İslam İktisadının Gelişmesinde Katkı Sağlayan Düşünürler

Finansal Okuryazarlık 02.02.2023, 21:37
İslam İktisadının Gelişmesinde Katkı Sağlayan Düşünürler

İslam iktisadının gelişmesinde etkili olan iki temel kaynak vardır. Bunlar Kur’an-ı Kerim ve Sünnet’tir. İslam dünyasında yetişen bilim insanları tüm toplumsal konular ile ilgilendikleri gibi iktisadi konularla da uğraşmışlar ve yaşadıkları dönemlerde toplumun karşılaştığı iktisadi sorunlara çözümler üretmişlerdir. İslam dünyasında İslam iktisadı ayrı bir bilim dalı olarak geliştirilmiştir. İslam hukuk ve ahlakının bir bölümü olarak kabul edilmiştir. Bilim insanlarının iktisadi görüşleri diğer görüşlerinden ayrılarak tasnif edilmemiştir. Fıkıh ve ahlaki konularda yazılan eserlerin bir bölümünde iktisadi faaliyetler incelenmiştir. Orta Çağ’da İslam dünyasında görüşleriyle ilmi gelişmelere katkıda bulunan Müslüman düşünürler oldukça fazladır. Bu düşünürlerin başında bilindiği gibi el-Kindi, Farabi, Maverdi, İbn-i Sina, Nizamülmülk, Gazali, İbn-i Rüşd, İbn Teymiye, İbn Haldun ve Sabahattin Zaim gelmektedir. İslam dünyasında yukarıda isimleri belirtilen düşünürlerden başka birçok bilim insanı ve düşünür yetişmiştir.

el-Kindi’nin İktisadi Yaklaşımları

İlahiyat ve edebiyat yanında teorik ve pratik dalların hepsiyle ilgilenen, felsefeden tıbba, matematikten astronomiye, optikten meteorolojiye, psikolojiden ahlaka ve kimyadan musikiye varıncaya kadar her alanda eser vererek sonraki nesillere zengin bir ilim ve felsefe literatürü armağan eden ansiklopedik bir filozoftur. El-Kindi, çevirmen olup, çeviri hareketinden yararlanarak İslam’da Aristotelesçi hareketi kuran İslam filozof-bilim insanlarından oldu. İslam dünyasında ilim ve düşünce hayatının geliştiği, tercüme hareketinin en yoğun şekilde devam ettiği dönemde yaşayan Kindi, bu çalışmalara en üst düzeyde katıldı. İslam iktisadı alanında da çalışmaları oldukça fazla olup iktisada katkı sağlamıştır.

Maverdi’nin İktisadi Yaklaşımları

İktisadı, İslami prensipler ışığı altında yeniden yorumlamaya ve ahlaki denetim altına almaya gayret sarf etmiştir. Ortaya koyduğu iktisadi yeni fikirlerle belirleyici rolü ağırlık taşımaktadır. Varılan her hüküm ve sonucu İslam hukuku çerçevesinde ele alınmaya çalışılmış, teori bu temel prensip üzerine inşa edilmiştir. Toplumdaki gelenek ve görenekler, inançlar, fikri cereyanlar, yaşam tarzı, idare edenlerle idare edilenlerin karşılıklı durumları, devlet ve hâkimiyet düşüncesi, vergi çeşitleri, iktisadi durum ve istihbarat servisinin durumu gibi toplum hayatını yakından ilgilendiren pek çok konu ile ilgili orijinal malzemeler sunmuştur.

Nizâmülmülk’ün İktisadi Yaklaşımları

Nizâmülmülk siyasi niteliğiyle ön plana çıkan bir vezir olarak tanınmasına karşın iktisadi anlamda da çok sayıda fikrine rastlamak mümkündür. Vezir, hazine, İslam ekonomisi, bütçe, maaş, piyasa, arz talep ve malın ortak olması gibi pek çok kısma ayrılabilen fikirlere yer verilmiştir. Özellikle haksız kazanç elde etmek ve adaletsizliğin toplumda ne gibi yıkımlar oluşturabileceğinin üzerinde durmuştur. Düşünüre göre toplum bir bütün olarak kalkınır. İslam iktisadını araştırmış, yorumlamış, fikir ve düşüncelerini paylaşmıştır. Sosyal yapıyı önceleyen ve adil, sistemli ve güvenli bir hâle getirmek isteyen Nizamülmülk, bunun ekonomiyi iyi yönde etkileyeceğini ve halkı refaha kavuşturacağını eserinde de anlatmaktadır.

