COVID-19 Döneminde Katılım Esaslı Fonlar

Analiz 09.11.2020, 01:34
COVID-19 Döneminde Katılım Esaslı Fonlar

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını süreci, reel kesimi etkilediği kadar finans sektörü şirketlerini de etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Bu dönemde yatırımcıların yatırım tercihlerinde de bazı değişiklikler oldu. Genişleyici politikalar sebebiyle Türk Lirası kıymetlerdeki getiri düşüşü sonrasında yatırımcılar, hisse ve altın gibi daha riskli yatırımları tercih etti. Hisse senedi yatırımlarının yatırım fonları aracılığıyla yapılmasını önemsiyoruz. Çünkü yatırım fonlarında hisseler, lisans sahibi profesyoneller tarafından özenli araştırmalar sonucunda seçiliyor ve çeşitlendirme sayesinde daha etkin portföyler elde ediliyor. COVID-19 pandemisi döneminde fon hareketlerine baktığımızda, mart ve nisan ayı ortalarına kadar yatırım fonlarından çıkışlar olduğunu görüyoruz. Mart ayında yatırım fonlarından çıkış yapılan tutar 7 milyar TL’yi bulurken, nisan ayı ortasından itibaren ise gerek yüzde 20’nin üzerinde değer kaybı yaşayan borsanın daha cazip bir hâle gelmesi gerekse de normalleşme adımlarının atılmasıyla fonlara 16 milyar TL’nin üzerinde bir giriş olduğunu gözlemledik. Bu süreçte hem küresel piyasalarda hem de Türkiye özelinde hükûmetlerin ivedilikle uygulamaya aldığı destek paketleri ve parasal genişlemeci politikalar, ekonomilerin toparlanma hızına dair beklentileri iyileştirdi.

Borsada işlem yapan yerli yatırımcıda rekor seviyeler

Devam eden salgın ile mücadele kapsamında gerek tüketimi desteklemek gerekse de üreticinin maliyetlerini azaltmak amacıyla faiz/ getiri oranlarının aşağı çekilmesi ile TL cinsinden olan mevduat/ katılım hesaplarının reel getirileri eksi hanelere geldi. Bununla birlikte döviz hesaplarına bankaların verdiği oranlar düşerken, döviz ile kıymetli maden işlemlerinde uygulanan Banka Sigorta ve Muamele Vergisi (BSMV) oranının da arttırılması, hisse piyasalarını daha cazip kıldı. Bu nedenle yatırımcıların hisse senedi piyasasına fonlar üzerinden ve kendilerinin açtıkları yatırım hesapları üzerinden tekrar yatırım yapmaya başladıklarını gördük. Bu eğilimle birlikte borsada işlem yapan yerli yatırımcı sayısında rekor seviyelere ulaşıldı. Toplam hisse senedi yatırımcı sayısı son bir yılda 450 bin kişi artış gösterdi. Borsada işlem yapan yatırımcı tabanının genişlemesi her ne kadar sevindirici bir haber olsa da bu süreçte işlem yapmaya başlayan ve görece daha tecrübesiz olan yatırımcılar için çeşitli riskler de içeriyor. Borsa İstanbul’daki toplam işlem hacminin dağılımına bakıldığında, BİST100 dışında kalan ve işlem hacmi açısından daha sığ ve görece daha spekülatif hisselerin yüksek talep görmeye başladığı görülüyor. Hisse piyasalarına kısa vadeli bir kazanç kapısı gözüyle bakmanın olası sonuçlarını göz önüne alarak özellikle yeni yatırımcı sayısının arttığı bu dönemde küresel konjonktür, sektör ve yatırım yapılacak şirket özelinde analizlerin profesyonelce yapıldığı hisse senedi fonlarının daha da önemli bir hâle geldiğini düşünüyoruz.

