İslami Finansman Metodları ile Ticari Çözümler

İslami Finans 13.12.2019, 02:42
İslami Finansman Metodları ile Ticari Çözümler

Hayatımızın her alanına hitap etme iddiasını taşıyan dinimiz İslam’ın, yaşamsal tüm ihtiyaçlarımızı giderecek somut öneriler ortaya koyması tabiidir. Aynı zamanda İslam’ın son din olması ve kıyamete kadar başka bir dinin gelmeyeceği hakikati, onun ortaya çıkacak bütün sorunlara çözüm bulan bir mekanizmayı barındırmasını gerektirir.

Hz. Peygamber (s.a.s.), kendisine verilen görevin bir gereği olarak içinde yaşadığı toplumun yanlışlarına dikkat çekmiş ve fırsat bulduğu anda bunları bizzat düzeltmiştir. Ancak toplumun eskiden beri uyguladığı ve vahye aykırı olmayan bazı uygulamalar aynı şekilde sürdürülmüş veya kısmen değişikliğe uğratılarak devam ettirilmiştir. Örneğin; ticari hayatta faiz tamamen yasaklanmış, alışveriş akdinde garar ve cehalet gibi bilinmezliğe ve taraflar arasında çekişmeye yol açan bazı hususlar ise kaldırılarak kısmen değişikliğe uğramıştır. Mudarebe gibi bazı akitler de mevcut şekliyle korunmuştur. Hz. Peygamber’in vefatından sonra sahabe, ortaya çıkan yeni durumlar karşısında içtihat yaparak sorunları çözümsüz bırakmamıştır. İlk neslin bu yaklaşımı daha sonrakiler için örnek olmuş ve her devrin yetkin âlimleri, yaşadıkları çağın sorunlarına çözüm üretmeye çalışmışlardır. Batı’da Sanayi Devrimi’nden sonra ekonomik alanda ortaya çıkan hızlı değişim ve dönüşüm İslam dünyasında aynı oranda gerçekleşmese de çağdaş âlimler; ticari alanda ortaya çıkan sorunlar üzerine kafa yormuşlar, günümüz üretici ve tüccarlarına alternatif çözümler sunmaya çalışmışlardır. Bu bağlamda akitlerin bir kısmı klasik hâliyle, bir kısmıysa değişikliğe uğratılarak uygulanmıştır. Sayıları fazla olmamakla birlikte bazı yeni akitler de uygulamaya konulmuştur. Bu metotlar kısaca şunlardır:

Selem

Selem, fıkıh terimi olarak nitelikleri belirlenen vadeli malın peşin bedelle satımını ifade eder. Malın ortada olmaması sebebiyle kural dışı olarak değerlendirilen selem akdi, insanların ihtiyaç duyması sebebiyle meşru kabul edilmiştir. Özellikle çiftçiler tarafından kullanılan bu yöntem, günümüzde üretici kesimin ihtiyaçlarına cevap verecek niteliktedir.
Selem akdi, günümüz finans kurumları tarafından “malın tesliminden sonra satımı” ve “paralel selem satımı” şeklinde iki yöntemle uygulanmaktadır. Birinci yöntemde finans kurumu, ödemesini yaptığı ürünü teslim aldıktan sonra satmaktadır. İkinci yöntemde ise kurum; ürünü henüz teslim almadan başka bir alıcıyla ikinci ve bağımsız bir selem akdi yapmakta, daha sonra birinci selem akdinden teslim aldığı malı ikinci selem akdindeki alıcıya teslim etmektedir.

İstisna

İstisna, sanatkârla ısmarlayan arasında yapılan ve belli bir ücret karşılığında özellikleri belirlenmiş bir ürünün imal edilmesini konu alır. Kısaca “sipariş akdi” olarak bilinen bu yöntem, yatırım yapmak isteyip de elinde yeterli sermayesi olmayan üretici kesim için ideal bir metottur. Günümüz faizsiz finans kurumları bu yöntemi “paralel istisna” yöntemiyle uygulayabilmektedir. Buna göre kurum, sipariş aldığı malı bir başkasına yaptırıp daha sonra ilk sipariş verene satmaktadır.

