Katılım Bankacılığı İnandığımız Değerlere Uygun

Üretim kalitesi ile gıda tüketicilerin sorguladığı helal ürün belgesine sahip olan Dönersan A.Ş. Paşa Döner ve Vezir Döner markalarını bu belge ile taçlandırarak yoluna devam ediyor. Kuruluşundan bu yana geçen sürede gösterilen ilgi ve...

29 Ağustos 2017, 19:31
Katılım Bankacılığı İnandığımız Değerlere Uygun
Üretim kalitesi ile gıda tüketicilerin sorguladığı helal ürün belgesine sahip olan Dönersan A.Ş. Paşa Döner ve Vezir Döner markalarını bu belge ile taçlandırarak yoluna devam ediyor. Kuruluşundan bu yana geçen sürede gösterilen ilgi ve alakaya layık olmayı kendine hedef edinen marka ile yaptığı çalışmaları ve Türkiye’de katılım bankacılığını ve faizsiz ekonomiyi konuştuk. Sektöre yönelik birçok soruya yer verdiğimiz Paşa Döner Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Şenocak ile yaptığımız röportajda, katılım bankalarının iş dünyası ile ilişkisi, Paşa Döner’in süreci ve müşteri odaklı çalışmalara kadar birçok konuya değindik.

Paşa Döner en hızlı büyüyen 100 şirket arasında. Bu başarının nedenlerini sıralar mısınız? Bu unvan için neler yaptı?

Paşa Döner geçmişte franchising olarak başladığımız bir firmaydı. Sonrasında ilave şubeler açarak firmayı satın aldık. Ondan sonrada ortaklarımızla beraber işe yoğunlaştık. 2014’ten sonra sisteme gücümüzü, katkımızı tamamen dâhil edebildik. Bugüne bakarsak gelinen noktada 150 şubede Paşa, 7 şube diye Vezir markamız var. Paşa yüzde 100 but çalışıyoruz. Biz 2017’nin başında yüzde 20 ile 25 arasında büyüme hedeflemiştik. Hamdolsun yıl sonunda biz bunu geçeriz. Türkiye’deki ekonomik düzen tabii ki etkiliyor. Üretimi destekleme anlamında marka noktasında ve güçlü üreticiler noktasında ülkemizin sıkıntısı var. Kendi sektöründe yatırım ileriki dönemde bir kazanca dönüşüyor. Devletimize ve milletimize katkı sunmak için yatırımı hiç durdurmadık. Bunun yanında ülke olarak tabii ki ekonomik sıkıntılar geçirdik ama çok çalıştık, krizleri ve fırsatları iyi değerlendirildiğimiz için yatırımı hiç durdurmadık.

Son dönemde gündemde olan istihdamı değerlendirir misiniz? Sizin sektörde yer alma kriterleriniz ve hedefleriniz neler?

Cumhurbaşkanımızın istihdamla ilgili açıklamaları vardı. Yanlış hatırlamıyorsam 1 buçuk milyon insan işe yerleştirilmiş. Bizde yeni elemanlar alarak bu istihdama destek veriyoruz. Ayda 4.5 milyon insana yaptığımız ürünü tattırıyoruz. İŞKUR üzerinden çalıştık. Bizim en düşük maaşımız bile asgari ücretin üzerindedir. Çalışanlarımızı kısa vadede usta olabilecek meslek pozisyonunda da yetiştiriyoruz. Burada çalışan herkes çalışma hayatına tutunuyor bir şekilde. Şube sayısı, hizmet ve kalite alanında işi sahiplendiğimizi düşünüyorum ve buna bağlı olarak da en iyisiyiz diyebiliriz. Üretim, finans ve saha performansı gibi alanları ortaklarımızla paylaşarak planlı hareket etmeyi sağlıyoruz. Her lokasyonun başında biri bulunuyor ve zaman kavramı olmaksızın çalışıyoruz. Kurumsallaşmaya önem veriyoruz. Ayrıca “Büyüdük.” diye övünmüyoruz, aksine yeri geldiğinde bizler de sırtımızda yük taşıyarak, bunu sahaya da yansıtmaya çalışıyoruz.

Üretim, sevkiyat ve satın alma hareketlerinde müşteri odaklı çalışmalarınız neler?
Markaları değerlendirdiğinizde kendinizi nerede görüyorsunuz?

