakar. Türkiye’nin 16 yıllık siyasi istikrarı büyümede en büyük şans oldu.

Türkiye’de Hangi Alanlarda Yatırımlar Oldu?

• Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ( TYDTA ) verilerinden elde ettiğimiz bilgilere göre; İspanya’nın 30 ülkede faaliyeti bulunan büyük bankalarından BBVA’nın, Garanti Bankası’nın yüzde 9,95’ine karşılık gelen hisselerini 3,3 milyar liraya satın alması göze çarpan yatırımlardan oldu. 2010 yılında Garanti Bankası’nın yüzde 25 hissesini satın alarak Türkiye’ye yatırım yapan BBVA’nın son alımla birlikte bankadaki hissesi yüzde 49,85’e çıktı.
• Türkiye’nin önde gelen paket kargo şirketlerinden MNG Kargoyu Dubai merkezli Mirage Cargo B.V. şirketi satın aldı. Toplam 815 şubesi ve 9 bin çalışanı bulunan MNG Kargonun satışı, Rekabet Kurulu’nun onayından sonra hisse devriyle gerçekleşecek.
• Dünya mühendislik devi İngiltere merkezli GKN Mühendislik, Türkiye’de toz metal sektörünün en büyüğü Tozmetal Ticaret ve Sanayi A.Ş’yi satın aldı. Yıllık satışları 11,4 milyar dolar olan GKN bünyesinde 58 bin kişi çalışıyor.
• Türk gıda şirketi Banvit’in yüzde 79,48 hissesinin 915 milyon TL’ye
Brezilya merkezli BRF ve Qatar Investment Authority iştiraki olan Qatar Holding LLC’ye satışına dair sözleşme imzalanması, yılın ilk bölümünde dikkati çeken yatırımlardan biri oldu.
• Kale Grubu ile dünyanın en büyük uçak motor üreticilerinden Rolls-Royce, Türkiye’ye uçak motorları geliştirmek için anlaşma imzaladı. Yüzde 51 Kale Grubu, yüzde 49 Rolls-Royce ortaklığıyla şirket kuracak iki grup, başta Türkiye’nin Milli Savaş Uçağı Projesi (TF-X) olmak üzere, ülkenin sivil ve askeri alanda ihtiyaç duyduğu uçak motorlarını geliştirmeyi hedefliyor.
• Bu yılın ilk ayında Fransız Sephora, Tekin Acar Kozmetik’e ait 19 mağazayı satın aldı.
• Anadolu Grubunun ana hissedarı olduğu Ortadoğu ve Orta Asya’da toplam 10 ülkede, 24 fabrika ve 10 bin çalışanla faaliyet gösteren Coca-Cola İçecek (CCI), Türkiye’deki 10. fabrikasını Isparta’da Süleyman Demirel Organize Sanayi Bölgesi’nde açtı.

• Aile bakımı, kişisel bakım ve ev bakımı ürünlerini içeren tüketim maddelerinin çok uluslu bir üreticisi olan Procter&Gamble (P&G), bebek bezi ve kadın bakım ürünleri üreteceği fabrikasını 80 milyon dolar yatırımla Kocaeli’nin Gebze ilçesinde hizmete sundu.
• Dünyanın en büyük rüzgar türbini kanat üreticisi Danimarkalı LM Wind Power Blades Turkey Sanayi ve Ticaret AŞ firması 40 milyon dolar yatırım için Bergama Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) karar kılarken, Bergama’ya yenilebilir enerjide önemli bir yatırım sağlamış oldu.
• Akfen Holding, Mersin Uluslararası Limanı’ndaki yüzde 50’lik hissesinin yüzde 40 payını Avustralya merkezli IFM Investors’a devretme kararı alarak, buradan elde ettiği geliri Türkiye’de hayata geçireceği toplam 6 milyar 935 milyon liralık yatırım paketinde kullanacağını açıkladı.
• Özel sermaye fonu yöneticisi Abraaj Investment Management, Netlog Lojistik Hizmetleri AŞ’nin hisselerinden bir kısmını satın aldı.
• Dünyanın önde gelen telekomünikasyon ve kurumsal teknoloji çözümleri üreten Çin merkezli ZTE firması, Türkiye’nin bilişim sektörünün önde gelen şirketi Netaş’ın yüzde 48 hissesini 100 milyon doların üzerinde bir bedelle devraldı.
• Dünyanın en büyük sos üreticilerinden Japon Ajinomoto, Kemal Kükrer markasının sahibi Kükre Gıda sermayesinin yüzde 50’sini temsil eden paylarının devralınmasına ilişkin Rekabet Kurulu’na başvururken Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Enerjisa’nın 100 milyon lira, Garanti Bankası’nın 75 milyon liralık uzun vadeli bonolarını satın aldı.
• Rönesans Sağlık Yatırım ile Japon Sojitz şirketi ortaklığıyla hayata geçirilecek İkitelli Şehir Hastanesi’nin finansal kapanışı tamamlandı. Bu kapsamda, projenin hayata geçirilmesi için gereken tutarın yüzde 80’ine denk gelen yaklaşık 1,5 milyar dolar, 8 farklı dünya çapında finans kuruluşundan sağlandı. Diğer yandan Körfez ülkeleri ve uzak doğu Asya ülkelerinden gelen yatırımlarda hızla artış olduğunu gözlemliyoruz.