İbn-İ Sina’nın İktisadi Yaklaşımları

İbn Sina’ya göre toplum, bir yönüyle maddi refah için beşeri otoritenin koyduğu kanunlara dayanırken diğer bir yönüyle insanın maneviyatını, değerlerini, inancını göz önünde bulunduran ilahi kanuna dayanmalıdır. Dolayısıyla ilahi hukuk, ekonomi açısından zorunluluk ifade eder. Düşünür sanat ve felsefenin yanı sıra İslam ekonomisi ile ilgili çalışmalara da katılmıştır.

İbn-İ Teymiyye’nin İktisadi Yaklaşımları

İbn Teymiyye, faizin tanımı hususunda parasal olup olmamasına bakmaksızın verilen borçtan elde edilen her türlü menfaati faiz olarak değerlendirmektedir. Onun zihninde faizle borçlanan kimse sadece zor durumda olduğu için borçlanır, zor durumdaki kimseyi sömürmek ise zulümdür. Ağırlıklı olarak dönemin iktisadi koşulları iktisadı üzerinde durmuş araştırmalar yapmıştır.

Sabahattin Zaim’in İktisadi Yaklaşımları

Çalışkanlığı, hocalıktaki başarısı, yardımseverliği, sosyal ilişkilerdeki nezaket ve zarafeti ile tanınan Sabahattin Zaim çeşitli alanlardaki faaliyetleriyle öncü rolü oynamıştır. Türkiye’de çalışma ekonomisi disiplinin kurucusu kabul edilir. İslam ekonomisi konularını Türkiye’ye taşıyan ilk isimler arasında yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunduğu yıllarda İslam ekonomisi alanında literatürü ve dünyadaki gelişmeleri inceleme imkânı bulmuş ve giderek bu alanda yoğunlaşmış,1976’da Mekke’de toplanan 1.Dünya İslam İktisadı Kongresi’nde başkan vekili sıfatıyla yer almış, daha sonraki yıllarda gerek telif gerekse tercüme olarak İslam ve ekonomi ilişkisini anlatan, ardından popüler hale gelen bu alanın ilk örneklerini ortaya koymuştur. Zaim’in en dikkat çekici taraflarından biri de cemiyet adamlığı rolüdür. İslam iktisadı üzerine birçok eseri vardır.

İbn-İ Rüşd’ün İktisadi Yaklaşımları

İslam dünyasının Batı’da tanınan en önemli düşünürlerinden biri olan İbn Rüşd’ün Batıyı etkileyen en önemli filozlardan olduğu bir gerçektir. Doktor olarak tanınan İbn-i Rüşd aynı zamanda İslam iktisadı alanında da çalışmalar yapmıştır.

Muhammed El-Farabi’nin İktisadi Yaklaşımları

Farabi, insanların ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak için çeşitli sosyal ve mesleki gruplara ayrıldıklarını anlatır. Düşünür, gruplaşma olgusunu iktisadi ve sosyal dayanışmayı sağladığı için yararlı bulur. Ona göre insanlar gruplar hâlinde bir yere gelerek köyleri ve kentleri oluşturur. Böylece insanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma artar. İş bölümü gelişir ve yaygınlaşır.

