16.01.2023, 14:05

Kapsamlı Stratejı̇k Ortaklık Sevı̇yesı̇nde İş Bı̇rlı̇ğı̇

Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (RCEP) hedefleri doğrultusunda gelişmelerin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Malezya ve yaklaşık 650 milyon nüfusuyla önemli pazar potansiyeli bulunan ASEAN bölgesinin ekonomik büyüme açısından pozitif olarak ayrıştığını görüyoruz.Malezya’nın 2021 yılında salgın nedeniyle ekonomik büyümesinin yavaşlamasına rağmen 2022 yılına ilişkin büyüme beklentileri %6 seviyesine ulaşmaktadır. Salgın gelişmelerinin menfi ekonomik etkilerinin hem Malezya hem de bölge için geçici nitelik taşıdığını değerlendiriyorum. Özellikle emtia ve enerji fiyatlarının yüksek seviyede bulunması Malezya ekonomisini desteklemekte olup, Malezya’nın yakın gelecekte çeşitlendirilmiş ekonomik yapısı sayesinde ve MYR performansına da bağlı olarak yüksek gelirli ülkeler grubuna dâhil olması da mümkündür. Son dönemde imzalanan bölgesel kapsamlı ekonomik ortaklık anlaşmasıyla (RCEP) birlikte anlaşma kapsamındaki 15 ülkenin 2030 yılında küresel gayr-i safi yurt içi hasılanın %50’sini oluşturması beklenmektedir. RCEP anlaşması kapsamında bulunmayan diğer Asya ülkeleriyle birlikte nüfus ve teknoloji faktörleri de düşünüldüğünde Asya bölgesinin ekonomik ağırlığının artmakta olduğunu düşünüyorum. Bu çerçevede, 2022 yılında yürürlüğe giren RCEP’le birlikte Malezya’nın erişebileceği pazar büyüklüğü 2.2 milyar kişiye yükselmiştir. Bu durum, ülkemiz açısından da önem taşımaktadır.

Malezya’da ekonomik kalkınmada öne çıkan sektörler nelerdir?

Malezya kaynak zengini bir ülke konumunda olup, kauçuk, petrol, sıvı doğalgaz ve palm yağı üretimi ön plana çıkmaktadır. Sanayi üretimi alanında da çip (yonga) üretimi de dahil olmak üzere elektronik ürünler önemli sektörler konumundadır. Genel olarak bakıldığında, Malezya’nın ihracat performansında yarı iletken, elektrik ve elektronik, kauçuk ürünleri, petrol ve doğalgaz ile palm yağı ürünleri etkili olmaktadır. İhracat yoğunlaşma bölgelerine bakıldığında ASEAN, Çin, ABD, AB ve Japonya’nın ön plana çıktığı görülmektedir. Yurt dışı talep, net ihracat kaleminin milli gelir artışına genel olarak pozitif katkı verdiği ve ihracatın gayr-i safi yurt içi hasılaya oranının yaklaşık %60 seviyesinde olduğu Malezya ekonomisini desteklemektedir. Son dönemde yurt dışı ve yurt içi talep artışına bağlı olarak dış ticaret hacminde de artış görülmektedir. Malezya ekonomisinde elektrik ve elektronik sektörünün önemli katkısıyla birlikte yapısal olarak yaratılan dış ticaret fazlası sonucu ortaya çıkan cari işlemler fazlası finansal istikrarı desteklemektedir. Böylece enerji ve emtia ihraç fiyatlarındaki dalgalanmaların ekonomi üzerindeki etkisi de sınırlanmaktadır.

Türkiye ile Malezya ilişkilerinde yeni dönemde olası iş birliği alanları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ülkemiz ile Malezya arasındaki iş birliği her geçen gün artmaktadır. Nitekim, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 2021 yılında 3,5 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir. Temmuz 2022’de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Malezya Başbakanı İsmail Sabri Yakup arasında alınan kararla iki ülke arasındaki ilişkiler “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” seviyesine çıkartılmıştır. Bu çerçevede, Malezya ülkemizin ASEAN bölgesi içindeki en büyük ticaret ortağı konumunda olup, bölgede güçlü alt yapısıyla ön plana çıkmaktadır. Buna ilave olarak, son dönemde imzalanan genişletilmiş serbest ticaret anlaşmasının iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım hacmini daha da artırması beklenmektedir. Sektörler açısından bakıldığında ise savunma sanayi ve havacılık, çip üretimi, helal gıda ve turizm, enerji ile birlikte İslami finans alanında da iş birliği yapılabileceği düşünülmektedir. Finans alanındaki iş birliği kapsamında Malezya’nın yapısal olarak cari işlemler fazlası yaratmasına ve dolayısıyla tasarruf fazlasına bağlı olarak ülkemizde portföy ve doğrudan yatırımlarını artırabileceği değerlendirilmektedir.

