Altın, “Güvenli Liman” mı?

Altın, birkaç yıl daha güvenli liman şeklinde yatırımcıların gözdesi olmaya devam edecek.

Dergi 06.11.2020, 01:22
Altın, “Güvenli Liman” mı?

Altın, birkaç yıl daha güvenli liman şeklinde yatırımcıların gözdesi olmaya devam edecek.

Altın, ABD’nin para birimi dolara olan güvenin azaldığı dönemlerde parasal varlıkların korunması açısından ön plana çıkıyor. Nitekim 2001’de New York’taki ikiz kulelerin yıkılması, 2008’de ülkede mortgage kredilerinin geri ödemelerinde yaşanan sıkıntı ve ABD’nin en eski yatırım bankası olan Lehman Brothers’ın iflası, küreselleşmenin de etkisiyle global bir finansal krize dönüştü. Sözkonusu süreçte altının dış piyasa fiyatı 650 dolar/ons’tan (1ons=31,10 gram), üç yıllık dönem içerisinde 1923 dolar/ons’a gelerek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. İzleyen yıllarda parasal daralmaya geçilme eğilimi sırasında altın, kademeli olarak 1068 dolar/ons’a kadar geriledi. ABD’nin Irak’a müdahalesi ve Arap Baharı ile içinde bulunduğumuz coğrafyada stratejik gerginliklerin artmasıyla altın fiyatı yeniden yükselişe geçip son beş yılda 1150-1350 dolar/ons bandında dalgalı seyir izledi. ABD’de Donald Trump’ın seçimi kazanması sonrası, ülkenin uluslararası ilişkilerinin sertleşmesi ve doların diğer para birimleri karşısındaki zayıf seyri de altın fiyatına destek oldu.

Yatırımcıların altına yönelmesinin sebepleri

2016-2020 arasında ABD Merkez Bankası (FED) Başkanları Ben Bernanke, Janet Yellen ve Jerome Powell’ın faiz artırım denemelerinin başarıya ulaşmaması ve yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını sonucu dünya ekonomisinin durma noktasına gelmesiyle bir tedirginlik oluştu. Bahsi geçen tedirginlik, yatırımcıların riskli varlıklardan uzaklaşarak altına yönelmesini sağladı. Böylece altın fiyatları, yeni zirveleri test etti ve etmeye de devam ediyor. FED’in 2008’deki parasal genişleme sırasında piyasalara sağladığı dört trilyon dolar düzeyindeki likidite, bu yıl ger çekleştirilen likidite artışıyla sekiz trilyon dolara ulaştı. Bu süreçte diğer gelişmiş ve gelişmekte olan merkez bankalarının sağladığı likidite artışıyla birçok ülkede faiz oranları reel getiri olarak eksiye dönmüş durumda. Dünyada eksi faizin oluşması, yüksek likidite para birimlerine olan güvenin azalmasına ve yatırımcıların altına yönelmelerine neden olurken, geçtiğimiz ağustos ayında Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki patlama da bölgedeki jeopolitik gerginliği artırdı. Bu gelişmelerin sonucunda altın fiyatı, 2075 dolar/ons ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu hızlı yükseliş sonrası hazmetme sürecinin başlamasıyla altın, yeniden 1860-1950 dolar/ons bandında dalgalı seyir izlemeye başladı.

Dijital bankacılığın gelişmesi, altın fiyatlarına etki ediyor

Çin’den başlayarak diğer ülke ekonomilerine sınırlı şeklide yansıyan ekonomik toparlanma ve COVID-19 aşısının bulunmasına ilişkin yoğun araştırmalar, altın fiyatı üzerinde geçici bir baskı oluşturmuş gibi gözüküyor. Bunun yanı sıra dünya ekonomisindeki toparlanmanın üç yıl gibi uzun bir zaman alacağı ve ABD’de kasım ayı başında yapılacak başkanlık seçiminin belirsizliği, altın fiyatını destekleyen en önemli gerekçeler arasında bulunuyor. Bundan böyle altın fiyatını destekleyecek etkenler olarak; sözkonusu süreçte rafa kaldırılan ABD-Çin ticaret savaşı, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecinin devam etmesi, ABD’nin başlattığı küreselleşmeden içselleşmeye geçiş ve kur savaşlarından oluşan dosyaların yeniden masaya indirilmesiyle meydana gelecek tedirginlik gibi maddeleri sıralayabiliriz.

