Dijital Dönüşümde İslami Finans

Katılım Finans Sistemi 20.11.2020, 16:24
Dijital Dönüşümde İslami Finans

Son yıllarda teknolojide meydana gelen gelişmelerle birlikte; dijitalleşme, büyük veri ve yapay zekâ gibi kavramlar da hayatımıza girmiştir. Özellikle yapay zekâ, getirileri açısından oldukça önemli bir araştırma konusu olmuş; finans alanında da ne gibi getirisi – götürüsü olacağı ile ilgili tartışmalar gündemde yerini korumaya devam etmiştir.

Yapay zekânın nüanslarını daha iyi kavrayabilmek için öncelikle ne olduğunu anlamamız gerekmektedir. Yapay zekâ; konuşma, tanıma, görsel algı gibi normalde insan zekâsının görevlerinin bilgisayar sistemleri tarafından gerçekleştirilmesidir. İnsan gibi makineler oluşturmayı amaçlayan bilgisayar mühendisliğinin bir dalı olduğu söylenilebilir.

Yapay zekâ teknolojisi özellikle finans sektöründe önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Bu teknoloji ile yeni düzenlemeleri takip etme, bireysel finansal raporlar oluşturma gibi süreçleri optimize etmek mümkündür. Ayrıca finansal öngörü araçları ile kredili mevduat, gecikmeli ürünler gibi konularda bilgi sahibi olunabilmektedir. Sohbet robotu ile 7/24 müşterilerin ihtiyaçlarına yanıt verilebilmektedir. Bunun gibi pek çok özellik sayesinde yapay zekâ teknolojisi; maliyetlerde azalma, müşterilerin taleplerine hızlı yanıt verme gibi açılardan finans sektöründe oldukça faydalı olmaktadır.

Bir teknolojinin doğuşu

Yapay zekâ ilk olarak, Alan Turing tarafından ‘Enigma’ isimli makineyle hesaplama teorisi ortaya çıkarılırken kullanıldı.  Bu meşhur teori özetle; 0 ve 1’ler kullanılarak matematiksel indirgemeler aracılığı ile bilgisayarların insanlar gibi akıl yürütme faaliyetleri içinde olabileceğini savunmaktadır. Bu teknolojinin bir disiplin haline gelmesi ise 1956’lara dayanmaktadır. O yıllarda bilgisayarla gerçek bir oyuncunun oynayabildiği dama oyunu için İngilizce konuşabilen yazılımlar oluşturuldu ve yapay zekâ teknolojisinin temelleri atıldı. 1980’li yıllara gelindiğinde ise borsacılık faaliyetlerinde yer almasıyla bu teknoloji gelişimini sürdürmeye devam etti. 90’ların sonunda yapay zekâya yapılan yatırımlar gittikçe artış gösterdi ve 1997 yılına gelindiğinde ilk defa yapay zekâ satranç mücadelesini kazandı. Nihayet 2010’lara gelindiğinde dünya genelinde ‘derin öğrenme’ yazılımları kullanılmaya başlandı. Artık finans, sağlık, eğitim gibi pek çok farklı alanda bu teknolojiye sıklıkla yer verilmeye başlandı.

İslami finans için yapay zekâ

Yakın gelecekte yapay zekânın verdiği bilgilerden, çizdiği rotadan başka bir seçeneğimiz olmayacak gibi görünmektedir. Hemen hemen her alana adapte olmayı başaran yapay zekânın İslam ekonomisi açısından da etkili olma kapasitesi oldukça dikkat çekmektedir.

Sözkonusu teknoloji olduğunda geleneksel finans için geçerli olan uygulamalar, İslami finans için de geçerlidir. Günümüzde insanlar daha fazla şeffaflığa, kişiselleştirilmiş ürünlere ve sorunsuz deneyime ihtiyaç duymaktadır. Yapay zekâ teknolojileri, müşterilere daha fazla seçenek, kolaylık ve erişim imkânı sunmaktadır. Bu teknoloji, verilere, mantığa ve belirli koşullara dayalı eylem planları önerebilmektedir. Bu şekilde müşteri deneyimini geliştirmeye yardımcı olmaktadır.

Son söz

İslam ekonomisinde uygulamada yaşanan eksiklikler, bu ekonomik sistemi yeniliklere daha açık hale getirmektedir. Bu bağlamda yapay zekâ teknolojiye ilgi duyan müşteri segmentinde oldukça yankı bulacak bir teknoloji haline gelecektir. Diğer yazılarımda konuştuğumuz blockchain, akıllı sözleşmeler gibi bu teknoloji de İslami finansman kurallarıyla çatışma yaşamamakta ve bu durum da birbirleriyle entegre olabilir hale getirmektedir.

Ayşe Tekgöz

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@