Bir Katılım Bankası Çalışanı Nasıl Olmalı?

Dergi 17.03.2020, 00:30
Bir Katılım Bankası Çalışanı Nasıl Olmalı?

Bilindiği üzere Türkiye’deki bankacılık sistemi; mevduat bankacılığı, kalkınma-yatırım bankacılığı ve katılım bankacılığından oluşmaktadır. Katılım bankacılığı, ülkemizde 1983 yılında Özel Finans Kurumları unvanı kullanılarak faaliyetlerine başlamıştır. 2005 yılından itibaren ise “Katılım Bankacılığı” adını alarak çalışmalarına devam etmektedir. Sistemin bir parçası olduğu günden bu yana konvansiyonel bankacılık ile arasındaki farklar sürekli sorgulanmış ve toplumumuz nezdinde tam olarak anlaşılamamıştır. Katılım bankacılığının anlaşılmamasının birçok nedeni bulunmakla birlikte bu sebeplerden biri de çalışanlarının katılım bankacılığını yeteri kadar anlatma gayreti içinde olmamasıdır. Katılım bankacılığını anlatma konusunda aksiyona geçebilmenin yolu, bu bankacılık sistemini bir değer olarak görmek ve yaşam biçimi olarak Kabul etmektir. Her bir katılım bankası çalışanının, katılım bankacılığı ile konvansiyonel sistem arasındaki temel farkları bilmesi, özümsemesi ve anlatabilmesi gerekir. Sistemin büyümesi ve anlaşılması buna bağlıdır. Katılım bankasında çalışıp aradaki farkı bilmeyen veya fark olduğuna inanmayan biri, katılım bankacılığının temel değerlerine zarar vermektedir. Reel ekonomiyi destekleyen, faizsiz sisteme dayanan katılım bankacılığı modeli Türkiye’nin gelişimi için bir gerekliliktir ve ülkemizdeki payının artacağı da muhakkaktır. Bu noktada, katılım bankası çalışanlarının toplumu doğru bilgilendirme konusunda ilave sorumlulukları bulunmaktadır.

Katılım Bankacılığı Ortak Değer Hâline Gelmeli

Her insanın hayatında, vazgeçilmez değerleri vardır. Onları hiçbir zaman, hiçbir şekilde feda etmek istemez. Bu değerlerin kaybolması, hayatın onun için bir anlamı kalmadığını gösterir. İnsanın vazgeçemeyeceği değerleri yoksa ve onun için hayat; sadece yemek, içmek ve eğlenmekten ibaretse, kişi insani vasıflarını yitirmiştir. İnsanı özel kılan onun sahip olduğu dinî, ahlaki ve insani değerleridir. Ortak değerlerine sahip çıkan ve inandığı değerleri davranışlarına yansıtan kişiler ve işletmeler, sürdürebilir başarıyı yakalayabilirler. Bir işletmede çalışanların ortak değerlere sahip olması, iş verimliliğini artıran en önemli unsurdur. Bu noktada çalışanlarının katılım bankacılığını ortak bir değer olarak görmesi ve davranışlarının merkezine koyması, ülkemizde bu alanı hak ettiği yere getirecektir. Katılım bankacılığının hedeflerine ulaşabilmesi için sadece başarılı ekiplerin bulunması yetmez, hedeflere ulaşmak için çalışanlarının katılım bankacılığı ruhunu benimsemesi gerekir.

Katılım Bankacılığını Anlatmak, Araç Değil Amaç Olmalı

Banka çalışanları hedef bazlı çalışır ve hedef gerçekleşme durumuna bağlı olarak performans primi alırlar. Doğal olarak çalışanlar, hedeflerine odaklanır ve bu hususta ellerinden gelenin en iyisini yapmaya gayret ederler. Bu hedeflerin içinde yeni müşteri bulma, yeni limit tahsisi ve ev-araç finansmanı gibi somut gayeler olmasına karşın katılım bankacılığını anlatılmasına yönelik ayrı bir hedefleri yoktur. Bu durumda çalışanlar için katılım bankacılığını anlatmak amaç değil, araç hâline gelmektedir. Özetlemek gerekirse katılım bankacılığını anlatmak, araç değil amaç olmalıdır. Çalışanlarının, bulundukları kurumun prensiplerini doğru bir şekilde öğrenmeye istekli olmaları önemlidir. Zira öğrenmek, eğitimi alan tarafın istemesine bağlıdır. Aksi durumda eğitim, zaman israfından öteye geçemez.

Faizsiz Sistemi Anlatabilme Fırsatına Sahipler

13 yıl konvansiyonel, 12 yıl katılım bankasında çalışan birisi olarak katılım bankası çalışanlarının konvansiyonel banka çalışanlarına göre daha şanslı olduğunu düşünüyorum. Çünkü tüm banka çalışanlarının ev, araba, kariyer ve makam sahibi olmak gibi dünyevi meselelerdeki beklentileri benzerlik gösterir. Buna karşılık katılım bankasında çalışan kişilerin, İslamiyet’e uygun olan faizsiz sistemi diğer insanlara anlatabilme fırsatları bulunmaktadır. Bu durum, katılım bankası çalışanlarına gelecek beklentisini sadece bu dünya için değil, ahiret için de oluşturma imkânı vermektedir.

Katılım bankacılığının hedeflerine ulaşabilmesi için sadece başarılı ekiplerin bulunması yetmez, hedeflere ulaşmak için çalışanlarının katılım bankacılığı ruhunu benimsemesi önemlidir.

Katılım Bankacılığının Yükselişine Birlikte Şahitlik Edeceğiz

Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi çalışmasında belirtildiği üzere, katılım bankacılığı sisteminin aktif büyüklüğünün 2025 yılında bankacılık sektöründe yüzde 15’lik paya ulaşması hedeflenmiştir. Bahsi geçen hedef ışığında önümüzdeki yıllarda katılım bankacılığının yükselişine hep beraber şahitlik edeceğiz. Hâliyle bu süreçte alan çalışanlarına da önemli görevler düşmektedir. Her bir katılım bankası çalışanının katılım bankacılığını doğru bir şekilde öğrenmesi, içselleştirmesi ve gerektiği şekilde anlatabilmesi gerekir. Bu husus her zaman önemliydi bugün de önemini artırarak devam ettirmektedir. Bilinmelidir ki katılım bankacılığı bir yere gelecekse bu mevcut çalışanları ile gerçekleşecektir. Bu noktada katılım bankası çalışanlarının “Arasında ne fark var?” sorusunu tebliğ vazifesi olarak görmesi ve anlatma gayreti içerisinde olması gerekmektedir. Tüm bunları özümseyip ona göre davranan kişilerin bu tutumlarının sonucu, amel defterine yazılan sevaplar şeklinde Mahkeme-i Kübra’da karşılarına çıkacaktır.

Ziraat Katılım Bankası Organizasyon ve Eğitim Müdürü
Köksal Sarıca

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@