Finansal Krizlerin Önlenmesinde Katılım Bankalarının Rolü

Finansal Okuryazarlık 28.01.2022, 10:23 03.03.2022, 14:48
Finansal Krizlerin Önlenmesinde Katılım Bankalarının Rolü

Liberal ekonomilerde olduğu gibi İslam ekonomisinde de ticari hayatta teşebbüs serbestisi bulunmaktadır. Esasında İslam ekonomisini liberal ekonomiden ayıran en önemli özelliklerinden birisi de bireylerin her istediğini yapması değil, ahlak kurallarına ve toplumun menfaatine riayet edilen teşebbüs faaliyetini sürdürmeleridir. 2008 yılında başlayan küresel finansal krizden sonra bankacılık ve finansta etik kurallar daha fazla önem arz etmeye başlamıştır. Bu nedenle, akademisyenler ve düzenleyici otoritelerin yetkilileri tarafından aşırı kâr hırsının, aç gözlülüğün ve yüksek kar iştahının törpülenmesi, şeffaflığın arttırılması ve müşteri memnuniyetinin öne çıkarılması gerektiği çeşitli platformlarda ifade edilmiştir. Asimetrik bilginin varlığı, ahlaki riziko ve asil-vekil sorunu nedeniyle kriz olasılığı her zaman ihtimal dâhilindedir. Yüksek kaldıraç oranları, aşırı risk iştahı ve sürü davranışı nedeniyle piyasaların gerçekte etkin olmadığı, bireylerin her zaman rasyonel davranmadığı ve kendiliğinden piyasa etkinliğinin sağlanmadığı ileri sürülmektedir. Dünyadaki pek çok kriz incelendiğinde hisse senetleri piyasasının krizden önceki 3-4 yıl içerisinde artış göstererek zirve noktasına çıktığı ve krizin yaşanmasından sonraki 2-3 yıl boyunca sürekli azaldığı ve düzelmenin 3 yıl sonra başlayarak kriz öncesi seviyesine gelmesi suretiyle kriz döngüsünü tamamladığı görülmektedir. 8-10 yılda bir tekerrür eden küresel ve bölgesel krizlerin kapitalizmin doğasından ve yapısal sorunlardan meydana geldiği, aşırı hırsın, yüksek kar iştahının ve düzenleme boşluklarının bu krizlere davetiye çıkardığı ifade edilmektedir. Tam rekabet piyasa dengesi, toplam arz ve toplam talep fiyatlarının kesiştiği yerde oluşur. Serbest piyasa sisteminde bireylerin kendi menfaatini öne çıkarması, gelecekteki piyasa şartlarının tam olarak öngörülememesi, mevsimsel etki, sağlıklı bilginin bulunmaması ve piyasa tutarsızlıkları nedeniyle yatırımcıların mantıklı davranmadığı ifade edilmektedir. Bu sebeple, tüm yatırımcıların akılcı davranması mümkün değildir. 2000’li yıllarda görülen krizler piyasaların etkin olmadığını ve yatırımcıların rasyonel davranmadığını göstermektedir. Krizlerin daha iyi analiz edilebilmesi için davranışsal finansın etkin piyasa hipotezi ile birlikte kullanılması ve bütüncül bir yaklaşımın geliştirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Öte yandan, İslam’ın ekonomi ve finans alanındaki birikiminin anlaşılması ve uygulanması dünyanın sürekli karşı karşıya kalmış olduğu küresel krizlerden kurtulmasına ve daha yaşanabilir bir dünyanın kurulmasına yol açacağı ifade edilmektedir. 2008 küresel finans krizi sonrasında, pek çok uluslararası toplantıda finansal sistemin yeniden dizayn edilerek finansal istikrarın sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. 2018 yılı itibarıyla dünyada İslami finans sisteminin 2,5 trilyon dolara yaklaşmakta olup hızla yayılmaktadır. İslami bankacılığın, son yıllarda yakaladığı yüksek büyüme oranlarının devam etmesi durumunda İslami bankacılığın özellikle 2025 yılında çok daha yükseleceği öngörülmektedir. İslami finans son elli yıldır kendine has ürün ve uygulamalarla faaliyetlerini sürdürürken konvansiyonel bankacılığa göre küresel krizlerden nispeten daha az etkilenmiştir. İslami bankaların daha yüksek sermaye tutma ihtiyacı hissetmesi son küresel krizde daha iyi performans göstermelerine yol açmıştır. İslami finans sisteminin reel ekonomiye ve risk paylaşımına dayanması, spekülatif amaçlı türev işlemlerinin yaygın olmaması ve kaldıraç oranlarının düşük olması gibi nedenler faizsiz bankacılık sektörüne olan ilgiyi arttırmaktadır. Faizsiz bankacılık şekli olarak Türkiye’de faaliyet gösteren Katılım Bankacılığı, öncelikle İslam Dininin gereği olarak talep edildiği için ortaya çıksa da; yaşanan finansal krizlerin nedeni olarak görülen geleneksel finansal sistemi ikame etme amaçlı olarak da görülebilmektedir. Çünkü temel olarak katılım bankacılığının sunduğu ürünler, öncelikle arzı yani üretimi teşvik etmeye yöneliktir. Aksine geleneksel bankacılığın finansman yöntemleri ise önceden talep yaratarak, genellikle arz ve talep arasındaki dengesizlik sürecini beslemektedir. Bu da çeşitli şekillerde ortaya çıkan ekonomik buhranlara, finansal krizlere yol açmaktadır. Geleneksel finansal sistemden kaynaklanan ve etkileri devam eden küresel finans krizi gibi sorunların yaşanmaması için faizsiz bankacılık tipi finansal sistemlerin sunduğu ürünler ve bunların finansal krizleri önleyebilme gücünü vermektedir.

