Körfez Bölgesi’nde faizsiz bankacılık yatırımları artıyor

Küresel Ekonomi 20.07.2017, 17:44
Körfez Bölgesi’nde faizsiz bankacılık yatırımları artıyor

Körfez Bölgesi ülkeleri, Osmanlı Dönemi’nden bu yana hem Türkiye hem de dünya için her zaman önemli oldu. Bu ülkeler, 16. yüzyıl sonrasında yer altı kaynaklarının değer kazanmasıyla beraber Avrupa ülkelerinin ilgi çemberi arasına girdi. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan yeni durumla birlikte demokratik yapıya kavuşan ve bağımsızlıklarını kazanan Körfez ülkeleri, bu süreçle birlikte kendi politikalarını ortaya koydu. Her bir ülke, kendi petrol ürünleriyle oluşturduğu finansı, dünya üzerindeki farklı mecralarda değerlendirmeye başladı. Bu sürece ancak 1980’li yıllarda dâhil olabilen Türkiye ise katılım bankacılığı sistemiyle kaynaklardan yararlanmaya başladı. 2000’li yıllara geldiğimizde ise İslami bankacılığın payının yükselmesi ve Türkiye gibi ülkelerin de bankacılık sistemlerindeki düzenlemeleriyle Körfez ülkelerinin uluslararası platformdaki gücü arttı.

Bölgedeki En Güçlü Ülke Suudi Arabistan

Dünyada İslami bankacılık denilince akla gelen ilk bölgelerin başında Körfez coğrafyası gelmektedir. Faizsiz finans, bu bölgede Abu Dhabi, Bahreyn, Dubai, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan’da yaygınlaşmıştır. Körfez ülkeleri, özellikle son 10 yıllık çalışmalarıyla dünyada İslami bankacılığın merkezi olma yönünde ilerleme kaydetmektedir. Körfez Bölgesi’ne ülkeler bazında bakıldığında Suudi Arabistan yüzde 35’lik oranıyla bölgedeki en güçlü ülkedir. Ayrıca dünyanın en büyük ikinci bankası “Saudi Al Rajhi Bank” da Suudi Arabistan merkezlidir. Toplam Körfez Bölgesi’nin İslami bankacılıkta payı ise yüzde 25’leri bulmaktadır.

Körfez Bölgesi Finans Merkezi Hâlini Aldı

Son yaşanan global finans krizi sonrası, İslami bankacılık avantajlı duruma geçen Körfez Bölgesi ülkelerinin faizsiz bankacılık yatırımları, gelecekte de üzerinde durmak istedikleri politikalardan olmuştur. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in de İslami bankacılık alanındaki çalışmalarıyla bölge, dünyada hatırı sayılır bir finans merkezi hâlini almıştır. Bunun en önemli örneği; sukuk ihracının yüzde 20’lik payına sahip ülkelerden olmaları ve başta İngiliz menşeili bankalar olmak üzere yaptıkları İslami bankacılık anlaşmaları ile dünyanın birçok ülkesinde katılım bankalarına finansman sağlamalarıdır. Son yıllarda Körfez Bölgesi ülkeleri belki de şu anki büyüklüklerinin birkaç katı daha büyüyebilirdi. Buna tek engel petrol fiyatlarının düşüşü oldu. Varil fiyatlarındaki ani düşüş, bölgenin tarihinde ilk kez tahvil ile borçlanmasına sebep oldu. Şimdi ise 150 milyar dolarlık tahvil çıkışı ile petrol fiyatlarının eksikliği giderilmeye çalışılıyor.

S&P’nin birkaç yıl önce yayınladığı “İslami Bankacılık” raporuna göre, Körfez ülkelerinde İslami bankacılığın payının büyüyeceği bilgisi de bu büyümede ön açıcı oldu. İslami bankaların pazar paylarının Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC) bölgesindeki tüm banka sistemlerinin varlıklarının çeyreğine yaklaşacağının öngörüldüğü belirtilen raporda, bu bankaların pazar paylarının gelecek 5–6 yıl içerisinde yüzde 30’a yaklaşacağı ifade edilmişti.

GCC’nin Katılım Bankacılığındaki Payı %71’e Yükseldi Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin “Gelişen Ülkelerde Bankacılık: FinTech ve Katılım Bankacılığı 2017” raporuna göre; Suudi Arabistan, aktifler bakımından katılım bankacılığının en büyük pazarları olarak öne çıkarken, ülkenin aktiflerinin 20112015 yılları arasında yüzde 21 artış gösterdiği belirtiliyor. 2011 yılında 572 milyar dolar olan katılım bankacılığı aktiflerinin kayda değer bir yükseliş gösterdiğinin belirtildiği raporda; büyüme oranlarının 2015’ten önceki yıllara göre tüm bölgeler genelinde düşüş gösterdiği ifade ediliyor.

Malezya ve Endonezya’nın içerisinde bulunduğu Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerinin katılım bankacılığındaki aktif büyüklüğü 2015 yılında gerileme gösterirken Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nden oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) bölgesinin katılım bankacılığındaki payı yüzde 71’e yükseldi. Rapora göre; Suudi Arabistan, BAE ve Malezya aktifler bakımından katılım bankacılığının en büyük pazarlarını oluşturuyor ve küresel pazar payları ise sırasıyla yüzde 34,2 yüzde 17,2 yüzde 13,3 seviyelerinde bulunuyor.

DinarStandard Türkiye Temsilcisi ve Araştırma Uzmanı Yakup Kocaman:

Körfez’in Öncü Gücü Katılım

Hükümet bütçelerinin yarıdan fazlası petrol gelirine bağımlı olan Körfez İşbirliği Ülkeleri (GCC), petrol fiyatlarının uzun süredir düşük seyretmesi nedeniyle tarihlerinde ilk defa borçlanmak durumunda kaldı. 2021’e kadar ihraç etmeleri beklenen borç kâğıtlarının büyüklüğü 261 milyar dolar. Öte yandan, petrol fiyatları yeniden 100 doların üstüne çıksa bile bu onları bir şeyden asla vazgeçirmeyecek. Ekonomilerini yeniden yapılandırmak, çeşitlendirmek için çok kararlılar… Artık rehavete yer yok. Bu dönemde Körfez’in en güçlü silahı ise yine finansal endüstrisi ve tecrübesi olacak. Finansal know-how’larını gelişen ekonomilere yayarken bu ülkelerin sanayide ve hizmetlerde çeşitlenmiş ekonomilerini de model olarak yakından inceliyorlar. Körfez’in ekonomik dönüşüm sürecinde, katılım sektörünün rolü kritik. Katılım bankacılığının toplam bankacılık sektörü içindeki payının yüzde 34 olduğu GCC, 1.4 trilyon dolarlık İslami finans sektörüyle, özellikle İslam ekonomilerinde büyümek için atağa geçmiş olan Körfez’in öncü atı olmaya aday.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@