BES Otomatik Katılım Uygulaması: Türkiye Deneyimi

Ürün Geliştirme 12.04.2021, 15:00 03.05.2021, 12:33
BES Otomatik Katılım Uygulaması: Türkiye Deneyimi

Bu yazıda, Türkiye deneyimi çerçevesinde bireysel emeklilik sisteminde otomatik katılım uygulamasının özelliklerinin ana hatlarıyla anlatılması ve ayrıca sistemden ayrılma nedenleri üzerine bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır.

Bireysel Emeklilik Sisteminde Otomatik Katılım Uygulaması kişilerin emeklilik dönemlerindeki refah seviyelerinin artmasına katkı sunan bir sistemdir.

Bireysel emeklilikte otomatik katılım uygulaması; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ya da mavi kart sahibi olan, kamuda veya özel sektörde bir işverene bağlı olarak 45 yaşını doldurmamış ücretli çalışanları kapsayan ve 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren belirli bir plan dâhilinde kademeli olarak hayata geçirilen bir uygulamadır. Sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı niteliğinde olan uygulama, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma kanalize edilerek, kişilere emeklilik dönemlerinde ek bir gelir sağlanması yoluyla refah düzeylerinin artmasına katkıda bulunulmasını hedefler. Ayrıca ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlanarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.

Bireysel Emeklilik Sisteminde Otomatik Katılım Uygulamasına devlet tarafından önemli teşviklerin sunulduğu görülmektedir

Zorunlu katılım esasına dayanan otomatik katılım uygulamasında emeklilik şirketini belirleyen ve çalışanlarını sisteme dâhil etmekle yükümlü taraf konumunda olan işverenler, çalışanlarının -özel sektör için prime esas kazançlarının, kamu için ise emeklilik keseneğine esas aylıklarının- en az yüzde 3’ünü katkı payı olarak sisteme aktarmaktadırlar. Ödenen katkı paylarının yüzde 25’ine karşılık gelen tutar da devlet katkısı olarak kişilerin otomatik katılım hesaplarına aktarılmaktadır. Ayrıca gönüllü giriş esasına dayanan bireysel emeklilik sisteminden farklı olarak, mevzuatta öngörülen iki aylık başlangıç dönemi sonunda cayma hakkını kullanmayıp sistemde kalmaya devam eden kişilere de bir defaya mahsus 1000 TL’lik ek devlet katkısı teşviki sunulmaktadır.

Bireysel Emeklilik Sisteminde Otomatik Katılım Uygulamasında şeffaflığın ve güvenilirliğin sağlanması amacına hizmet eden denetim, gözetim ve kontrol mekanizmalarının bulunduğu görülmektedir

İlk giriş tarihinden itibaren 10 yıl süreyle sistemde kalınması ve 56 yaşın doldurulmuş olması şartıyla emeklilik hakkını kazanmak mümkündür. Emeklilik hakkının en az 10 yıllık gelir sigortası seçeneği kullanılarak tercih edilmesi halinde birikimlerin yüzde 5’i kadar ek devlet katkısı teşviki mümkün olur. Faizli ve faizsiz fon tercihi imkânının bulunduğu, yılda altı defa ile sınırlı olmak üzere fon dağılımı değişikliği yapmanın mümkün olduğu otomatik katılım uygulamasında, şeffaflığın ve güvenilirliğin sağlanması amacına hizmet eden denetim, gözetim ve kontrol mekanizmalarının Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Emeklilik Gözetim Merkezi, Takasbank ve bağımsız denetim şirketleri tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.

2017 Yılsonu Verilerine Göre Bireysel Emeklilik Sisteminde Otomatik Katılım Uygulamasından cayma hakkını kullanarak sistemden ayrılmayı tercih edenlerin oranının %50’nin üzerinde olduğu dikkat çekmektedir

Tüm bu olumlu bileşenlere rağmen, 2017 yıl sonu verilerine göre otomatik katılım uygulamasına dâhil olanların yüzde 54’ünün cayma hakkını kullanarak sistemden ayrılmayı tercih ettikleri, oldukça dikkat çekici bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sistemden ayrılma konusunun açıklanabilmesi anlamında, Türkiye Sigorta Birliği yayınları arasında yer alan “Bireysel Emeklilikte Otomatik Katılım: Araştırma Raporu/Kalitatif ve Kantitatif Çalışma” isimli araştırmanın içerdiği bulguların ve ayrıca 2020 yılının Aralık ayında kamuoyuyla paylaşılan ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi için Barem Pazar Araştırma ve Danışmanlık AR-GE merkezi tarafından 49 ilde 15041 kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen “Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması” sonucunda ulaşılan konuya ilişkin bulguların öncelikli olarak referans alınmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.

