Dünya Daralan Ekonomiden Katılım Finans ile Çıkabilir!

Tekafül 17.10.2019, 01:52
Dünya Daralan Ekonomiden Katılım Finans ile Çıkabilir!

2018 sonu itibarıyla 2.3 trilyon dolara ulaşan faizsiz finans aktifleri toplamının 2020’de 3.2 trilyon doları aşması bekleniyor

Faizsiz finans uygulamaları, günümüz küresel finans sektörünün en dikkat çekici faaliyet alanlarından birisi hâline geldi. Faizsiz finansın gerçek anlamda şekillendiği ve kalıcı hale geldiği dönem 1970’li yıllara kadar uzanıyor. İslam Kalkınma Bankası (İKB), Dubai Islamic Bank, Kuwait Finance House gibi İslami bankacılığın en büyük oyuncuları bu yıllarda kuruldu. 1980’li yıllara gelindiğinde ise faizsiz finansın, ilk bankacılık uygulamalarını İslami bakış açısı ve karma uygulamalarla Körfez ülkeleri ve batı ülkelerinde uygulamaya koyduğu görülüyor.1990’lar ise faizsiz finansın ağırlık merkezinin Körfez’den Malezya’ya oradan da Güneydoğu Asya’ya yayıldığı ayrıca İslam hukukuna uygun çok sayıda yeni ürün ve hizmetin geliştirildiği yıllar olarak dikkat çekiyor. Bugün geldiğimiz noktada faizsiz finans sistemi, 2.3 trilyon dolar tutarında bir aktifi yönetmekte ve 92 ülkede, 350’den fazla kuruluş ile bankacılık, tekafül (İslami Sigortacılık), sukuk ve İslami fon yönetimi hizmeti veriyor. Modern anlamda faizsiz finansın 1960’lı yıllarda başladığı kabul edilir. Faizsiz finans sadece İslam ülkelerinde değil, dünya çapında da geleneksel finans sektörü karşısındaki hızlı büyüme oranları ile özellikle dikkate alınması gereken bir kavram.

2020’DE 3.2 TRİLYON DOLAR AŞILACAK
Faizsiz finans kavramı genel olarak her türlü finansal faaliyet ve işlemin İslami kurallar çerçevesinde uygulandığı sistem olarak tanımlanıyor. Bu sitemin kurulmasındaki temel hedef, kapitalist ekonomik kalkınma stratejisinin başarısızlığına karşı insanı ve ahlaki değerleri önemseyen bir yaklaşım ile yeni bir ekonomik model oluşturmak. Günümüzde 92 ülkede 350’den fazla tam teşekküllü faizsiz finans kuruluşu, 300’den fazla da İslami bankacılık minvalinde işlem yapan konvansiyonel banka faaliyet gösteriyor. 2018 sonu itibarıyla faizsiz finans aktifleri toplamı 2.3 trilyon dolara ulaşmış olup bu rakamın 2020’de 3.2 trilyon doları aşması bekleniyor.

DÜNYADA ÜÇ BÖLGE MERKEZ
Faizsiz finans sadece Müslüman ülkelerde faaliyet göstermeyip İngiltere, Güney Afrika, Lüksemburg ve Hong Kong gibi gayr-i müslim ülkelerde de yaygın bir iş kolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün dünyada üç bölge faizsiz finans merkezi olarak kabul ediliyor. Bunlar Malezya eksenli Güneydoğu Asya, Körfez Bölgesi ve Londra. Faizsiz finansın getirdiği ayrıcalıklar ve ülkelerin sahip olduğu ticari potansiyel, genç nüfus, etnik ve dini yapı, hükümetlerin kararlılığı ve inisiyatifi gibi parametreler çerçevesinde gelecekte yeni katılım finans merkezlerinin oluşacağı düşünülüyor. Yakın gelecekte İstanbul, Pakistan ve Nijerya en muhtemel faizsiz finans merkezleri arasında gösteriliyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, İstanbul için stratejik hedeflerini Fintech ve İstanbul Finans Merkezi’nin hayata geçirilmesi olarak belirledi.

KAMUNUN AĞIRLIĞI ARTIYOR
Faizsiz finansın, Türkiye’deki serüveni 1983’te Özel Finans Kurumlarının Kuruluşu ve Faaliyetleri adlı tebliğ ile İslami bankacılık forumunda başlamış ve son yıllara kadar özel sektörün inisiyatifi, sermayesi ve itici gücü ile yürütülerek kurumsallaştı. 2015’te Ziraat Katılım, 2016’da Vakıf Katılım ve son olarak da 2019’da Emlak Katılım Bankası ile devlet, faizsiz finans sektörüne girerek hibrit bir yapıya geçildi. Devlet sermayeli yeni katılım bankalarının kurulum aşamasında olduğu gerçeğinden hareketle sektörde devletin etki ve ağırlığının artması bekleniyor.

TÜRKİYE’DE 2025’TE HEDEF % 15 PAY
Türkiye’de faizsiz finans sektörü, toplum nezdinde az bilinirliliği ve bankacılık ekosistemindeki yerini sağlamlaştırma çabası içerisinde olması nedeniyle yavaş bir gelişim sergiledi. Ancak son yıllarda, mevzuat altyapısının geliştirilmesiyle birlikte sektör içerisinde rekabet gücünün artması, şubeleşme çalışmalarının hız kazanması, dijital kanalların genişlemesi, büyüyen sermaye yapısı ve kamu otoritelerinin sektöre olan ilgisi gibi gelişmelerin, faizsiz inans sistemine olumlu olarak yansıması bekleniyor. Türkiye’deki faizsiz finans sektörü yüzde 5’lik bir pazar payına sahip. Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) strateji belgesinde, 2025 yılına kadar bu oranın yüzde 15’e çıkarılması öngörülüyor. Türkiye’de devletin faizsiz finans sektörüne bizzat sermayedar olarak girmesiyle sektörün büyümesi, yeni kaynakların bulunması, sektöre karşı güvenin artırılması gibi etkenler dikkate alındığında olumlu olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Sabah

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@