Atıl Tasarrufların Sisteme Dâhil Edilmesi

Türkiye 24 Ocak 1980 kararlarıyla ihracata dayalı büyüme stratejisini başlatarak açık ekonomi ilkelerini benimsemiştir. Bu kararlarla birlikte sermaye hareketleri önündeki engellerin büyük bir kısmı kaldırılarak yabancı sermaye teşvik edilmiştir. Türkiye’de faizsiz bankacılık uygulaması ilk defa eski başbakanlardan rahmetli Turgut Özal tarafından 16.12.1983 gün ve 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile hayata geçirilmiştir. Bu tarihten sonra katılım fonlarını kâr/zarar ortaklığı ilkelerine göre değerlendirmek isteyen yatırımcılar Özel Finans Kurumları (ÖFK-katılım bankaları) aracılığıyla finansal sisteme dâhil edilmiştir. Bu uygulamanın başlatılmasının temelinde faizsiz finans ilkelerini gözeten vatandaşların alternatif finansman yöntemlerine ulaşabilmesi ve yastık altındaki tasarruflarının ekonomiye kazandırılma çabası yatmaktadır. İslami finansın son dönemlerde yabancılar tarafından da benimsenmesinin pek çok nedeni bulunmaktadır. İlk olarak İslami finansın kendine has farklı ürün, model ve uygulamaları bulunmaktadır. İkinci temel neden ise Müslüman ve Körfez ülkelerindeki petrol gelirlerinden kaynaklanan ve faiz hassasiyeti bulunan müşterilerin fonlarına ulaşma çabasıdır. Başka bir neden ise İslami finansın kendine has etik kurallarının bulunması ve katılım bankalarının daha insancıl olmasıdır. İslami finans ilkelerine uygun olan kira sertifikası işlemlerinin tahvil piyasasına alternatif olabileceği ifade edilmektedir. İslami finansın sadece inançlı Müslümanlar için değil, Avrupa ve diğer Batı ülkeleri için de iyi bir finansal çözüm getirebileceği vurgulanmaktadır. Öte yandan, kâr paylaşımı esasına dayanan kira sertifikası işlemleri ile alt yapı, otomobil ve diğer sektörlerdeki finansman sorununun çözülebileceği ifade edilmiştir.