Türkiye Enerji Sektöründe Dışa Bağımlılığı Azalttı

Yenidünya düzeninde sadece haritalar değil, dünya pazarındaki paylar da bölünmeye devam ediyor. Özellikle AB üye ülkelerinde yaşanan siyasi görüş ayrılıkları, üyelikten çıkma çabaları, ekonomik krizler bölgenin ekonomisini olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Bugünlerde her ne kadar avro/dolar paritesi 1,20 bandının üzerinde işlemler gerçekleştirse de, bu yükseliş Avrupa ekonomilerini özellikle ihracatını olumsuz yönde etkiliyor. Küresel piyasa yatırımcıları, gelişmekte olan ülkeleri tercih ediyor. ABD-Türkiye arasında teknoloji yatırımları ve şirket evlilikleri önümüzdeki yıllarda hızlanabilir. Dışa bağımlılığımız dövizle ticaret yapmamıza neden olurken, doların değer kaybetmesini avantaja çevirebilmeliyiz.

Amerika Merkez Bankası’nın ( FED ) faiz artırmayacağına dair beklentiler her geçen gün artmaya devam ediyor. Bu beklenti de yatırımcıları bizim gibi gelişen ülkelere yönlendirmede etkili oluyor. Türkiye’nin enerji sektöründe dışa bağımlılığını azaltmaya gidiyor olması ülke ekonomisine destek verecek en önemli gelişme olacaktır. Enerji sektörüne yabancı yatırımcılar oldukça önem verdiğine şahit oluyoruz. Türkiye sadece ekonomik olarak değil, uyanış olarak da şâhâ kalktı, yani Türk Milleti neyin ne olduğunun farkında. Ondan sebep Türkiye ve Türk toplumu beklentide çıtayı hep yüksek tutmaya devam edecek.

TÜRKİYE ENERJİ İHRAÇ EDEN ÜLKE HALİNE GELECEK

Türkiye, doğal gaz arzının güvenliğini artırmaya yönelik önemli yatırımlar gerçekleştirdi. Enerji arzının güvenliğini artırma politikası kapsamında Aksaray’da Tuz Gölü doğal gaz depolama tesisi sayesinde, ülkenin toplam depolama kapasitesi yaklaşık yüzde 50 artacağı ifade edilmişti. Türkiye, ilk yüzen depolama ve gazlaştırma ünitesini (FSRU) Aralık 2016’da Ege Denizi sahilindeki Aliağa’da işletime soktu. Yeni Etki LNG terminali, karada yer alan diğer iki LNG terminaliyle Türkiye’nin doğal gaz arzının güvenliğini artıracak. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 15. kuruluş yıl dönümünde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, enerji ve maden ithalatına yılda 50 milyar dolar harcayan Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda enerji ihraç eden bir ülke haline gelebileceğini söylemişti. Albayrak, 2016’da Türkiye’deki elektriğin yaklaşık yüzde 49’unun yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üretilerek rekor kırıldığını belirtmişti.

