İslami Finansta Pencere Modeli

İslami Finans 10.10.2020, 02:43
İslami Finansta Pencere Modeli

İslami pencerelerin ülkemizde faaliyette bulunması, faizsiz finans sisteminin Türkiye’deki gelişimine katkı sağlayabilir.

Dünya genelinde hızla büyümekte olan İslami finansın, günümüzde küresel bazda 2,5 trilyon doları aşan bir hacme ulaştığı tahmin edilmektedir. 2024’te ise bu rakamın yaklaşık 3,5 trilyon dolara yükseleceği beklenmektedir. Sözkonusu ekosistemin omurgasını da yüzde 70 civarındaki pay ile İslami bankalar oluşturmaktadır. 2019 İslami Finans Gelişme Raporu; 2018’de 1,76 trilyon dolar olan İslami banka aktiflerinin, 2024’te 2,2 trilyon dolara ulaşacağını öngörmektedir. Türkiye’nin küresel İslami finanstaki konumuna bakıldığında ise 2018’de İslami finans varlıklarının 51 milyar dolar, İslami bankacılık varlıklarının ise 39 milyar dolar olduğu görülmektedir.

İslami bankaların faaliyet gösterdiği ülkeler, iki gruba ayrılıyor

İslami bankaların faaliyette bulunduğu ülkeleri, genel anlamda iki gruba ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki İran ve Sudan gibi tüm finansal sistemin İslami finans ilkelerine göre çalıştığı ve konvansiyonel finansın yasak olduğu ülkelerdir. İkili finansal yapıya sahip olan ve diğer grupta bulunan; Malezya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkelerde ise İslami bankalar, konvansiyonel bankalarla birlikte faaliyet göstermektedir. Bunları ise kendi arasında İslami pencere olarak bilinen bankaların faaliyette bulunduğu Suudi Arabistan ve Endonezya gibi ülkeler ile bu bankacılık türünün yasal olarak mümkün olmadığı Türkiye ve Katar gibi ülkeler olarak iki alt gruba ayırmak mümkündür.

Yapılanmalarına göre İslami banka türleri

Günümüzde 80 civarındaki ülkede sayıları 500’ü aşan İslami bankaların, üç farklı şekilde yapılandığı görülmektedir. Bu yapıları; İslami pencere, İslami yan kuruluş ve tam teşekküllü İslami banka olarak sıralamak mümkündür. Türkiye’de yürürlükte olan 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu; mevduat bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının faizsiz, katılım bankalarının ise faizli işlem yapmasına izin vermemektedir. Bu sebeple de bugün için İslami pencere olarak tanımlanan banka türünün, ülkemizde faaliyet göstermesi yasal olarak mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye’de kamu sahipliğindeki katılım bankaları İslami yan kuruluş, özel katılım bankaları ise tam teşekküllü İslami banka statüsündedir.

Günümüzde Batı ve farklı bölgelerden birçok konvansiyonel banka, İslami bankacılık hizmeti veren ayrı bölümler açmıştır. HSBC, ABN AMRO, American Express Bank, ANZ Grindlays, BNP Paribas, Citigroup, Morgan Stanley ve Union Bank of Switzerland başlıca çok uluslu konvansiyonel batılı bankalara örnek oluşturmaktadır. National Commercial Bank of Saudi Arabia, Ahli United Bank of Kuwait ve Riyad Bank ise batılı olmayan başlıca konvansiyonel bankalar olarak gösterilebilir.

İslami pencere kavramı ve bunun İslami yan kuruluştan farkı

İslami pencereler, konvansiyonel bankalar tarafından İslami bankacılık işlemi yapmak isteyen müşterilerine hizmet vermek için sunulan özel imkânlardır. Hem Batılı hem de diğer İslam ülkelerinde faaliyette bulunan birçok konvansiyonel bankanın, İslami pencereler sunduğu görülmektedir. Kısaca konvansiyonel bankaların şubeleri aracılığıyla İslami finansal ürün ve hizmet sunduğu bir işletme yapısına, İslami pencere denir. Bu, konvansiyonel bir banka içindeki müşterilerin sadece İslami finans prensipleriyle uyumlu enstrümanlar kullanarak iş yapabildiği bir penceredir.