Muhammed el-Gazali’nin İktisadi Yaklaşımları

İslam dünyasında önde gelen düşünürlerden biri olan Gazali’nin dinî, felsefi, siyasi ve iktisadi yaklaşımlarının yer aldığı eserleri yüzyıllar boyunca en çok okunan ve tartışılan eserler olmuştur. Burada düşünürün iktisadi görüşleri hakkında özet bilgi arz edilecektir. Gazali, bugünkü anlamda bir iktisatçı değildir. O, siyasi, ahlaki, dinî ve diğer sosyal konularla ilgilendiği gibi yaşadığı çağın iktisadi konuları ile de ilgilenmiştir. Gazali, insanı iktisadi ve sosyal faaliyetlerin merkezî ve odak noktası sayar. Ona göre insan, varlığını sürdürmek için beslenme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. İhtiyacından fazla olan malları ticaretle değiştirerek malların faydasını artırır. İnsanların ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştırır. Bitkilerden gıda ve ilaç olarak yararlanır O, insanın çalışıp rızkını helal yollardan kazanmasını ibadet olarak kabul eder. Ona göre, üretim insanın değişebilen varlıklara verdiği şekillerle gerçekleşir. Gazali, iş bölümü ve uzmanlaşmanın emeğin verimini artırdığını savunan ilk düşünürlerden biridir. Düşünür parayı, kullanım değeri olmayan ve malların değerlerini eşitlendiren ve dolaşımı kolaylaştıran bir araç sayar. Düşünür, faizin adalete ters düştüğünü ve paranın faizle kötü kullanılmasından dolayı bir tür zulüm yapıldığını ileri sürer. Ona göre, para malların ticaretini kolaylaştıran bir araç iken onun ticarete konu edilmesi haksızlıklara ve zulme yol açar. O faizi, paranın para ile satılması sayar. Paranın mal değil; malı temsil eden bir senet olduğunu ileri sürer. Gazali’nin eserleri, İslam tarihinde en çok okunan eserler olmuştur. Düşünür, iktisadi, dinî, siyasi ve felsefi yaklaşımlarıyla asırlar boyunca Doğu toplumlarını etkilemiş ve hatta Batılı düşünürlerin dikkatini çekmiştir.

İbn Haldun’un İktisadi Yaklaşımları

Uzun ismi Abdurrahman bin Muhammed bin Haldûn Hadrami’dir. Tarih felsefesinin kurucusu ve sosyoloji biliminin habercisi olan İbn Haldun hem İslam dünyasında hem de Batı’da en çok tanınan ve görüşleri üzerinde durulan bir düşünürdür. İş birliği ve iş bölümü sayesinde ihtiyaçlarını kolayca karşılayacak mal ve hizmetler üretebilir. İnsanlar, ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli iş kollarında çalışır ve ticaretle elde ettikleri ürünlerini mübadele ederler, değiştirirler. Düşünür, ihtiyaçların değişmesine bağlı olarak toplumların iktisadi ve sosyal yapılarının da değiştiğini belirtmektedir. İbn Haldun’a göre haksızlık ve baskı, toplumları yoksullaştırır. Haksızlığa uğrayacağını düşünen insan fazla çalışıp servet sahibi olmak istemez. Zulüm insanların çalışma azim ve şevkini azaltır. “Halkın işi gücü bırakması, uğradığı haksızlığın oranıyla bağlantılıdır. İbn Haldun’a göre her çeşit kazanç ve mal insan emeği sarf edilerek elde edilir. Emek sarf etmeden eşya faydalı hale getirilemez. Mal ve malı temsil eden para, emek harcanarak elde edilen kazançtır. Ona göre toplumun zenginliği, üretim gücüne bağlıdır. O, parayı zenginliğin bir göstergesi olarak kabul etmemiştir. Bir ülkenin zenginliği, o ülkenin başta emek olmak üzere kaynaklarını kullanarak ürettiği mal ve hizmetle ölçülebileceğini savunur.

Sonuç olarak bu düşünürler sanatta, felsefede gelişmeler yaptıkları gibi İslam iktisadı konularıyla da araştırmalar yapmış ve yaşadıkları dönemlerde toplumun karşılaştığı iktisadi sorunlara bu esasları göz önünde bulundurarak çalışmalar yapmışlardır. Düşünürlerin fikir ve düşünceleri günümüzde de kullanılmaktadır.

Zeynep Aslı Kekeç

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@