Güçlü Ortaklık Potansiyeli: Türkiye - Endonezya

Türkiye’de hızlı ve emin adımlarla ilerleyen katılım bankacılığı alanı hem Endonezya hem Türkiye için bir fırsat

Ülke Panoraması 06.04.2022, 15:40
Güçlü Ortaklık Potansiyeli: Türkiye - Endonezya

Endonezya ve Türkiye, ikili ilişkilerini özellikle ekonomi alanında genişletme potansiyeline sahip iki dost ülke. Endonezya yeni pazarlarda kendine yer bulma açısından Türkiye’nin stratejik konumundan faydalanabilirken Türkiye de Yeniden Asya stratejisi kapsamında Endonezya ile güçlü bir ortaklık kurma niyetinde. DEİK/Türkiye-Endonezya İş Konseyi olarak, Büyükelçiliğimiz ve Ticaret Müşavirliklerimizle ortaklaşa yürütmekte olduğumuz süreçle sağlam ve sürdürülebilir ikili ilişkilerin tesisi adına çalışıyoruz. İki ülkenin liderleri tarafından da hedef olarak belirlenen 10 milyar dolar ticaret hacmi rakamının somutlaştırılması noktasında karşılıklı yapılması gerekenler ile ilgili büyük bir kararlılıkla ev ödevlerimizi yapmaya salgına rağmen çevrim içi toplantılarla devam ediyoruz.

Ticaret Bakanlığımız tarafından açıklanan ihracat eylem planında da Endonezya’nın hedef ülkeler arasına alınması bizim açımızdan çok değerli. Dünyanın 16’ncı, Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, 270 milyona yaklaşan nüfusu ve yaklaşık 650 milyonluk bir Asya pazarına açılan lokasyonu ile önemli bir ülke. Doğal kaynakları ile sahip olduğu hammaddelerin çeşitliliğinin yanı sıra ucuz iş gücü ülkenin potansiyel yatırım alanlarını yabancı yatırımcılar açısından cazip hâle getiriyor. Endonezya’ya yönelik yabancı yatırımların arttırılabilmesi, özellikle komşu ve çevre ülkelerle rekabet edebilecek bir yatırım ortamı oluşturulabilmesi amacıyla yeni politika kararları alınıyor. Birçok uluslararası kurumun tahminlerine göre 2050 yılına kadar dünyanın en güçlü ilk 5 ekonomisi içerisinde olacak.

Endonezya İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre 2021 yılında Endonezya’nın Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’sı (GSYİH) geçen yıla göre yüzde 3,69’luk artış gösterdi. Bu kapsamda 2021 yılında kişi başına düşen milli gelir ise 4.349,5 dolar oldu. 2021 yılında GSYİH için en büyük katkı Java adası tarafından (Yüzde 57,89 oranla) sağlandı. Endonezya verilerine göre, Türkiye-Endonezya dış ticaret hacmi Eylül 2021 itibarıyla 1,5 milyar dolar düzeyinde. Endonezya’nın Türkiye’ye ihracatı 1,196 milyar dolar, Endonezya’nın Türkiye’den ithalatı ise 300 milyon dolardır.

Endonezya’nın da üyesi olduğu ASEAN’ın Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (RCEP) dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olmuştur. Bu anlaşma ticaret, hizmetler, yatırımlar, e-ticaret, telekomünikasyon ve fikri mülkiyet hakları gibi sektör ve alanları kapsıyor. Toplam 15 Asya-Pasifik ülkesi arasındaki gümrük vergilerinin gelecek yıllarda kademeli olarak azaltılması, belirlenecek ortak ticaret kuralları ile ticaretin kolaylaştırılması, tarife dışı engellerin kaldırılması, lojistik kolaylaştırmalar gibi uygulamalarla grup ülkeleri arasında ticaretin etkinleştirilmesi amaçlanıyor. 2022 yılında anlaşmanın Endonezya tarafından onaylanması öngörülüyor. Zira onaylanması durumunda Endonezya pazarı ciddi alıcı bulacak ve dahası bu pazarı uluslararası alanda genişletme yolunda deneyim sahibi olacak.

Endonezya’da öne çıkan sektörlere bakıldığında, ihracata katkısı ve sunduğu istihdam dikkate alındığında tarım sektörünün ülke ekonomisi için önemli bir yerde olduğu görülür. Endonezya önemli bir tarım üreticisi olmasına rağmen, üretimi belli ürünlerle sınırlı olduğundan ve kendine yeterli olmadığından, gıda ihtiyacının karşılanabilmesi için ithalat yapma zorunluluğu da olan bir ülke. Gıda ve tarım alanlarının hassas sektörler olarak tanımlanması nedeniyle en çok korunan sektörler de yine bunlardır. Ancak bu durum yerli sanayiyi korumak kadar ülkeye bu sektörlerde yabancı yatırım ve dolayısıyla gelişmiş teknolojinin de gelmesine engel oluyor. Türkiye gibi bir tarım ülkesinin kendi mallarını Endonezya’ya ihraç etmesi, Endonezya’dan mal alması ve bu dengeyi sağlarken güven tesis etmesi sürdürülebilir ilişkiler açısından önemli. Endonezya’da öne çıkan sektörlerden biri de sanayi. Sanayi bir taraftan, Çin ve Hindistan gibi Endonezya ile arasında ASEAN üzerindenSerbest Ticaret Anlaşması bulunan ülkelerin ucuz iş gücüne ve büyük ölçekli yatırım ve üretim avantajlarına dayanan ucuz sanayi mallarının rekabetinden olumsuz etkilenirken, bir taraftan da yabancı sermaye girişlerinin yarattığı teknoloji transferi ve finansman kolaylıkları gibi avantajlardan olumlu etkileniyor. Dünyanın en büyük dördüncü nüfusuna sahip Endonezya, büyük bir iş gücüne ve yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla önemli bir hammadde hacmine ve çeşitliliğine sahip. Endonezya sanayisinde; otomotiv, enerji üretimi, kimyasallar, tekstil, makina, metal işleme, madencilik ürünleri işleme, makina ve elektronik, gıda, kakao, palm yağı ve kauçuk işleme sanayileri ön plana çıkıyor. Gerek iş gücü gerek çok yönlü sanayi kolları dikkate alındığında Türkiye ile geliştirecekleri ilişkilerin farklı farklı sektörler de olumlu sonuçlar vermesi muhtemeldir. Endonezya’nın başkentinin taşınması süreci yeni başkentte altyapının, yolların, binaların yeniden inşası ve iyileştirilmesi konularında özellikle Türkiye inşaat sektörü için büyük fırsatlar barındırıyor. Zira altyapı yetersizliği Endonezya’nın en büyük sorunlarından birisi. Ülkenin altyapı koşullarının iyileştirilmesi amacıyla 2015-2019 ve 2020-2024 dönemleri itibarıyla altyapı seferberliği şeklinde tanımlanabilecek büyük bütçeli altyapı programları gündeme geldi. Bu yolla ülkenin karayolu, denizyolu, demiryolu ve havayolu olmak üzere her alanda büyük yatırımlar yapılıyor.

