İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi Olacağına İnancım Tam

Katılım Endeksi 10.05.2019, 02:17
İstanbul’un Uluslararası Finans Merkezi Olacağına İnancım Tam

Küresel finans merkezleri, bulundukları ülkelerin ekonomileri ile dünyanın diğer ekonomileri arasında mal, hizmet, bilgi ve sermaye akışının sağlanması için
gerekli olan uluslararası yetkinlik ve kapasiteye sahip uzmanlaşmış kurumların kümelendiği şehir bölgeleri olarak tanımlanmaktadır. Küresel finans merkezi konumundaki şehirler, bulundukları ülkenin ekonomik kalkınmasını güçlendirmekle beraber kentin stratejik, turistik ve diğer sektörler bazında da gelişimine ve markalaşmasına hizmet eder. Buna yönelik Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yaklaşık 10 yıl önce İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi hâline getirilmesi hedefi doğrultusunda, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi (İFM) Stratejisi ve Eylem Planı hazırlandı. Sözkonusu eylem planı, 2009 yılının Ekim ayında yürürlüğe girdi. Hükümet, o tarihten itibaren İstanbul’u uluslararası bir finans merkezi yapabilmek adına ciddi bir çalışma başlattı. Yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul, Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ne ilk kez 2009 yılında 72’nci sıradan girdi. Kent, 2012 yılına gelindiğinde ise sözkonusu endekste 56’ncı sıraya yükseldi. Bu konu, daha sonra da 10. Kalkınma Planı’nda yer aldı. Dolayısıyla 2014-2018 programına da taşınmış oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi Kalkınma Bakanlığı tarafından koordine edilen proje kapsamında yedi tane bileşen tespit edildi. İdari, teknolojik, altyapısal ve insan kaynağı gibi alanlarda belirlenen maddelere ek olarak faizsiz finans sisteminin geliştirilmesi stratejisi de yedinci bileşen olarak İstanbul Finans Merkezi projesine eklendi. Bu kapsamda ve kurumsal ekosistem oluşturmada; katılım bankalarının, tekâfül şirketlerinin, faizsiz esasta çalışan bireysel emeklilik şirketlerinin ve portföy yönetim şirketlerinin oluşumuna imkân tanındı. Böylece İstanbul’u uluslararası finans merkezi yapma strateji planı başlamış oldu. Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde Türkiye, 2014 yılında Küresel Finans Merkezleri Endeksi’nde 42’nci sıraya yükseldi. 2014’ten sonra ise Türkiye, FETÖ gibi birçok terör hadisesi ile mücadele etmek durumunda kaldı ve bu  dönemde İstanbul, sözkonusu endekste 68. sıraya geriledi. O süreçten geçtiğimiz yıla kadar ise maalesef İstanbul’un uluslararası finans merkezi olabilmesine yönelik önemli bir çalışma yapılmadı. Bu yıl ise Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, Hükümetimiz tarafından İstanbul’u uluslararası bir finans merkezi hâline getirmesi konusunda hem görevlendirildi hem yetkilendirildi. İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması noktasında Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’ne büyük iş düşüyor. Öncelikle çok güçlü bir İstanbul Uluslararası Finans Merkezi yönetimi oluşturulmalı. Çünkü önemli kararlar alabilen bir merkeze ihtiyacımız var. Bu merkezin özel sektör ağırlıklı olması tercih edilebilir; ancak yine de özel sektör kurum-kuruluşları, sivil toplum, iş adamları ve finansal kuruluşların birlikte emek vermesi gerektiği kanaatindeyim.

Türkiye, Bugün 59. Sırada

Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, geçen Mart ayında İstanbul’da uluslararası bir konferans tertip etti. Konferans, Global Financial Centres Index Genel Müdürü Mark Yeandle tarafından gerçekleştirildi. Yeandle, konferansta bir şehrin uluslararası finans merkezi olabilmesi için ilk olarak orada iş ortamının geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. İkinci olarak da beşeri sermayenin yetkin ve etkin olmasının öneminden, yani kaliteli insan kaynağından söz etti. Diğer unsurların ise şehirdeki her türlü iletişim, ulaşım ve çevre düzenlemesi gibi tüm altyapı hizmetlerinin başarılı olmasının, aynı zamanda kentin finansal hizmetler sektörünün gelişmişliğinin önemine dikkat çekti. Kentte her türlü finansal hizmeti sunabilecek kurumların oluşturulmasının altını çizen Yeandle, bir kentin uluslararası finans merkezi olması için gerekli unsurlardan bir diğerinin de şehrin itibarı olduğunu vurguladı. Bu da gösteriyor ki ülkeye ve şehre güven de o bölgenin uluslararası finans merkezi olması konusunda önemli bir yer tutuyor. Konferansın ardından metnin başında bahsettiğim endeks, yeniden açıklandı ve Türkiye’nin 59’uncu sıraya yükseldiği bildirildi.

Türkiye’nin Finans Merkezi: İstanbul

Türkiye’deki bankalar, borsa, sigorta şirketleri ve sermaye piyasası gibi finansal kuruluşların tamamına yakını İstanbul’da yer alıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin ticaret ve finans merkezi konumundaki şehrimiz: İstanbul. Finansal kuruluşların pek çoğunun İstanbul’da olması nedeniyle kentte belli bir yeterlilik düzeyi yakalanmış durumda, şimdi de bu düzeyin artırılması gerekiyor. Sermaye Piyasası Kanunu ve Sermaye Piyasası Yönetmelikleri yenilendi. Son on yılda; sermaye piyasası, borçlar ve ticaret kanunları uluslararası standartlara uygun şekilde güncellendi, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ile Vadeli İşlemler Borsası ve Altın Borsası “Borsa İstanbul” adı altında şirketleşerek teknolojik altyapısını küresel rekabet şartlarına göre yeniledi, İstanbul Tahkim Merkezi faaliyete geçti. Bankacılık Kanunu da 2005 yılında yenilenmişti.

