Krizden Çıkışın Tek Yolu; İslamî İktisat

Tekafül 22.06.2019, 01:57
Krizden Çıkışın Tek Yolu; İslamî İktisat

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslam ekonomisine yönelik açıklamaları, kamuoyunda büyük yankı ve heyecan uyandırdı. Erdoğan’ın tarihin seyrini değiştirecek açıklamalarını ve İslam ekonomi modelini, Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Dinç, İslam Ekonomisi modelini Yeni Akit’e anlattı

– Cumhurbaşkanı’nın son açıklamaları ile İslam ekonomisi ve finansı medyanın gündeminde yoğun yer tuttu. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Medyada İslami finansı manşetine taşıyan ilk gazete Yeni Akit olmuştu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen 12. İslam Ekonomisi ve Finansı Kongresinin açılış konuşmalarında, Cumhurbaşkanı ve devlet ricalinin açıklamaları ile medyanın genelinin konuya ilgisi arttı. Farkındalık anlamında medyanın rolü çok belirleyici.

Türkiye’ye nasip olması ülkemizi lider konuma taşıdı

– Türkiye’nin İslam ekonomisi ve finansı alanındaki rolü nedir?

Dünya üzerinde ilk defa bir devletin en üst düzey yöneticisi ve ekonomi yönetiminin tümünün İslam ekonomisi ve finansını, kapitalizmin doğurduğu fiktif krizler karşısında temel reçete olarak ele almış olmaları çok özeldir. En azından son birkaç yüzyıl için ele aldığımızda daha önce görülmemiş bir duruş sergilenmiştir. Bunun Türkiye’ye nasip olması ise paradigmanın ihyası için ülkemizi lider konuma taşımıştır.

Konferansın oturumları ve açılış konuşmaları neredeyse dünyanın tamamınca takip edilirken, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan değerlendirmelerin zamanlaması ve nitelikli yapısı ise sindirilmiş bir liderlik karakteri ortaya koymuştur. Bunun için İZÜ ev sahipliğindeki 12. İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansının zemin oluşturmuş olması tarihi önemdedir. Türkiye’nin İslam ekonomisi ve finansı düşüncesinin öncü ekonomisi olması yolunda ilgili kurumların da sorumluluk aldığının altını çizmek gerekir. Katılım finans kuruluşları ekonomi içerisinde faizsiz çözüm ortağı olarak güçlü rol oynarken, dünyada faizsiz sigortacılık anlamında Türkiye çok güçlü bir gelişme göstermiştir.

Türk araştırmacılardan global ölçekte önemli başarı

Birçok gayretin ve ilmi faaliyetin yanında Türkiye’den araştırmacılar global ölçekte önemli başarılar da elde etmiştir. Mesela şahsen yürütücülüğünü gerçekleştirdiğim birçok projenin önemlileri arasında İslam İşbirliği Örgütü için tekafül konusunda tamamladığımız projenin politika önerileri birçok ülkenin ekonomi yönetimi tarafından uygulanmaya kondu. Ardından eş-yürütücü olarak Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’ne zekatın göçmenler yararına modellenmesi üzerine bir proje çalışmasına başladım. Yanlış bilmiyorsam şimdiye kadar başka bir ülkede İslam Ekonomisi ve Finansı alanında bu iki kurumdan yürütücü olarak proje alma başarısı gösteren olmadı. Önemli tecrübelerimden birisi de Surinam Merkez Bankası ve Ekonomi Bakanlığı yöneticileri ve personelleriyle İslam Kalkınma Bankası sponsorluğunda yaptığımız eğitim çalışmaları idi. Bunlar Türk üniversitelerinin ve akademyasının muvaffakiyetlerinden bazıları olarak ön plana çıktı.

– Toplumda İslami finans ve katılım bankacılığı gibi uygulamaları yeterince anlaşıldı mı?

Türkiye’nin ilk faizsiz finansal okuryazarlık araştırmasını yaptık. Rapor, Türkiye Katılım Bankaları Birliği işbirliğiyle yakında yayınlanacak. Fakat bir ipucu olarak katılım finans konseptinin Türkiye’de geniş bir tabanı bulunduğunu söyleyebilirim. Farkındalık anlamında ise alınacak biraz daha yolumuz var. Konu ile ilgili yeterince fikir sahibi olunmadan bazı genellemeler yapılmakta ki bunların İslami finansın merkezi olarak Türkiye yerine batıdaki ekonomileri konumlamayı hedef alan stratejilerin ekmeğine yağ sürdüğünü söylemek gerekir.

Diğer bir problem ise İslami finansın dar anlamında katılım finans kuruluşlarından ibaret ele alınmasıdır. Oysa pay piyasasından, girişim sermayesi/risk sermayesine kadar geniş bir yelpazede birçok finansal konsept İslami finansın kapsamı içindedir. Hatta denebilir ki ticari bankacılık, sigortacılık ve birkaç faizli finansal araç dışındaki uygulamaların tümü ki bunlar çok daha büyük çeşitlilik içerir ve İslami finans düşüncesi içindedir.