Ayrıca dijital bankacılığın gelişmesi ve merkez bankalarının dijital paraya geçiş hazırlıkları da altın fiyatının yükselişine destek olacak. Teknik olarak bakıldığında altın fiyatının, eylüldeki ay sonu kontrat işlemlerinde açık pozisyonların kapatılması sırasında 1830-1800 dolar/ons’a kadar gerileyebileceği gibi, bu yılın sonunda yeniden 2000-2100 dolar/ons düzeyine, 2021 içinde de 2200-2400 dolar/ons düzeyine ulaşması şaşırtıcı olmayacak gibi görünüyor. Ancak hâlen yoğun şekilde üzerinde çalışılan COVID-19 aşısının bulunması haberiyle altın fiyatı, o günlerde bulunduğu seviyelerden kısa süreli düşebilir. Bu beklentiler ışığında altın, birkaç yıl daha “güvenli liman” şeklinde yatırımcıların gözdesi olmaya devam edecek.

Dış piyasa, iç piyasayı da hareketlendiriyor

Altındaki dış gelişmeler, iç piyasadaki 24 ayar külçe altın fiyatına da yansıdı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), yüzde 24 seviyesinde olan haftalık repo faizini (politika faizi) yılbaşından bu yana 1575 baz puan indirerek yüzde 8,25’e çekmesiyle bankalardaki mevduat faizleri de kademeli olarak geriledi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bireylerin bankalardan alacakları döviz ve altına temmuz ayında yüzde 1 oranında vergi getirdi. Bunun sonucunda vatandaş, döviz ve altın işlemleri için serbest piyasaya yöneldi.

Vatandaşın TL tasarruflarını altına döndürmesiyle altın ithalatı için oluşan döviz talebi, döviz fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Haziran ayında 6,40 TL olan dolar fiyatı, temmuz sonunda 7,27 TL’ye kadar yükseldi. Bu süreçte altının dış piyasa fiyatının, içeride dolar/TL çarpımıyla oluşan 24 ayar altın gram fiyatı da kısa süre içerisinde 313 TL’den 510 TL’ye kadar ulaştı. TCMB ve ekonomi yönetiminin yeni düzenlemeleri ile Borsa İstanbul’da () yeni yatırımcıların döviz satıp hisse senedi alımlarıyla BIST endeksinin yükselmesi, dolar fiyatının yeniden 6,90-6,95 TL bandına gerilemesine neden oldu. Öte yandan altının dış piyasa fiyatının 1900- 1950 dolar/ons bandına dönmesiyle, 24 ayar altın fiyatı da 485-495 ve daha sonra da 465-485 TL/gr bandına kadar geriledi. Bu süreçte de iç piyasa yatırımcısının altına olan ilgisi devam etti.

Yılsonuna doğru yükseliş ihtimali var

Dolar; eylül ayı başından itibaren döviz fiyatlarındaki tırmanış, ekonomi yönetiminin “rekabetçi kur” politikasına geçildiğini açıklaması, TCMB’nin eylül ayı toplantısına kadar doların diğer para birimleri karşısındaki yükselmesi ve iç piyasadaki talep artışı sonucu 7,75’i test etti. TCMB’nin, son faiz toplantısında politika faizini 200 baz puan artırmasıyla dolar/ TL’de hafif gerileme yaşanarak 7,67 TL seviyeleri görüldü. Dolar, TCMB’nin parasal sıkılaştırma sürecinin devam etmesiyle kısa süreli olarak 7,50 TL’yi görebilir. Kısa vadede yine dolar paritesine duyarlı olarak 7,50-7,75 TL bandında işlem yapılabilir. 24 ayar altın fiyatı da altının olası 1830 dolar/ons’a gerilemesi hâlinde, 450-475 TL/gr bandında dalgalanabilir.

Yılsonuna doğru dolar/ons ve dolar/TL’deki olası yükselişle 24 ayar altın fiyatı, kademeli olarak 510-530 TL/gr’ı görebilir. Bu fiyat analizi ışığında oluşturulacak portföyde yüzde 30- 40’ı altın, yüzde 30’u aracı kurumlardaki portföy yöneticisi uzmanlara danışarak temeli sağlam, borçluluğu az ve bilançosunda kârlılığı yüksek hisse senedi, yüzde 20 Türk lirası ve yüzde 10 dolar bulundurulabilir. Altın; 2017’den 2020 başına kadar içerideki yatırımcısına TL bazında sırasıyla yüzde 30, yüzde 40, yüzde 40 olmak üzere üç yılda toplam yüzde 110 ve 2020 başından eylül ortasına kadar da 8,5 ayda yüzde 50 kazandırdı. Altını her fiyat düşüşünde belirli aralıklarla alarak, orta ve uzun vadeli (1-3 yıl) yatırım yapmak kârlık açısından uygun olabilir.

Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@