Finansal Seçimlerde Davranışsal Mıyız, Rasyonel Mi?

Finansal Okuryazarlık 23.01.2023, 13:29
Finansal Seçimlerde Davranışsal Mıyız, Rasyonel Mi?

Rasyonalizm; genel hatlarıyla akılcılık kavramını ifade eden Latince kökenli felsefi bir akımdır. Türk Dil Kurumu’na göre rasyonellik; tutarlı ve mantık çerçevesinde bir davranış metodu olarak tanımlanmaktadır. 

Finansal rasyonellik; ekonominin genel tanımına benzer şekilde minimum maliyet ile maksimum faydaya ulaşabilmeyi öngörmektedir. İktisat teoreminde ilk olarak Klasik İktisatçıların değinmiş olduğu bu kavrama göre insanın rasyonel bir varlık olduğu ve tüm davranışlarını buna göre organize ettiği düşüncesi yer almaktadır. Klasik iktisatçılar herkesin her bilgiye kolay bir şekilde ulaşabildiğini ve karar mekanizmasını işletirken hâlihazırda tüm bilgilere haiz olarak bu kararları verdiklerini vurgular. Davranışsal iktisatçılar ise, insanın her bilgiye sahip olmasının pek mümkün olmadığını ve psikolojik faktörlerin de etkisiyle bireyin irrasyonel bir davranış modeli sürdürdüğünü savunur. 

Tam bu aşamada ülkemizdeki bireyler ve tüzel kişiliklerin banka tercihlerindeki davranış setlerinin analiz edilmesi gerektiği kanaatindeyim.  

Bundan birkaç yıl öncesine kadar neredeyse her bireyin nüfus cüzdanlarında dini “İslam” şeklinde yazılı olan bir toplumda “Katılım Bankacılığı” sisteminin bankacılık sektörü içindeki payının açık ara yüksek olması rasyonel bir beklenti olacaktır. Fakat realitede durum böyle olmamakla beraber tam tersine yakın bir senaryo bulunmaktadır. 

Katılım Bankacılığının Bankacılık Sektöründeki Payı

Katılım Bankacılığının 2022 Temmuz dönemi itibariyle aktif büyüklüğü 1 trilyon TL’yi aşarak bankacılık sistemi içerisindeki payı %8,3’e ulaşmıştır. Buradan hareketle Türkiye’deki bireylerin ve tüzel kişiliklerin banka tercihlerine baktığımızda konvansiyonel bankaların kullanım oranının %92’lerde olduğu görülmektedir.

Katılım Finans sistemi, kar ve  zarara katılmayı esas alan ve bu esaslar neticesinde bir bankacılık modeli işleten organizmalar bütünüdür ki, sistemin bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi risk paylaşımı modeli ile kar ve zarara katılmak fiiliyatıdır. Faizsiz Finans olarak da nitelendirilen bu sistem, Asrı Saadet dönemindeki kervanların ve Osmanlı Medeniyetindeki ahilik teşkilatlarının bir benzeridir. 

Sistemin özüne değindikten sonra günümüzdeki Katılım Finans sistemine bakmak anlamlı olacaktır.

1983 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile özel finans kurumlarının kurulmasına izin verilmesinin ardından ülkemizde yaklaşık 40 yıllık bir maziye sahip olan Katılım Finans sistemi o günden bugüne pek çok aşama kat etmiştir. Günümüzde 3’ü kamu sermayeli 3’ü özel sermayeli olmak üzere toplamda 6 katılım bankası faaliyet göstermektedir. 

Klasik iktisat teoremindeki ana düşünceye bakıldığında, Türk toplumunda rasyonel hareket eden bir bireyin banka tercihini Katılım Bankalarından yana kullanması beklenir. Fakat oranlar net olarak göstermektedir ki böyle bir durum söz konusu değildir. Burada davranışsal iktisat anlayışının ağır bastığı bir senaryo ile karşılaşılmaktadır. Nobel ekonomi ödüllü iktisatçılardan Daniel Kahneman, Richard Thaler gibi davranışsal iktisat düşüncesi savunucularının ana teması; ekonomik karar alma mekanizmalarının duygusal, sosyal ve zihni önyargılar eşliğinde gerçekleştiğidir. 

Davranışsal iktisat teoremi ise bireylerin tercihlerinin duygusal etkilerle oluştuğunu savunmaktadır. Duygulara dokunmayan bir iş eksik ve noksandır. Katılım Bankaları günümüzde geleneksel bankaların sunmuş olduğu neredeyse her işlemi müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Henüz sunamadıkları ürün ve hizmetler için de her gün kendilerini geliştirmeye devam etmektedir. Fakat görülmektedir ki, sadece “Biz Katılım Bankacılığı yapıyoruz. Bu sebeple bizimle çalışmalısınız.” mottosu yeterli kalmamakla beraber yer yer sisteme zarar bile verebilmektedir. Raflarında neredeyse tüm ürünlerinin sağlıklı, güvenilir ve sağlam olduğu 2 marketi düşünelim. Sizler birey olarak temelde hangisini tercih edersiniz? Muhtemelen tercihiniz; size daha iyi hizmet sunan, aynı zamanda sıcakkanlı çalışanları olan, sizinle ilgilenen ve size kendinizi daha değerli hissettiren market olacaktır. Katılım Bankaları da belli bir büyüklüğe kadar hassasiyetler ile ilerlemiş olan kurumlardır. Hassasiyetler zaten temel prensip olarak kalmalı ve korunmalıdır. Bunun yanında profesyonel hizmet sunan, kendini her gün yenileyen, geliştiren çevik kurumlar olurlar ise hitap ettikleri perspektif genişleyecek ve bankacılık sistemi içerisindeki payları hızlıca artacaktır. Toplumumuzda henüz bu sistem ile tanışmamış olan büyük bir kitle bulunmaktadır. 

Bizler Türk toplumu olarak dokunsal, samimi ve içten bir toplumuz.

Bu özellikler bizleri doğal olarak davranışsal bir birey haline getirmektedir. O halde Katılım Finans sistemi için aslolan; profesyonel, yönlendirici ve iş ortağı bir yaklaşım sergilerken aynı zamanda değerlerine sahip, özünden taviz vermeyen bir bankacılık sistemi kurgulayabilmektedir. Bu şekildeki bir model deyim yerinde ise “Davranışsal-Rasyonel” yaklaşım içereceği için sistemin kitlelere yayılması ve sonucunda bankacılık sisteminden aldığın payın hızlıca yükselmesi işten bile olmayacaktır. 

AHMET NECİP DEMİR

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@