Gerek İslami yan kuruluş gerekse tam teşekküllü İslami banka modelindeki ihtisaslaşmış İslami bankalar, tamamen İslami finans prensipleri üzerine yapılandırılmış ticari ve yatırım bankalarıdır. İslami pencereler ise yine aynı prensipler üzerine faaliyet göstermesine rağmen hem kuruluş yapısı hem de fiziki görünümü açısından ihtisaslaşmış İslami bankalardan farklıdır.

İslami pencere açmanın motivasyonu

İslami bankacılık gelişiminin ilk aşamalarında, müşterilere İslami finansal ürün ve hizmetler sunmak için ihtisaslaşmış İslami finans kuruluşları oluşturulmuştur. Ancak otoriteler, daha geniş müşteri tabanına ulaşmak için konvansiyonel finans kurumlarında da İslami pencerelerin kurulmasına izin vermiştir. İslami pencerelerin ortaya çıkmasındaki bir başka sebep ise maliyet etkinliği ve kârlılıkla ilgilidir. Dünya geneline bakıldığında konvansiyonel bankaların aktif ve sermaye kârlılığının genel olarak İslami bankalardan daha yüksek seyrettiği görülmektedir. İslami pencerede mevcut konvansiyonel bankanın altyapısının kullanılması, bu bankacılık türü için bir maliyet avantajı sağlamaktadır. Bahsi geçen avantaj da İslami pencerelere, ihtisaslaşmış İslami bankalara kıyasla daha yüksek bir verimlilik ve kârlılık imkânı tanımaktadır.

İslam hukukçularının İslami pencereye bakışı

Bazı İslam hukuku uzmanları, İslami pencerelere olumlu bakmaktadır. Ancak faiz bazlı işlemler veya helal olmayan kaynakların içinde bulunduğu ortak bir finansman havuzu sebebiyle İslami pencerelerin gelirleri ile ilgili bir kuşku da sözkonusudur. Bununla birlikte şeriat bilginlerinin birçoğu, herhangi bir gelir kaynağının saflaştırılabileceği ve temizlenebileceğini de kabul etmektedir.

İslami pencerelerin performansı

Bugün dünya genelindeki İslami pencere sayısı, 300’ü aşmaktadır. Devletler özelinde İslami pencere aktiflerinin İslami bankacılık aktifleri içindeki payları incelendiğinde ise Suudi Arabistan ve Umman gibi ülkelerde bulunan İslami pencerelerin, toplam İslami banka aktiflerinin yarısından fazlasını oluşturduğu görülmektedir. İslami pencereye dayalı bankacılık türünün bazı ülkelerdeki finansal performansını izlemek için aktif kârlılığı ve sorunlu kredi oranları gibi göstergelerini İslami bankalar ile karşılaştırdığımızda ise 2019 itibarıyla Suudi Arabistan ve Endonezya’daki rakamlar ilgi çekicidir. Öyle ki bu ülkelerde İslami bankalar, İslami pencerelere kıyasla daha yüksek bir aktif kârlılığına sahiptir. Ancak yine aynı karşılaştırmaya göre Malezya için sözkonusu durum tam tersidir. Sorunlu kredi oranlarına bakıldığında ise, Suudi Arabistan ve Malezya’da İslami pencereler, Endonezya’da ise İslami bankalar daha yüksek oranlara sahiptir. Bölgeler özelinde İslami pencere performansları karşılaştırmasında da ülkeden ülkeye durumun değiştiği görülmektedir.

İslami pencerelerin potansiyel katkısı

İslami bankacılığın ürün ve hizmetleri, birçok yönden konvansiyonel bankacılığa benzemektedir. Çünkü fon transferine aracılık etmek, her iki sistemde de ana fonksiyondur. Ek olarak her iki finans türü de bulundukları ülkelerin yasalarına uymak zorunda iken İslami bankalar, İslami finans prensiplerinin de bağlayıcılığı altındadır.