Araştırma ekibimiz, sektörü yakından takip ediyor

Hisse senedi yatırımlarının risk içermesi, bu riskin birden çok hisse senedine yatırım yapılarak dağıtılması ile optimum risk ve getiri oranının elde edilmesinde profesyonel yönetimin şart olması, hisse fonlarının en önemli tercih sebebi oluyor. Finans alanında yapılan çeşitli araştırmalar, işlem sıklığına bağlı olarak getirinin düştüğünü ve profesyonel yönetilen fonların bireysel yatırımcılardan daha yüksek oranlarda getiriye ulaştığını gösteriyor. Biz de KT Portföy olarak yatırımcılarımızdan gelen talepler doğrultusunda, onların portföylerini daha dengeli hâle getirmek için temmuz ayında yeni bir hisse senedi fonu kurduk (fon kodu: KPC). Bu fonumuz aktif olarak yönetilirken; makroekonomik görünüm, sektörel gelişmeler ve beklentilere göre hisse ağırlıkları da değiştiriliyor. Hisse seçimi noktasında ise katılım esaslarına uyan ve araştırma bölümümüzün belirlediği kriterler doğrultusunda seçimleri en doğru şekilde yapma gayreti içerisindeyiz. Bu hedefle kârlılığını ana faaliyet alanı üzerinden elde eden, düşük borçluluğa ve pozitif döviz pozisyonuna sahip ve mevcut konjonktürden olumlu etkileneceğine inandığımız hisselere yatırım yapıyoruz. Katılım Endeksi’ne dâhil olan şirketlerin hisse fiyatlarının genel olarak yükselmesi, bundan sonraki dönemde daha seçici olmayı gerektiriyor.

COVID-19 salgını sürecindeki değişimlerden olumlu etkilenen şirketler olduğu gibi olumsuz yönde etkilenen şirketler de olacak. Bu şirketlerin ayrımı ve tespiti noktasında araştırma ekibimizin, sektörü ve finansal raporları yakından takibi kritik önem arz ediyor. Ekibimiz tarafından yönetilen, son zamanlarda getirisiyle dikkat çeken ve hisse ağırlığı yüksek olan “Katılım Emeklilik ve Hayat AŞ OKS Agresif Katılım Değişken Emeklilik Yatırım Fonu” da yüzde 87’lik yıllık getirisiyle (16 Eylül 2020 itibarıyla) Türkiye’deki 404 emeklilik fonu arasında 3’üncü sırada yer alıyor (Fon kodu: KEZ). Katılım esaslı fonlar, son yıllarda konvansiyonel fonlara göre daha yüksek büyüme oranları yakaladı. 2018 yılında 11,8 milyar TL ile tüm portföy yönetimi sektörü pazarının yüzde 6,83’üne tekabül eden katılım esaslı fonlar, 2019 yılında ise 24,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşarak pazardaki payını yüzde 8,50’e yükseltti. Yılbaşından bu yana büyümesini daha da arttıran katılım esaslı fonlar, Ağustos ayı itibarıyla 35 milyar TL’ye ve yüzde 10’luk pazar payına ulaştı.

Katılım esaslı hisselerden başarılı performans

Katılım esaslı fonların hızlı büyümesinde yatırımcı tercihi dışında katılım esaslı hisse senetlerinin diğer hisse senetlerine göre daha hızlı değer kazanması da kısmen etkili oldu. Katılım esaslı şirketlerin seçiminde kullanılan düşük borçluluk kriteri gerek Türkiye’de gerek de küresel konjonktürde ortaya çıkan belirsizlik ve volatilite ortamında hisseleri uzun vadede daha dirençli tuttuğu, bu nedenle de konvansiyonel taraftaki hisse senetlerine kıyasla katılım esaslı hisselerin daha başarılı bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz (Katılım esaslı hisseler arasında geleneksel bankacılık hisseleri olmaması da fark oluşumunu destekledi). 2019 yılında BİST 100 Endeksi yüzde 25,37 yükseliş kaydederken, Katılım 50 Endeksi ise yüzde 53,93 yükseliş yaşadı. 2020 yılına geldiğimizde bu trend devam etti. 15 Eylül 2020 itibarıyla Katılım 50 Endeksi, yılbaşından bugüne yüzde 33,5 oranında yükselirken, BİST 100 Endeksi de yüzde 4,1 düşüş gösterdi.