ÜLKEMİZE YATIRIM YAPAN PİŞMAN OLMAZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Doğrudan yabancı sermaye yatımlarının yatırım kararlarında ülkedeki ekonomik ve siyasi faktörler etkili olmaktadır. Bu noktada yatırımcılara olan desteğini her fırsatta dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlenen Anadolu Grubu Isparta Meyve Suyu Üretim Tesisleri’nin açılışında yatırımcılara güven vermişti. Erdoğan, “Uluslararası yatırımcılar da ülkemizdeki projelerini askıya almak bir yana hızlandırmayı tercih ediyorlar. Ondan iki hafta önce yine şehir hastanesi projesinde de yine Japonya-Türk iş birliğiyle 1,5 milyar dolarlık bir adım atıldı ve Japonlar bu yatırımın yüzde 80 civarında kredisini temin etti. Eğer güven olmaza böyle bir şeye bunlar gelir mi? Geldi, geliyorlar. Aynı şeyi şimdi Almanların en güçlü firması meşhur Siemens, neredeyse 150 yıldır bu ülkede faaliyet gösterir. Onlar da yine Türk firmalarıyla birlikte bu adımı attılar. Aynı şeyi güneş enerjisinde gördük. Şurada son bir, iki aydır yoğun şekilde bu yatırımlar devam ediyor. Ülkemize güvenen, yatırım yapan hiç kimse pişman olmamıştır, olmayacaktır.” ifadelerini kullanmıştı.

AYRILAN YABANCI YATIRIMCILAR ÜLKEMİZE DÖNÜYOR

Albaraka Türk Baş Ekonomisti Ömer Emeç

Dünyada Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler grubu kalkınmalarını finanse edebilmek, yeni yatırımlar gerçekleştirebilmek ve gelişmiş ülkeler ile aralarındaki ekonomik farkı kapatabilmek adına finansmana ihtiyaç duyarlar. Genellikle tüketim ağırlıklı büyüme modellerinin gerçekleştiği gelişmekte olan ülkelerde iç tasarruf oranı düşük olduğu için, bu finansman ihtiyacı dış kaynaklı yollarla giderilir. Dış kaynaklı finansman ise doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki ana başlık altında toplanır. 2017’nin haziran ayı itibariyle değerlendirdiğimizde, 2013 mayıs-haziran sonrası dönemde Türkiye’den ayrılan finansal yatırımcıların ülkemize dönmeye başladığını görebiliyoruz. Doğrudan yatırımlar kalemi 2016 yılının aynı ayına göre yüzde 22,8 bir artışla 167,8 milyar dolar seviyesine ulaşırken, portföy yatırımları da yine yıl sonuna göre yüzde 20,5 artarak 172,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.

YABANCI ÜLKE VATANDAŞLARINA HİZMETLERİMİZ ARTIYOR

Kuveyt Türk Hazine ve Uluslararası Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Albayrak

Kuveyt Türk olarak toplam tutarı 2 milyar USD’nin üstünde olan 7 adet uluslararası sukuk ihraç ettik. Bunlardan 6 tanesi 5 yıl vadeli, bir tanesi ise sermaye benzeri sukuk olup 10 yıl vadelidir. Bu sukuklardan yine 3 tanesi Malezya’da Ringit bazında (800 milyon) ihraç edildi. Geri kalan sukuklarımız özellikle İslami sermayenin yoğun olarak bulunduğu Körfez bölgesi başta olmak üzere global olarak finansal kuruluşlar tarafından satın alındı. Kuveyt Türk Özel Bankacılık olarak ülkemize yatırım yapmak isteyen başta Körfez ülke vatandaşları olmak üzere yabancı ülke vatandaşlarına yönelik hizmetlerimiz artarak devam etmektedir. Ülkemizdeki enerji varlıklarına yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılara da benzer şekilde girişim sermayesi yatırım fonları kuruyoruz. Borsa İstanbul’a yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılara bireysel portföy yönetimi hizmeti vermek için görüşmelerimiz sürüyor.