Konvansiyonel finansın pencere yoluyla İslami finans piyasasına katılımı, sektörün büyümesini olumlu yönde etkilemektedir. Örneğin uluslararası sukuk ihracının büyük bir kısmı, (yüzde 70’e kadar veya daha yüksek) konvansiyonel bankaların aracılığıyla yapılmaktadır.

Ayrıca İslami pencereler, konvansiyonel banka müşterilerinde İslami bankacılığın ürün ve hizmetlerine yönelik farkındalığı da artırabilmektedir. Bu da kuşkusuz İslami bankacılığa yönelik talebi, olumlu manada etkileyecektir. Devamında pencereler, iki sistem arasındaki etkileşimi de daha olumlu hâle getirme potansiyeli taşımaktadır. Üstelik daha eski tarihe ve geniş hacme sahip olan konvansiyonel finans birikimi, İslami finansa da fayda sağlayabilmektedir.

İslami pencerenin geleceği

İslami pencere faaliyetlerinin genişlediğini gören konvansiyonel bir banka, bu uygulamayı bağımsız bir şirkete dönüştürerek yeni bir İslami banka açmayı düşünebilir. Ancak İslami yan kuruluş olarak ayrı bir ihtisaslaşmış banka açmak için İslami pencereden çok daha fazla sermayeye ihtiyaç olduğu da unutulmamalıdır. Bu sebeple İslami pencereden elde edilen kârın, titizlikle tespit edilmesi gerekmektedir. Çünkü genellikle penceredeki genel maliyetler, ana banka tarafından karşılanmaktadır. Kurumun ayrı bir İslami bir bankaya dönüşmesi durumunda ise bu maliyetlerin İslami banka tarafından finanse edilmesi gerekecektir.

İslami pencerenin Türk bankacılığına etkisi

Türk bankacılık sisteminde İslami bankacılığın hacmi, gösterdiği hızlı gelişime rağmen hâlâ arzu edilen düzeyde değildir. Dolayısıyla yasal düzenlemeler ile İslami pencerelerin ülkemizde faaliyette bulunması, konvansiyonel banka müşterilerindeki farkındalığı olumlu etkileyebilir ve faizsiz finans sisteminin Türkiye’deki gelişimine katkı sağlayabilir. Bu aynı zamanda, İslami bankacılık hacminin daha hızlı büyümesi anlamına da gelmektedir.

Türkiye’deki katılım ve mevduat bankalarının kârlılık oranları

Öte yandan yine rakamlara baktığımızda ülkemizdeki katılım bankalarının aktif kârlılığının mevduat bankalarına kıyasla daha düşük, sermaye kârlılığının ise yüksek olduğunu görmekteyiz. Oranlarının düşük olması sebebiyle kamu sermayeli mevduat bankalarını değerlendirme dışına aldığımızda da aktif kârlılıkta katılım ve mevduat bankaları arasındaki farkın açıldığına, sermaye kârlılığında ise kapandığına şahit olmaktayız. Dolayısıyla İslami pencereler, bu oranların birbirine yaklaşmasına ve rekabet koşullarının sıkılaşması sebebiyle artmasına sebep olabilir.

Değerlendirilmesi gereken bir başka konu da mevcut katılım bankalarımızın İslami pencerelerle rekabetidir. Bazı alan araştırmalarında, mevcut katılım bankası müşterilerine İslami pencere uygulamasına nasıl baktıkları ve olası durumda kullanılıp kullanmayacakları soruları yöneltilmiştir. Bu alan araştırmalarından birine katılanların yüzde 65’in üzerindeki kısmı olumlu görüş bildirmiş ve kullanabileceğini ifade etmiştir. Bahsi geçen durum, İslami pencerelerin konvansiyonel bankalardan olduğu gibi katılım bankalarından da müşteri çekebileceği anlamına gelmektedir.

İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Metin Toprak,

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Prof. Dr. Etem Hakan Ergeç

Anadolu Üniversitesi Doç. Dr. Bengül Gülümser Kaytancı

 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@