 Reel Sektörün Finanse Edilmesi

 Günümüzde reel sektörün faaliyetlerini sürdürebilmesi büyük ölçüde finansal sistemden sağlayacağı kaynaklara bağlı hale gelmiştir. Ülkemizde reel sektör faaliyetlerine kaynak sağlama bakımından finansal sistemin en önemli aktörü ticari bankalardır. Bankalar temel olarak kısa vadeli kaynaklarla (mevduat veya katılım fonu) uzun vadeli kredileri finanse ederek, vade dönüşümü gerçekleştirmektedir. Bu noktada İslami bankaların ortaklık ve risk paylaşımı ilkeleri sayesinde, vade uyumsuzluğundan kaynaklanan sorunları gidermek için daha geniş imkânlara sahip olduğu ileri sürülmektedir. Bu görüşün altında ise İslami bankaların, önceden miktarı belirlenmiş sabit bir borç olan faiz yerine, faaliyet sonucunda ortaya çıkan kâr ve zarar ortaklığı esası ile elde edilen kaynaklara dayalı olarak fonlama yapması yatmaktadır. İslami finans prensipleri alacaklara faiz uygulanmasına, spekülasyona ve yasaklanmış çeşitli ürünlerin finanse edilmesine izin vermemekte, ürün veya hizmetlerin yalnızca fiyat değeri taşımasını uygun bulmaktadır. İslami bankacılık, banka bilançosunun hem aktif hem de pasif tarafı açısından, bütün işlemlerin somut bir varlığa bağlı gerçek ekonomik işlemler olması ve kâr-zarar yani risk paylaşımı ilkesinin geçerli olduğu fikrine dayanmaktadır. Dolayısıyla İslami finans anlayışında, yatırımcıların faaliyetleri neticesinde kâr elde etmeleri kadar zarara maruz kalmaları da mümkündür. Nitekim ticari ve sınai işlemlerde her zaman belirli bir risk söz konusudur. Bu risk İslami finansın özünden yani ticaretten kaynaklanan bir risk olup, risk olasılığı kâr beklentisi ile dengelenmektedir. İslami finans ilkeleri, bankacılık faaliyetlerinin, doğrudan ihtiyaç kredisi gibi tüketimi arttıran veya türev işlemler gibi spekülatif gelir elde etme amaçlı işlemlerden ziyade, reel sektörü destekleyici, kâr/zarar ortaklığı esasına dayanan ürünlere yönelmesini tavsiye etmektedir. Ancak, tüm bu kısıtlamalara rağmen hem dünyada hem de Türkiye’de İslami bankaların, yavaş da olsa, borç finansmanı sağlayan ürünlerden ortaklık finansmanı ürünlerine yönelme çabası içerisinde olduğu da bilinmektedir. Nitekim İslami finansal ürünler arasında yer alan mudaraba, muşaraka ve muzaraa gibi ortaklık finansmanı sağlayan finansal enstrümanların yaygınlaştırılması, başta tarım ve hayvancılık olmak üzere desteklenmesi gereken sektörlerin ve ekonomimiz için büyük önem taşıyan küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) finansmanında alternatif kaynaklar sağlaması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca uzun vadeli ve büyük tutarlı reel sektör yatırımlarının fonlanabilmesi amacıyla Türk katılım bankacılığı sektörü son yıllarda sendikasyon kredisi temini veya kira sertifikası (sukuk) ihraçları ile kaynak sağlama faaliyetlerine ağırlık vermeye başlamıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kira sertifikasına konu dayanak varlığın İslami finans ilkelerine uyumlu olması ve söz konusu ihraçların caiz olduğuna ilişkin danışma kurulundan onay alınmasıdır. Diğer taraftan, Türkiye son yıllarda nükleer santral, rüzgâr enerjisi, sıvılaştırılmış doğalgaz ve maden arama faaliyetlerini hızlandırmıştır. İslami finansın bu alanlara yatırım yapması ve kurulacak konsorsiyum ortak olması reel sektörün desteklenmesi açısından son derece önem arz etmektedir. Son olarak Türkiye’de ve dünyada İslami bankaların, özellikle bilançolarının aktif tarafında, İslami finans ilkeleri ile uyumlu olmakla birlikte, kâr zarar paylaşımı prensibine uyum sağlayan ve finansal sonuçlar üreten murabaha, icara veya istisna gibi ürünlere yöneldikleri görülmektedir. Bunun sebebi ise ortaklı finansman enstrümanlarının düşük enflasyon, istikrarlı makroekonomik ortam, şeffaf, uygun bir hukuk sistemi gibi belirli koşullar altında çalışmasıdır.

Zeynep Aslı Kekeç

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@