Özelikle iki ülke arasında PPP projeleri doğrultusunda sağlık ve inşaat sektöründe çok önemli fırsatlar var. Şehir hastaneleri konusunda çalışmalar var. Savunma sektöründe Endonezya ile çok kıymetli ortaklıklar var. DEİK/Türkiye-Endonezya İş Konseyi olarak, Karşı Kanat Kuruluşumuz KADIN ile enerji, savunma, gıda, alt yapı – inşaat ve tekstil alanlarında çalışma grupları planını oluşturduk ve bu çalışma gruplarının da en yakın zamanda hayata geçmesini sağlayacağız. Endonezya’nın oldukça dinamik olan ekonomisine ve dünyanın en kalabalık müslüman nüfuslarından birine sahip olmasına karşın, küresel İslami finans ve katılım bankacılığı sistemi içinde küçük bir yüzdeye sahip. Özellikle Suudi Arabistan ve Malezya’nın yanında kendisini 2018’den bu yana geliştirse de hâlâ daha geride kaldığı söylenebilir. Türkiye’de hızlı ve emin adımlarla ilerleyen katılım bankacılığı sektörü, kurulacak ticari ilişkilerin bu kanaldan yürütülmesi adına hem Endonezya hem Türkiye için bir fırsat olma durumunda.

Endonezya’da yatırım yapan yabancı yatırımcılar ile ihracat ve ithalat yapan firmaların genel kanısı, Endonezyalıların çalışma düzenlerinin ve tempolarının ülkemiz iş insanlarının beklentilerine göre oldukça yavaş kaldığı, hızlı ilerleme sağlanamadığı, karşılıklı güven tesis etmekte zorluklarla karşılaşıldığıdır. Türk iş insanlarının Endonezya’da çalışmalarını daha rahat ve güvenli şekilde yürütmeleri için bankacılık diasporasının geliştirilmesi, ticaret müşavirlikleri ile daha yakından çalışılması oldukça önemlidir. Endonezya’nın petrol ve gaz ihracatı, hammadde ve sermaye malları ithalatı alanlarında dış ticaretinin salgından etkilenmiş olduğunu görmekteyiz. Bu durumun iyileştirilmesi adına salgından etkilenen belirli mallar üzerindeki ihracat/ithalat yasaklarını sınırlandırmaları, yine etkilenen şirketlere ve yatırım yapmak isteyen yatırımcılara sübvansiyonlar sağlayarak ticareti canlandırmaları gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle uluslararası ticarete de daha fazla eklemlenebilir.

Türkiye ve Endonezya ilişkilerini geliştirirken yeni nesil küresel trendlerle uyumlu şekilde hareket etmelidir. İki ülkenin de net sıfır karbon alanında sürdürecekleri ortaklıklar hem ikili hem çoklu sosyo-ekonomik iş birliklerinin gelişmesi yönünde artı imkânlar sağlayacak. İnsanların ve toplulukların daha yeşil bir ekonomiye geçişten yararlanmasını sağlamak için kapsamlı bir plan geliştirilmeli. Elektrik sektöründeki kurumların güçlendirilmesi, elektrik şirketlerinin net sıfır karbon stratejilerine uyumlu hâle getirilmesi, yenilenebilir enerji fiyat kontrollerinde reformlar yapmak ve kömür sübvansiyonlarını kontrol altına almak özel sektörü çekmeye yardımcı olacak. Büyük şirketlerin gelir yeterliliğini iyileştirmek, yatırım ihtiyaçlarını finanse etmek için de gerekli olacak. COVID-19 salgını süreci küresel ekonomi açısından tüm dünya için oldukça zorlayıcı bir dönem oldu. Bu zorluklar yanında önemli fırsatları da beraberinde getirdi. Birbirlerine coğrafi olarak uzak olan ülkelerin etkileşimlerini sanal platformlar üzerinden geliştirmelerine imkân tanıdı. Türkiye ve Endonezya da bu zorlu durumun oluşturduğu fırsatlardan yararlanıp yukarıda da bahsedilen sektörler ve alanlarda oldukça verimli ve nitelikli iş birlikleri gerçekleştirebilir.

İlhan Erdal

DEİK/Türkiye-Endonezya İş Konseyi Başkanı

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@