İstanbul Fı̇nans Merkezı̇ Ve Faı̇zsı̇z Bankacılık

İstanbul, Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ne ilk defa 2009’da 72’nci sıradan girmiştir. 2012’de 56’ncı, 2014’te ise 42’nci sıraya yükselmiştir.

Dergi 09.01.2021, 01:43 12.04.2021, 12:34
İstanbul Fı̇nans Merkezı̇ Ve Faı̇zsı̇z Bankacılık

İstanbul, Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ne ilk defa 2009’da 72’nci sıradan girmiştir. 2012’de 56’ncı, 2014’te ise 42’nci sıraya yükselmiştir.

Katılım bankacılığı Türkiye’nin gündemine yaklaşık 30 yıl önce girmiştir. Bu sürenin 20 yılı emekleme dönemi olarak geçmiştir. Ancak katılım bankaları mevduatının TMSF güvencesine girmesi ve Bankalar Kanunu’na tabi olmasının ardından hızlı bir şubeleşme ve büyüme trendi başlamıştır. Bu büyüme henüz istenilen seviyede olmamakla birlikte her geçen gün devam etmektedir.

İslamı̇ fı̇nans, kendı̇sı̇ne yenı̇ merkezler aramaktadır

Dünya çapında 2 trilyon doları aşan İslami finans, mevcut ivmesi doğrultusunda kendisine yeni merkezler aramaktadır. Bu amaçla İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olabilmesi adına 2009’da, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Staretejisi ve Eylem Planı hazırlanmıştır. Sözkonusu eylem planının yedi bileşeninden bir tanesi de katılım bankacılığı ve faizsiz finans sisteminin geliştirilmesidir.

Bu görev Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) verilmiştir.

İstanbul Finans Merkezi (İFM), katılım bankacılığının uluslararası finans çerçevesindeki mevcut durumunu ve gelecek vizyonunu ortaya koymak aynı zamanda da iki alanın karşılıklı desteğini sağlamak amacıyla temellendirilmiştir. Türk ekonomisi hızla büyürken ve dünyada İslami finansa rağbet her geçen gün artarken Türkiye’de katılım bankacılığı inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Katılım bankacılığı bu atılımını İstanbul Finans Merkezi ile atabilir mi? İstanbul, finans merkezi olur ise katılım bankacılığına katkısı ne olur? Gelin bu sorularımıza cevap arayalım.

İstanbul’un fı̇nans merkezı̇ olması ı̇çı̇n neler yapılmalı?

İstanbul, Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ne ilk defa 2009’da 72’nci sıradan girmiştir. 2012’de 56’ncı, 2014’te ise 42’nci sıraya yükselmiştir. Daha sonra çeşitli sebepler ile 68’inci sıraya gerilemiş, ancak Mart 2019’da tekrar 59’uncu sıraya yükselmiştir. İstanbul’un, finans merkezi olma iddiasını sürdürebilmesi için bu sıralamada yerini daha da yükseltmesi ve kısa vadede 20-30, orta vadede ise 15-20’nci sırada yer alması gerekmektedir. Böylesi bir sıralama, uluslararası finans merkezi olma hedefine ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Bunun için dikkat edilmesi gerekenler ise şunlardır;

  1. İş ortamının geliştirilmesi,
  2. Yeterli ve etkin beşerî sermayeye sahip olunması,
  3. Başta iletişim, ulaşım ve çevre düzenlemeleri olmak üzere düzgün bir altyapıya sahip olunması,
  4. Finansal hizmetler sektörünün çeşitlendirilerek geliştirilmesi,
  5. Şehrin itibar ve imajının yaygınlaştırılması.

Öte yandan İstanbul’un finans merkezi olması adına ardı ardına pek çok adım atılmıştır. Bankacılık Kanunu 2005’te yenilenmiş, faizsiz finans kurumları bu Kanun’a tabi olup katılım bankası adını almıştır. Yine banka, sigorta, borsa ve sermaye piyasası gibi kuruluşların merkezleri de İstanbul’a taşınmıştır. Borçlar Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve yönetmelikleri güncellenerek uluslararası standartlara uygun hâle getirilmiştir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Vadeli İşlemler Borsası ve Altın Borsası;  (BİST) adı altında birleşmiştir. İstanbul Tahkim Merkezi faaliyete geçmiştir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, İstanbul’un finans merkezi olması konusunda görevlendirilmiştir. 2019-2023 yıllarını kapsayan 11’inci Kalkınma Planı’nda İslami finans için ayrı bir başlık açılmış ve İstanbul’un cazip bir küresel finans merkezi olma fikri teyit edilmiştir. Tüm bu adımlar sonrasında, İFM inşaatının yaklaşık yüzde 40’ı tamamlanmış ve hukuki altyapıda da önemli adımlar atılmıştır. Ama sistemin işlemesi için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

Gelecek tahmı̇nlerı̇, katılım bankaları ı̇çı̇n ı̇yı̇ye ı̇şaret

Kanaatimizce, 2023 vizyonu kapsamında katılım bankacılığının hem hizmet kalitesi ve ürün çeşitliliği hem de rakamları günümüzden çok daha iyi konumda olacaktır. Bankacılık sektörünün ve makroekonomik göstergelerin son 18 yıllık bilgileri analiz edildiğinde, geleceğe dönük tahminler katılım bankaları hacminin yaklaşık ikiye katlanacağını, şubeleşmenin artacağını ve toplam bankacılık pastası içerisindeki payın yüzde 10 ila 12 arasında olacağını göstermektedir. Mevcut dönemde katılım bankalarının mevduat ve kredi büyümesi (2014-2016 yılları hariç) bankacılık sektörünün 1,5-2 katı arasındadır. Katılım bankaları bu şekilde büyümeye devam ederse bankacılık sektöründen pay almaya devam edecektir. Tabii, katılım bankacılığı ile ilgili hedeflere ulaşmak belli bir zaman alacaktır. Ancak bu, zor bir hedef olarak görülmemelidir. İstikrarın korunması, finansal kurumların müşteri memnuniyeti ve personel politikalarını iyi şekilde yönetmesi, piyasaların analiz edilmesi, yeni ürünlerin hizmete sunulması ve müşteri portföyünün geliştirilmesi, hedeflere ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Dünyada 2 trilyon dolara yakın hacme sahip olan İslami finansın maalesef ki bir merkezi yoktur. İstanbul ise bu açığı dolduracak potansiyele sahiptir.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Prof. Dr. Adem Esen,

Kuveyt Türk Katılım Bankası Mustafa Velioğlu

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@