BANKACILIK SEKTÖRÜNE YABANCININ İLGİSİ ARTTI

Türkiye Finans Hazine Genel Müdür Yardımcısı Hakan Uzun

Küreselleşme olgusu ile birlikte özellikle Avrupa ve Amerika’da finansal piyasalardaki rekabet baskısı, pazar doygunluğu ve buna paralel gelirlerin azalması yabancı yatırımcıları yeni pazar arayışlarına zorlamıştır. Son dönemlerde de Türk bankacılık sektörüne yabancıların ilgisinin arttığını gözlemliyoruz. Bu ilginin artmasında; makroekonomik ortamdaki iyileşme ve istikrar, mevcut ve potansiyel büyüme, ileriye yönelik olumlu beklentiler, sektörde gerçekleştirilen reformlar doğrultusundaki gelişmeler etkili olmaktadır. Ayrıca düzenleyici ve denetleyici ortamda sağlanan gelişmelerin yanı sıra ekonomik gelişmelere paralel olarak finans sektörüne artan istikrar ve güven de ilginin artmasında etkili unsurlar arasında yer almaktadır. Yabancı yatırımcıların alımlarının katılım bankacılığına yaratacağı etkiler ve olası faydaları ise yeni teknolojilerin ve bankacılık ürünlerinin sektöre girmesi, güçlü bir sermaye yapısına ve güvene sahip bankaların girişiyle sektörün güçlenmesi, sektörde rekabetin ve etkinliğin artması, uluslararası finans çevrelerinden fon bulma imkânlarının genişlemesi, ileri uzmanlık birikimlerinden yararlanılması olarak sıralayabiliriz.

EKONOMİK BÜYÜME İÇİN YABANCI SERMAYE ŞART

Vakıf Katılım Genel Müdür Yardımcısı Ali Güney

Global merkez bankalarının son on yılda yaşanan kriz nedeniyle bilançolarını üç–dört kat büyüterek uyguladıkları genişleyici para politikaları sonucunda oluşan bol likiditenin yatırım arayışında Türkiye, ilk tercih edilen ülkelerden biri olmuştur. Özellikle portföy yatırımı olarak nitelendirdiğimiz DIBS ve BIST hisse senetlerine yabancı yatırımcının ilgisinin oldukça büyük. Son verilere göre 2017 yılı Ağustos ayı sonuna kadar geçen sürede BIST hisse senetlerine toplam yabancı girişi 3.3 milyar dolara yükselirken, DIBS’te 6.6 milyar dolar olmuştur. Böylece 2017’de BIST hisse ve DIBS toplam yabancı giriş rakamı Ağustos sonu itibarıyla 9,9 milyar dolar gerçekleşmiştir. DİBS’te yabancı payı 21,55’e yükselirken, BIST hisse senetlerindeki yabancı payı yüzde 65,92 seviyesindedir. Sonuç olarak, Türkiye’de ekonomik büyümenin istikrarlı bir şekilde artarak devam etmesi için özelikle yabancı sermaye yatırımlarının kompozisyonunda teknoloji, bilgi transferi ve istihdam sağlayan doğrudan yabancı yatırımların payının artarak kalıcı hale getirilmesi gerekmektedir.

YABANCI YATIRIMCININ TALEPLERİNE CEVAP VERİYORUZ

Ziraat Katılım Hazine ve İç Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Osman Karakütük

Ziraat Katılım olarak henüz yeni faaliyete geçmiş bir banka olmamıza rağmen, ülkemizin iktisadi kalkınması ve 2023 hedeflerine ulaşması için gerekli finansal kaynağın temini amacıyla çalışmalarımız devam etmektedir. Bu kapsamda uluslararası para piyasalarından kaynak temini noktasında yoğun çalışmalarımızın bir parçası olarak, 2016 yılında ilk defa 155 milyon USD tutarında bir murabaha sendikasyonu gerçekleştirdik. Murabaha sendikasyonumuzun 2017 yılında 236 milyon USD olarak yenilenmesi aynı zamanda körfez kökenli muhabir bankalarının ülkemiz ekonomisi ve Ziraat Katılım Bankası A.Ş’ye olan güvenlerinin bir göstergesidir. Bunun yanında çeşitli uluslararası kalkınma bankalarından KOBİ müşterilerimize kullandırılmak üzere kaynak temin edilmiş olup başta Körfez bölgesindeki bankalar olmak üzere finansal kuruluşlarla ikili finansman ve hazine yatırım anlaşmaları hayata geçirilerek kaynak temini sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde yurtiçi ihraçlarımızın yanında daha çok sayıda yabancı yatırımcının ihtiyaç ve taleplerine cevap verebilmek adına yurt dışı piyasalarda uzun vadeli döviz cinsinden kira sertifikası ihraçlarımız ile daha aktif bir rol almayı düşünmekteyiz.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@