Biz en başta kaliteden ödün vermiyoruz. Çünkü kendi ürünümüzü ailemize yediriyoruz. Bu sorumlulukla hareket ederek temizliğe, sunuma, kaliteye ve hizmete önem veriyoruz. Bu anlamda gıda sektörünün sorumluluğu diğer sektörlere göre daha fazla ve bizler de firma olarak bunun hakkını vermeye çalışıyoruz. Devletin bu anlamda teşvikleri önemli. Özellikle üreticiyi kollamak lazım çünkü bu ülkede millî değeri oluşturmazsak hep ithalatı ön planda tutmak zorunda kalırız. Bu sadece gıda sektöründe değil diğerlerinde de durum böyle. Beni destekleyeceksin ki istihdam noktasında katkı sunmuş ve iş anlamında bu ülkeye destek olayım. Yani bir ülkenin kendi markasını oluşturabileceği her türlü desteği vermesi gerekiyor. Firmamızın en büyük özelliği hiçbir AVM’de yokuz. Sokaklardayız, cadde kültürünü oluşturuyoruz. Sokakta, caddede insanlar geçerken orda yiyebileceği, oturabileceği o marka ile bütünleşebileceği bir ortamı oluşturabiliyoruz. Bu aslında zordur yoksa AVM’de yer almak çok kolay. Konsepti yakalayamama, dükkân ve yer açısından sahanın zorluğu var. Onun için teşvik önemli. İş gücü ve istihdam kaynaklı zorluklar oluyor; ama bunu biraz da işçi kesiminden kaynaklanıyor. Devlet istihdam çağrısı yapıyor, bizde destek veriyoruz inanır mısınız çalıştıracak adam bulamıyoruz. Verdiğimiz maaşların asgari ücretin üzerinde olmasına rağmen bizim toplumumuzda iş beğenmemezlik var. Herkes “Bir günde genel müdür olayım ya da bir belediyede gidip çalışayım.” diye düşünüyor. Beraber yol yürüdüğümüz arkadaşlara bir günde zengin olunamayacağını ve herkesin alın teriyle para kazanması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ama yine de birçoğu çalışamadan işe başlamadan kariyer ve maaş hesaplama derdine düşüyor.

Geçmişten günümüze ülkemizdeki durumu değerlendirir misiniz?

Hükümetimiz zor süreçlerden geçti ama inşallah geçmişten bugüne değerlendirdiğimizde istikrar var ve her şeyden önemlisi güven var. En azından akşam yattığımda sabah kalktığımda yeni bir dünyaya uyanmayacağımı biliyorum, bu benim için önemlidir. İş dünyası, işveren, çalışanlar için de bunun ehemmiyeti büyük. Bu millet geceleri borsaya bakarak uyuyordu. Hamdolsun, dolar ve kur hesabına hiç bakmadığım günler oluyor.

Zorluklar her zaman olacaktır ama her şeyden önce devletimize ve milletimize güven odaklı çalışma gayretini artırmalıyız. Franchising şubemizde 2 bin 500 e yakın çalışan kardeşimiz var bizim. Ciddi bir potansiyel 4’le çarparsanız 10 bin kişi eder. Üretici bu anlamda iyi desteklenmeli, çünkü sekteye uğraması durumunda sadece işveren değil, arkasında binlerce insan da bu durumdan etkileniyor. Ben gidip de KOSGEB’ten çok sınırlı projeden yararlanabiliyorum. Neden çünkü ben faizle çalışmak istemiyorum. Dinen haram olduğunu düşündüğüm için ben reddediyorum. Onun için burada KOSGEB noktasını iyi değerlendirebilmek lazım. Son bir iki yıldır yatırımcılara ciddi teşvikler verilmeye kalkışılsa da bu üretici anlamında yeterli değil. Biz üreticiyiz ve KOSGEB’in çok az bir kısmından istifade edebiliyoruz. Planlaması iyi yapılarak üreticilerin devleti dolandırmaması, bunun karşılığında devletin de denetlemeyi iyi yaparak kurallarla üreticiyi teşvik etmesi lazım.

Paşa Döner olarak katılım bankası tercihinizle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Biz kendi değerlerine bağlı bir firmayız, bu nedenle belli kriterlerim var. Katılım bankaları dışında başka bir banka ile çalışmıyoruz. Fetva boyutuna da inandığımız için katılım bankaları ile çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. Tasarrufa dair yastık altı altınları ekonomiye kazandırmak gibi birtakım şeyler geliştirildi ve vatandaşa dair bir bütçe üzerinde çalışıldı. Bunlar toplum açısından tasarrufa yönelik güzel değişimlerdir.
Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@