Müşarake

Müşarake, iki veya daha çok kişinin sermayelerini birleştirerek birlikte iş yapmasını ve meydana gelecek kâr veya zararı paylaşmasını esas alan ortaklık şeklidir. Kâr paylaşımı tarafların anlaşmasına göre, zarar ise sermaye oranlarına göre paylaştırılır. Taraflar, sermayelerinin yanı sıra emekleriyle de işe katılabilecekleri gibi sadece anaparalarıyla da ortaklık yapabilirler. Emekleriyle katılanlar, buna karşılık ortaklıktan belli bir pay alabilirler.
Müşarake, “daimî” ve “eksilen” şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Daimî müşarakede tarafların niyeti, belli bir süre sonra ortaklıktan çıkmak değildir. Herkes bir iş kurma ve bundan kazanç elde etme niyetine sahiptir. Ancak son dönemde çağdaş bir yöntem olarak ortaya çıkan ve faizsiz finans kurumlarının tercih ettiği bir yöntem olan eksilen müşarakede taraflardan birinin amacı, finansman sağlamak ve belli bir süre sonunda ortaklıktan çıkmaktır. Bu metot, yeterli sermaye sahibi olmayıp yatırım yapmak isteyen üreticiler için cazip bir niteliğe sahiptir.

Mudârabe

Bir tarafın sermaye verdiği, diğer tarafın bu sermayeyi işlettiği bir ortaklık türü olan mudârabede; kâr taraflar arasında belirlenen bir oranda paylaşılırken zarar ise işletmecinin kasıt, kusur ve sözleşme şartlarına aykırı davranışı olmadığı müddetçe sermayeden karşılanır. Bu uygulama, yeteri kadar tasarrufu bulunup bunu bizzat işletme tecrübesinden yoksun kişiler ile ticaret alanında deneyimli ancak sermaye sahibi olmayan kesimleri buluşturması bakımından tercih edilmektedir. Bu yönüyle mudârabe, atıl birikimleri harekete geçirecek ve işsizlere istihdam sağlayacak bir içeriğe sahip olduğundan dolayı cazibesini kaybetmemiştir. Avrupa’da 10’uncu yüzyıldan itibaren “commenda” adıyla yaygınlaşan bu uygulama, günümüzde özel finans kurumlarının kullandığı önemli bir araç hâline gelmiştir.

Murabaha

Murabaha; bir malın, maliyetinin müşteriye bildirilmesini takiben maliyetin üzerine kâr eklenerek satılmasıdır. Buna göre bir malı peşin olarak satın alma imkânı bulamayan bir kişi, elinde yeterli finansman bulunan bir kişi veya kurumun o malı peşin satın almasını ve kendisine taksitli satmasını talep edebilir. Günümüzde faizsiz finans kurumları tarafından çokça uygulanan bu yöntem, birçok açıdan klasik murabahadan farklılık arz etmektedir. Bu şekilde konvansiyonel sisteme karşı güçlü bir yöntem hâline gelen çağdaş murabaha, ticari hayatın vazgeçilmez finansman metotları arasında yer almaktadır.

Leasing

Makine, teçhizat ve taşıt gibi malların müteşebbislere bir sözleşme çerçevesinde kiralanmasını, akit süresi bitiminde de bunların önceden belirlenen bir fiyat karşılığında kiralayana satışını esas alan leasing, orta vadeli bir finansman olup fıkhen meşru kabul edilmiştir. İşlevsel bir yöntem olması hasebiyle günümüzde yaygın olan leasing, bazı ilim adamları tarafından yeni bir akit türü kabul edilmiştir.

Sukuk

Sukuk, Batı’da ortaya çıkan “menkul kıymetleştirme” uygulamalarının İslami bir versiyonu olarak geliştirilmiştir. Her iki türde de hedef, nakit elde etmektir. Ancak esas varlık, menkul kıymetleştirmede alacak veya faiz iken sukukta mevcut bir varlık ya da ortaklık hissesidir.
Sukuk; dayandığı varlığın türüne göre selem, istisna’, icare, müşarake, mudarabe ve murabaha olarak çeşitli kısımlara ayrılır. Dolayısıyla söz konusu akitler için ifade edilen hususlar, sukukun ilgili çeşidinde aynı şekilde geçerlidir. Ancak sukuk; ikincil piyasa işlemlerinde sertifikaların mevcut mal, mala bağlı menfaat ya da hizmet hâlindeki varlıklara sahip olması veya bunlara dayalı meşru bir ticari faaliyete iştiraki temsil etmesi hâlinde caizdir. Sukukun akit ya da bağımsız alacakları temsil etmesi durumunda ise caiz olması, sarf akdi ve alacağın satışıyla ilgili hükümlere tabidir.

Yukarıda zikredilen akitler, İslami finansman alanında yaygın olan ve uygulanan başlıca yöntemlerdir. Ancak ihtiyaç olması hâlinde fıkhın genel ilkelerine uygun yeni metotların geliştirilmesi de mümkündür.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
Seracettin Yıldız

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@