İslami ekonominin temel ilkesi evrensel doğrulardır

– Cumhurbaşkanımız da risk paylaşımı üzerinde durdu. Risk paylaşımı ne anlam ifade ediyor?

Finansal kapitalizmin bugünkü kurumsal yapısı, risk transferi temelinde örgütlenmiştir. Mesela mevduat, garanti edilmiş niteliğiyle kabul edilen finansal okuryazarlık konseptinin en altında yer alır. Model, faizi mudiye lütuf olarak sunmaktadır. Yani finansal okuryazarlığın en alt grubundan riskleri satın alınmaktadır. Keza sigortacılıkta kullanılan dil dahi tehdit havası kazanmış, risk ticareti faaliyetin ana fikrine dönüşmüştür. Teoride hem bankacılık hem sigortacılık hem de diğer finansal aracılık modelleri veya araçlar yatırımların finansmanı ve riskin tabana yayılması hizmeti sağlamak üzere tanıtılmış ve bu sayede kabul görmüşlerdir. Gelinen noktada ise risk paylaşımı değil risk transferi (ticareti) hüviyetine bürünmüştür. İslami finans düşüncesi ise aslında teorinin aslına rücu niteliğindedir. Finansal mimarinin teorisi bugünkü yapıyı teklif etmiş olsa büyük ihtimalle kabul görmeyecekti. İslami finans düşüncesinin temel ilkeleri evrensel doğrulardır denebilir. Teorinin dinamikleri incelendiğinde faiz konseptinin terki kadar fark vardır.

Kapitalizmin kendi kendini sömürüsü, risk ticaretidir

Risk ticareti bir başka yönüyle kapitalizmin kapitalizmi sömürüsüdür. Kapitalizm kendini sömürerek tekelci düzenini ele vermektedir. Kendini sömürdükçe teoriyle uygulama arasındaki fark görülecektir ve kendini sömürdükçe sonunu hazırlamaktadır.

İslam ekonomisi bakımından da durum benzerdir. İslam iktisat ve finans düşüncesini anlamak isteyenlere temel iktisat ve finans/finansal aracılık teorilerinden başlamalarını öneririm. Faiz haram kılındığından bu yana insanlığın faizsiz çözümler geliştirmek gibi ödevi vardır. Bu konudaki gayretleri yeterince fikir sahibi olmadan reddedenler batıdaki ekonomilerin bu anlamda liderlik emellerine hizmet edenleri bilerek veya bilmeyerek desteklemiş olmaktadır. İslam iktisat ve finans düşüncesine sahip çıkmak, milli stratejimize de katkı sunmaktır.

Mutlu azınlığın değil insanlığın refahı

– Krizler karşısında İslam ekonomisi ve finansı nasıl bir çözümdür?

“Kriz olağan bir durumdur fakat olağanla son yüzyılda yaşanan krizler arasında fark vardır. Kapitalizm, tekelci bir teorik önermedir. Model, kapitalin tekelleşmesi hedefine odaklanmıştır. Bunun aracı ise faiz olagelmiştir. Bölüşüm sorununa elle yapılan enflasyonun satın alma iştahını teşviki ve son yüzyılda ön plana çıkan tüketimin finansmanı ile yama yapmıştır. Elle yapılan enflasyon, faizin argümanına ve fiktif bir iktisadi yapı ortaya çıkarmasına neden olmuştur. Böylece olağandan çok daha şiddetli ve birçok ekonomik aktör için tolere edilmesi mümkün olmayan büyümeler ve küçülmeler üretmiştir. Elle yapılan enflasyon faiz ikilisi birbirlerini çeke çeke öyle bir iktisadi ortam oluşturmaktadır ki denge bozulduğunda hem arz hem talep sürdürülebilir alanın dışına çoktan itilmiş bulunur. İslam ekonomisi düşüncesinde elle yapılan enflasyona da faize de yer yoktur. Bölüşüm için adil bir model önerisi ile ne talep, ne de arz yönlü bir krize imkan kalmamaktadır. Kriz, kapitalizmde olduğu gibi olağan durum değildir. Sadece olağanüstü şartlar altında ortaya çıkabilecek bir haldir. Buna rağmen etkisi ekonominin aktörleri için toleransları içinde kalacak niteliktedir. Amacın mutlu bir azınlığın değil insanlığın yüksek refahı olduğunun altını çizmek gerekir. İnsanlık, kapitalizm ve türevlerinin zemini kalmadığını görmektedir. Yegane çözüm ise İslam iktisat ve finans düşüncesi içindedir.”

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@