Kira Sertifikalarında Bilanço Yönetimi

İslami Finans 02.04.2019, 00:52
Kira Sertifikalarında Bilanço Yönetimi

Devletler, vergi gelirlerinin kamu harcama ve yatırımlarını karşılaması noktasında yetersiz kaldığı durumlarda yurt içi ve yurt dışı tasarruf sahiplerinden farklı yöntem ve ürünlerle fon temin etme yoluna gidebilmektedirler. Bu ürünlerden biri de kira sertifikalarıdır (sukuk).

Kira sertifikaları, varlık kiralama şirketlerince (VKŞ), kendi nam ve sertifika sahiplerinin hesabına ve yararına, satın almak veya kiralamak suretiyle devralınan varlıkların finansmanını sağlamak amacıyla düzenlenen ve sahiplerinin bu varlıklardan elde edilen gelirlerden payları oranında hak sahibi olmalarını sağlayan menkul kıymetlerdir. Ülkemizde kira sertifikalarının hukuki çerçevesi 2010 yılında oluşturulmuştur. Söz konusu hukuki çerçevede Kuveyt Türk Katılım Bankası AŞ, aynı sene üç yıl vadeli 100 milyon ABD doları tutarındaki Avrupa’nın ve Türkiye’nin ilk banka sukuk işlemini gerçekleştirmiştir. 2012 yılında ise kira sertifikaları, kanun düzeyinde düzenlenmiş ve Hazine Müsteşarlığı, ilk olarak bu yıl sukuk piyasasına girerek 1,5 milyar ABD doları tutarlı sukuk ihracı gerçekleştirmiştir. Türk Hazinesi, mülkiyetinde bulundurduğu gayrimenkulleri VKŞ’ye devrederek sahipliğe dayalı yapı ile sukuk ihraçlarını hem yurt içinde yerel para birimi cinsinden hem de yurt dışında yabancı para birimleri bazında sukuk ihraçları yolu ile fon temin etmeye devam etmektedir.

Türk Hazinesi, fonlama imkânlarının devamlılığı ve maliyetlerinin öngörülebilmesi amacıyla fon teminlerinin mümkün mertebe uzun vadeli olması stratejisini izlemektedir. Ancak ülkemizde tasarruf oranının düşüklüğü ve bankacılık sektörünün genelinde olduğu gibi katılım bankalarının da topladığı fonların vadelerinin ortalama bir ila üç ay arasında olmasından dolayı katılım bankalarının, Türk Hazinesi’nin ihraç ettiği iki veya beş yıllık kira sertifikalarına yatırım yapmaları zorlaşmaktadır. Sukuk yatırımlarının, bilançoların aktif kısmında yer alması ve uzun vadeli sukukların sabit kâr oranıyla portföye alınması durumunda kâr payı değerinin belirsizliği riski artmaktadır.

Katılım bankaları; kısa vadeli topladığı fonları uzun vadeli sabit getirili kira sertifikalarına bağlamaları durumunda, bilançolarındaki vade uyumsuzluğu risklerini arttırmış olacaklardır. Örneğin; önceki yıllarda Hazine’nin ihraç etmiş olduğu uzun vadeli sabit getirili kira sertifikalarına yatırım yapmış olan katılım bankaları, 2018 yılında yaşanan enflasyon oranlarındaki artış nedeniyle oluşan maliyet yükselmesi karşısında, sukukun kira getirisi sabit olduğu için ilgili kira sertifikalarından enflasyonun altında bir getiri elde etmiştir. Bu durum hem bankaların kârlılığını hem de mudilere ödeyeceği kâr payının görece düşük kalmasının sebeplerinden biri olmuştur. Söz konusu durum, kaynak vadesini uzatmak isteyen Türk Hazinesi ile bilançolarındaki vade uyumsuzluğu riskini azaltmak isteyen katılım bankaları arasında bir uyumsuzluğa neden olmaktadır.

Bu sorunun çözümü noktasında karşımıza TÜFE’ye endeksli kira sertifikaları çıkmaktadır. TÜFE’ye endeksli kira sertifikaları, enflasyonun üzerinde küçük de olsa reel bir getiri vermek suretiyle enflasyon belirsizliğinin getiri üzerindeki olası risklerini ortadan kaldıran bir yapıya sahiptir. Yani bu sertifikalar uzun vadede enflasyonun değişimleri sonrasında piyasa getiri oranlarının değişimlerine de ayak uydurabileceğinden her zaman güncel kâr oranlarına sahip olma imkânı sağlamaktadır.

Türk Hazinesi, TÜFE’ye endeksli ilk kira sertifikası ihracını 2016 yılında gerçekleştirmiştir. Söz konusu yapıda kira sertifikasının anapara ödemesi, vade bitiminde son kira ödemesi ile birlikte gerçekleştirilmektedir. Enflasyondaki değişimden kaynaklanan anapara değerlemesi ise kupon ödemeleriyle birlikte ara dönemlerde yapılmaktadır. Sertifikaya ilişkin tüm ödemelerde, Türk İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından ilan edilen TÜFE kullanılmaktadır.

Türk Hazinesinin aynı dönemde ihraç ettiği farklı yapılardaki sukukların şu anki kar oranlarını gösteren tablodan da açık bir şekilde anlaşılacağı üzere sabit kâr oranı ile ihraç edilen ve portföye alınan sukukların getirisi, bugünkü enflasyon değerlerinin çok altında kalmakla birlikte TÜFE’ye endeksli sukukların getirisi, enflasyonun üzerinde bir kâr oranına sahiptir.

Türk Hazinesi, 2012 yılından bu yana yurt içinde yaklaşık 30 milyar TL tutarında sukuk ihracı gerçekleştirmiş olup bu ihraç tutarının yaklaşık 16 milyar TL’lik kısmı dolaşımda bulunmaktadır. Dolaşımdaki sukukların yüzde 15’i ise TÜFE’ye endekslidir. Söz konusu TÜFE’ye endeksli sukuklar, katılım bankaları bilançolarındaki vade uyumsuzluğundan kaynaklı risklerin yönetimini kolaylaştırmaktadır.

Sonuç itibarıyla Türk Hazinesi; sukuk ihraçlarının vadelerini, ancak TÜFE’ye endeksli ihraçlarını artırmak yoluyla daha kolay başarabilecek ve katılım bankalarının da bilanço yönetimindeki avantajları sebebiyle daha fazla yatırım yapma isteğinde olacaktır.

Kuveyt Türk Aktif-Pasif Yönetimi Müdürü Hamit KÜTÜK

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@