Bireysel Emeklilik Sisteminde Otomatik Katılım Uygulamasından çıkış nedenlerinin belirlenmesi ve sistemden çıkış oranlarının azaltılması, analiz edilmesi gereken önemli bir konu başlığı olarak karşımıza çıkmaktadır

Bu çerçevede otomatik katılım uygulamasından çıkış nedenlerinin belirlenerek, sistemden çıkış oranlarının nasıl azaltılabileceğine ilişkin öneriler sunmak amacıyla, işveren ve insan kaynakları temsilcileriyle, sistemden ayrılmayı tercih eden kişilerle ve sistemde kalmaya devam eden kişilerle derinlemesine görüşülmektedir. Türkiye Sigorta Birliği tarafından gerçekleştirilen “Bireysel Emeklilikte Otomatik Katılım: Araştırma Raporu/Kalitatif ve Kantitatif Çalışma” isimli araştırmanın sonuçları ve “Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması” sonuçları bir arada değerlendirildiğinde, aşağıdaki bulguların ortaya çıktığı görülmektedir:

  1. Gelir yetersizliğinin sistemden ayrılma konusunda önemli bir gerekçe olduğu ve özellikle asgari ücretle geçinen kişiler için bu durumun çok daha belirgin bir neden olduğu, görülmektedir.
  2. Borçlu oldukları için tasarruf yapamayan kişilerin sistemden ayrıldıkları görülmektedir.
  3. Para yönetimini en iyi kendilerinin yapacakları inancını taşıyan ve sistemdeki fonların getiri oranlarının düşük olduğunu belirten kişilerin sistemden ayrıldıkları tespit edilmiştir.
  4. Altın, döviz ve gayrimenkul gibi enstrümanların yatırım için daha iyi birer alternatif olduğunu düşünen kişilerin sistemden ayrılmayı tercih ettikleri dikkat çekmektedir.
  5. Görece genç yaşta olan kişilerin emeklilik dönemini çok uzak bir vade olarak algıladıkları ve söz konusu kişilerin tasarruf yapma eğilimlerinin düşük olduğu ve bu yüzden sistemden hemen ayrıldıkları görülmektedir.
  6. Geçmişte bir dönem uygulanan ve hafızalarda kötü bir yer edinen Konut Edindirme Yardımı (KEY) vb. gibi olumsuz tecrübelerin sisteme duyulan güveni azaltıp, sisteme aktarılan birikimlerin ilerleyen dönemlerde ödenemeyebileceği algısı oluşturarak, sistemden çıkışları tetiklediği tespit edilmiştir.
  7. Sistemin özelliklerinin ve avantajlı yönlerinin yeterince ve doğru bir şekilde bilinmediği, bilgi eksikliğinin söz konusu olduğu ve bunun nedeninin de otomatik katılım uygulamasının görece kısa bir sürede hayata geçirilmesi olduğu tespit edilmiştir.
  8. Cayma süresinden sonra sistemden çıkış yapılamayacağına dair yanlış bir algının söz konusu olduğu tespit edilmiştir.
  9. Otomatik katılım uygulamasının görece en bilinen ve kişileri sistemde kalmaya teşvik eden en cazip özelliğinin devlet katkısı olduğu tespit edilmiştir.
  10. İşveren katkısının hayata geçirilmesi halinde sistemden çıkış oranlarının azaltılabileceği ileri sürülmektedir.
  11. Otomatik katılım uygulamasında emeklilik hakkı kazanmanın şartlarından birisi olan 56 yaş sınırının çoğu kişide (özellikle genç kesimde) olumsuz bir tutum oluşmasına neden olduğu, bu yüzden emekli olma yaş sınırının düşürülmesinin sistemde kalma oranlarını artırabileceği ve ayrıca kişilerin nakde ihtiyaç duyduklarında birikimlerinin bir kısmını sistemden çekmek istedikleri tespit edilmiştir.
  12. Otomatik katılım uygulamasının iyi bir performans ortaya koymasında etkin iletişim, tanıtım ve bilgilendirmenin kritik faktörler arasında yer aldığı tespit edilmiştir.

Devlet katkısında birtakım değişikliklerin yapılması halinde (örneğin devlet katkısı oranının artırılması, katılımcıların yaşına göre hak ediş şartlarının esnetilmesi vb. gibi değişikliklerin yapılması halinde) sistemden çıkış oranlarının azaltılabileceği ifade edilmektedir.

Öğr. Gör. Ramazan BAŞ

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Elemanı

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@