Malezya’da İslami Finans faaliyetlerinin son durumundan bahseder misiniz?

Malezya’da İslami finansın payı küresel gelişmelere paralel olarak artmaya devam etmektedir. ICD – RE- FINITIV Islamic Finance Development 2022 Raporu'na göre İslami finansal hizmetler sektörü büyüklüğü 2021 yılında yaklaşık 4 trilyon ABD dolarına ulaşmıştır. Bu büyüklüğün 2026 yılında 5,9 trilyon ABD dolarına ulaşacağı tahmin edilmektedir. İslami finansal hizmetler sektörü ise esas olarak İslami bankacılık ve sermaye piyasasıyla birlikte takaful (İslami sigorta) sektörle-rinden oluşmaktadır. Bu gelişmede İslami bankacılıkla birlikte İslami sermaye piyasalarındaki büyüme etkili olmuştur. Küresel düzeyde bakıldığında, 2021 yılı itiba-riyle İslami finansal hizmet miktarının %70'inin İslami bankacılık, %28'inin sermaye piyasası ve %2'sinin taka- ful hizmetlerinden oluştuğu görülmektedir. Malezya’da ise İslami bankacılığın toplam bankacılık içindeki payı 2021 yılı itibarıyla %31,5 düzeyinde olup, bir karşılaştırma yapılması gerekirse Malezya’da İslami bankacılığın payı Kuveyt’in ardından 5. sırada yer almaktadır. İslami sigortanın toplam sigorta içindeki payı da %23,9 sevi- yesinde bulunmakta olup, Malezya’da İslami sigortanın payı yine Kuveyt’in ardından 6. sırada bulunmaktadır. Bununla birlikte, sukuk ihraçları açısından bakıldığında Malezya’nın küresel ihraçların %25,7’sini gerçekleştirdiği ve oransal olarak Suudi Arabistan’dan sonra 2. sırada yer aldığı görülmektedir.

İki ülkenin iş birliğinde Türkiye’nin katılım finans sek- törü ne gibi roller oynayabilir?

Katılım finans sektörünün finansal istikrara katkı sağlayabileceği değerlendirilmektedir. Küresel düzeyde yüksek seviyelere ulaşan borç düzeyi hane halkı, şirketler ve devletler açısından risk oluşturmaktadır. Ortaklık temelli yaklaşım sergileyen katılım finans bakış açısı borç sorununa çözüm yaratabilecek önemli bir alternatif konumundadır. Bununla birlikte, son dönemde ağırlık kazanan sürdürülebilirlik (ESG) kriteri de doğal olarak İslami finansın kapsama alanında bulunmaktadır. Ülkemizde son dönemde katılım finansın finansal sistem içindeki payının arttığı görülmektedir. Nitekim, IFSB verileriyle, katılım bankacılık varlıkları kamu bankalarının da katkısıyla çift hane büyüme performansı göstermiş olmasına rağmen İslami bankacılığın toplam sektör içindeki payı yaklaşık %8.6 seviyesinde, İslami sigortacılığın payı da %5,6 seviyesinde bulunmaktadır. Sermaye piyasasının büyüklüğü açısından küresel sukuk ihraçlarının yaklaşık %7’sinin ülkemiz tarafından çıkarıldığı görülmektedir. Ülkemizde finansal sistemde bankacılık sektörünün baskın olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede, sermaye piyasasının da oldukça önemli olduğu ve İslami sermaye piyasaları enstrümanlarının da geliştirilebileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, Malezya’nın İslami finans merkezi olması nedeniyle ülkemiz uygulamaları adına yol gösterici olabileceği, bu çerçevede, ilgili sektörlerin hem bilgi paylaşımı hem de insan kaynağı konusunda ortak çalışmalar yapabileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, Malezya’da mevcut İslami finansal sistemin de Tabung Haji (Hac Fonu) başta olmak üzere yol gösterici olabileceği değerlendirilmektedir.

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@