Türkiye’deki bankalar, borsa, sigorta şirketleri ve sermaye piyasası gibi finansal kuruluşları tamamına yakını İstanbul’da yer alıyor

Böylelikle Türkiye olarak hem sermaye piyasası hem de bankacılık kurallarında Avrupa standartlarını yakalamış durumdayız. Özellikle Uluslararası Arbitrasyon Tahkim  Merkezi ile pek çok noksanlığımızı tamamlamış olduk. Fakat iş ortamının hem
altyapı hem de iletişim anlamında daha iyi hâle getirilmesi lazım. Öte yandan şehrimizin çağdaş ve dünya standartlarında güncel finansal hizmetler sunar hâle geldiğini çeşitli tanıtımlar aracılığıyla ortaya koymalıyız. Kentin itibarı ve şehre duyulacak güven burada çok önemli. Aynı zamanda uluslararası merkezlerle yakın temasta bulunmak, işbirliği yapmak ve rekabet edebilir olmak mühim. Örneğin, herhangi bir finans merkezi sizden daha uygun maliyetlerde hizmet sunabiliyorsa onu tercih edebiliyorlar.

Hedef Türkiye’nin İlk 25’te Yer Alması

Ülke olarak 2023 yılına dair hedeflerimizden biri de Türkiye’nin uluslararası finans merkezleri arasında ilk 25’in içinde olmasını sağlamak. Aynı zamanda Türkiye’nin finansal gelişmişlik açısından ilk 30 ülke arasında konumlanması ve finansal hizmetler sektörünün gayrisafi yurt içi hasıladaki payının da yüzde 6’ya yükseltilmesi hedefleniyor. Şu an için 59.sıradayız ve 25 için gidecek çok yolumuz var. Bizler öncelikle bu konuyu bir devlet politikası olarak addetmeliyiz. Cumhurbaşkanlığının bu
hedefe sahip çıkmasının çok olumlu bir adım olduğunu ve Türkiye’deki özel kuruluşların da mevzubahis konuya yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin gayrisafi millî hasılasının yüzde 30’u İstanbul’da üretiliyor. Kent ayrıca uluslararası ulaşım açısında da dünyada çok önemli bir yere sahip. Üç saat gibi kısa bir zamanda dünyanın çok önemli bir kısmına İstanbul’dan ulaşmak mümkün. Öte yandan Türkiye’deki ekonomik gelişmişlik; Orta Doğu, Balkanlar ve Doğu Avrupa’dan ileri
olmakla birlikte sözkonusu bölgeler için aslında Türkiye bir merkez. Dolayısıyla da İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olabileceğine benim inancım tam. Siyasi ve ekonomik istikrarla Türkiye’yi büyüme patikasına sokabilirsek ülkemize yabancı yatırımcıları çekip döviz girdisi sağlayabiliriz. Böylelikle Türkiye’deki finansal hizmetler hacim olarak da büyür. Durum böyle olunca gayrisafi millî hasılanın yüzde 6
değil, 10’ları bulacağını düşünüyorum. Ayrıca küresel finans merkezi olmak hedefinden önce Türkiye’nin bölgesel olarak kendini ispatlaması gerekiyor. Buna yönelik potansiyel hedefimizi; öncelikle Doğu Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler olarak belirlemeliyiz. Bu hedefimiz doğrultusunda da politikalar geliştirilmeliyiz.

İstanbul’un Cazibesini Artırmamız Lazım

İstanbul’un altyapısından tutun da mevzuat regülasyonu anlamında kolay finansal hizmet üretilebilir bir merkez hâline gelebilmesi için cazibesinin artırılması gerekiyor. Kentin en önemli sorunlarından bir tanesi ulaşım. Trafik sorununu minimize etmemiz gerekiyor. Bu bağlamda son yıllarda oldukça mesafe alındığını söyleyebilirim. Son dönemde inşa edilen köprü, tünel ve metro gibi yatırımlar, İstanbul ulaşımında gün geçtikçe kolaylık sağlıyor. Ayrıca yeni yapılan İstanbul Havalimanı sayesinde senede 150 milyon insanın Türkiye’ye girip çıkabilecek hâle gelmesi çok önemli bir fonksiyon. Benim fikrim İstanbul Atatürk Havalimanı’nın da faaliyetine devam etmesi yönünde. Mutlaka havaalanı yedeklemesi yapmamız lazım. Şu an kayıtlara geçen ve İstanbul’da ikamet eden kişi sayısı 15 milyon. Şehre günlük giren-çıkan kişileri de göz önüne alacak olursak İstanbul, 20 milyon nüfusu barındıran önemli bir merkez. Turizm anlamında Türkiye’nin istikbal vadeden bir konumda olması, İstanbul’un da tarihî ve tabii güzellikler bakımından zenginliği, şehrin cazibe merkezi hâline getirilmesi için bir avantaj.

Katılım Bankacılığı, Finansal Hizmetler Sektörünün Gelişmişliğinin Bir Parçası

Faizsiz finans ve katılım bankacılığı, tüm finansal hizmetler sektörünün gelişmişliğinin bir parçasıdır. Dolayısıyla bizim de bu alanda gelişim kaydetmemiz gerekiyor ki dünyada faizsiz finans hizmetlerinin kolay yapılabilmesinde İstanbul da alternatif bir merkez hâline gelebilsin.

Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri /Osman Akyüz

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@