İslami finans araçlarının yaygınlaşması ekonomi için önemli

Katılım esaslı fonların büyümesinde en büyük etkinin, emeklilik fonları tarafından geldiğini görüyoruz. Katılım esaslı fonlar, varlıkların değer artışı yanında Otomatik Katılım Sistemi katılımcılarının yüzde 60’ından fazlasının katılım esaslı fonları tercih etmesi sayesinde 2020 yılında 11 milyar TL değerinde artış yaşadı. Katılım esaslı bankacılık sektöründe de sözkonusu büyüme eğiliminin olduğunu gözlemlemek mümkün. Katılım bankalarının aktif büyüklüğünün tüm bankacılık sektörü büyüklüğüne oranı 2018 yıl sonu itibarıyla yüzde 5,4 seviyesinden 2020 Temmuz ayında yüzde 7 seviyesine, miktar anlamında ise yüzde 90 oranında artarak 392,4 milyar TL’ye ulaştı. Portföy yönetim sektörünün büyümesi ile sermaye pi yasalarında çeşitliliğin artması ve İslami finansa uygun araçların yaygınlaşması, ülke ekonomisi için de önemli bir gelişme olarak sayılabilir.

Ülke ekonomilerinin gelişmişlik düzeylerine, tasarruf oranlarına ve tasarruflarının değerlendirildiği sektörlere baktığımızda, gelişmiş ülkelerin daha yüksek tasarruf oranlarına sahip olduğunu ve bu tasarrufların ağırlıklı olarak sermaye piyasaları ile emeklilik fonlarında değerlendirildiğini görüyoruz. Tasarrufların sermaye piyasası araçlarında ve profesyonel fonlarda değerlendirilmesi hem yatırımcıya daha yüksek getiri imkânı sunuyor hem de ülke ekonomisine katkı sağlayan şirketleri sermaye anlamında besliyor. Bu sebeple sermaye piyasalarının ve portföy yönetimi sektöründeki gelişmelerin finansal sistemin güçlenmesine ve ülke ekonomisine olan katkılarının yadsınamaz boyutlarda olduğunu söyleyebiliriz.

Girişim sermayesi yatırım fonları, ekonomiye destek oluyor

Ülke ekonomisine destek veren bir diğer yatırım fonu tipi de girişim sermayesi yatırım fonları. Bu tip yatırım fonlarında start-up, KOBİ veya görece daha büyük, halka açık olmayan şirketlere sermaye koyarak yatırım yapılıyor ve bu şirketler aracılığıyla yeni teknolojileri, istihdamı ile ihracatı destekleyerek ülkemizin gelişimine katkı sağlanıyor. Biz de KT Portföy olarak, Teknogirişim Girişim Sermaye Fonu’nu kurup şu an için altı şirketle sermaye ortaklığımızı gerçekleştirdik. Bu fon; girişimcilerin ölçeklenebilir, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerine destek sunarak erken dönemdeki şirketlerini katma değerli ve nitelikli istihdam sağlama potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürmesine önayak oluyor.

Önümüzdeki dönemde ise bu yatırımlarımızı arttırarak devam ettirmenin gayreti içerisinde olacağız. Katılım esaslı fonlardaki dikkat çekici büyüme ve fon çeşidi artışı, yatırımcılara tasarruflarını değerlendirebilecekleri önemli fırsatlar sunuyor. Bu tasarruflar, çeşitlendirilmiş bir şekilde profesyoneller tarafından yönetildiğinde tasarruf sahiplerine daha dengeli bir getiri sunduğu gibi ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Yatırımcıları; tasarruflarını hisse, altın, döviz ve kira sertifikası gibi farklı varlıklar ile yatırım ve emeklilik fonlarında değerlendirmeye davet ediyoruz.

KT Portföy Genel Müdürü Hamit Kütük

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@