Devlet Üniversiteleri Katılım Finans Sektörünün Gelişimine Nasıl Destek Olabilir?

Bu yazıda, ülkemizdeki devlet üniversitelerinin/üniversitelerin katılım finans sektörünün gelişimine nasıl destek olabilecekleri konusunun, devlet üniversiteleri/üniversiteler bünyesinde lisans düzeyinde eğitim-öğretim hizmeti sunacak “Faizsiz Finans ve Katılım Bankacılığı” bölümlerinin açılması önerisi, çerçevesinde tartışılması/değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Katılım Finans Sistemi 12.10.2021, 10:26 12.10.2021, 10:48
Devlet Üniversiteleri Katılım Finans Sektörünün Gelişimine Nasıl Destek Olabilir?

Özel Finans Kurumu adıyla 1985 yılında Türk finans sektörüne giriş yapan ve 2005 yılında Katılım Bankası unvanını alan kuruluşların ve ayrıca katılım sigortacılığı faaliyeti gösteren kurumların paydaşlarından birisi de üniversitelerdir. Verilere bakıldığında, ülkemizde mevcut durumda 129 devlet üniversitesi, 74 vakıf üniversitesi ve 4 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yükseköğretim kurumunun bulunduğu görülmektedir. Devletimizin katılım finans sisteminin gelişimini destekleyici yöndeki adımlarının en somut örnekleri arasında yer alan kamu katılım bankalarının kurulması gerçeğinden hareketle, özellikle devlet üniversitelerinin katılım finans sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağı profilinin yetişmesine zemin hazırlayacak lisans düzeyinde bölümler açıp, bu alana kaynak ayırması son derece doğal bir beklentidir. Ancak, mevcut durum itibariyle Sakarya Üniversitesi hariç hiçbir devlet üniversitesinin katılım finans modelinin ilkelerine, ürünlerine, felsefesine ve terminolojisine hâkim insan kaynağı yetiştirebilecek lisans düzeyinde bölümlere sahip olmadığı ve eğitim-öğretim ayağında doldurulması gereken bir boşluğun olduğu görülmektedir. Bu noktadan hareketle, devlet üniversiteleri bünyesinde lisans düzeyinde eğitim-öğretim hizmeti sunacak “Faizsiz Finans ve Katılım Bankacılığı” bölümlerinin açılması gerekliliğine işaret eden bazı temel faktörler üzerinde durulmasının önem arz ettiği düşünülmektedir. 

1-) Ülkemizde Katılım Finans Sektörünün Güçlü Bir Büyüme Performansına Sahip Olması ve Sektöre Yönelik Artan Bir İlginin Söz Konusu Olması: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 2005 yılsonu – 2020 yılsonu dönem aralığına ilişkin verilerinin analiz edilmesi sonucunda, katılım bankacılığı sektörünün göstermiş olduğu büyüme performansının Türk bankacılık sektörünün genel büyüme performansından daha iyi olduğuna işaret eden aşağıdaki sonuçlara ulaşılmaktadır;

 - Katılım bankacılığı sektörü toplam aktifler anlamında %28,69 oranında yıllık bileşik büyüme oranı kaydederek, Türk bankacılık sektörünün %19,79 oranındaki genel büyüme performansının üzerinde bir büyüme yakalamıştır.

- Katılım bankacılığı sektörünün toplam aktifler bazında 2005 yılsonu itibariyle Türk bankacılık sektöründeki payı %2,44 seviyesindeyken, bu oran 2020 yılsonu itibariyle %7,16 düzeyine ulaşmıştır.

- Katılım bankacılığı sektörü, toplam şube sayısı açısından %10,20 oranında yıllık bileşik büyüme oranı kaydederek, Türk bankacılık sektörünün %3,61 oranındaki genel büyüme performansının üzerinde bir başarı elde etmek suretiyle, şubeleşme yatırımları anlamında önemli bir ilerleme gerçekleştirmiştir.

- Katılım bankacılığı sektörü, toplam personel sayısı açısından %7,43 oranında yıllık bileşik büyüme oranı kaydederek, istihdam temelinde Türk bankacılık sektörünün %2,57 oranındaki genel büyüme performansının üzerinde bir başarı sağlamıştır.

- Katılım bankacılığı sektörü, toplam ATM sayısı anlamında %14,35 oranında yıllık bileşik büyüme oranı kaydederek, Türk bankacılık sektörünün %8,33 oranındaki genel büyüme performansının üzerinde bir başarı sağlamıştır.

- Katılım bankacılığı sektörü, dönem net karı bazında %19,72 oranında yıllık bileşik büyüme oranı kaydederek, Türk bankacılık sektörünün %16,44 oranındaki genel büyüme performansının üzerinde bir başarı elde etmiştir.

Katılım finans sisteminin bir diğer sacayağı olan “katılım sigortacılığı” modeli 2010 yılından beri ülkemizde uygulama alanı bulmuştur. Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği’nin verilerine bakıldığında toplam prim üretimi açısından katılım sigortacılığı sisteminin 2015-2020 döneminde yıllar itibariyle %24,2 ile %96,1 arasında değişen oranlarda büyüme kaydederek, 2020 yılsonu istatistiklerine göre pazar payını %5,2 düzeyine yükselttiği görülmektedir.  2020 yılı Aralık ayı istatistiklerine göre, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Otomatik Katılım Sistemi (OKS) toplam fon büyüklüğünün %18,2’sinin faizsiz fonlardan oluştuğunu da göz önüne alacak olursak, katılım esaslı bireysel emeklilik sektörünün de kayda değer bir büyüklüğe ulaştığı dikkat çekmektedir.

Bu sonuçlar katılım finans sistemine yönelik artan bir ilginin varlığına işaret etmekte ve ayrıca göz ardı edilemeyecek güçlü bir büyüme performansını da ortaya koymaktadır.

2-) Katılım Finans Sektörünün Devletimiz Tarafından Desteklenen Bir Alan Konumunda Olması: Mayıs 2015 tarihinde Ziraat Katılım Bankası, Şubat 2016 tarihinde Vakıf Katılım Bankası ve Şubat 2019 tarihinde de Türkiye Emlak Katılım Bankası sektöre giriş yapan kamu sermayeli katılım bankaları olmuşlardır. Kamu kesimi tarafından sektöre girişlerin olması, katılım bankacılığı modelinin Devletimiz tarafından son derece önemsenen bir alan olduğuna ve aktif olarak desteklendiğine, işaret etmektedir. Katılım sigortacılığı tarafında ise kamu sigorta şirketlerinin tek çatı altında birleştirilmesi sonucunda faaliyetlerine başlayan Türkiye Sigorta A.Ş’nin katılım sigortacılığı alanında faaliyet gösterecek ayrı bir şirket kurma kararını kamuoyuna açıklaması da kamu kesini tarafından katılım finans modeline verilen somut desteğin devam ettiğine işaret etmektedir. Yine, 11. Kalkınma Planı’nda katılım bankacılığı sisteminin yaygınlaştırılması amacıyla yeni iş modeli/pencere sistemi uygulamasına yönelik düzenlemelerin yapılacağının belirtilmesi ve ayrıca katılım sigortacılığı sistemini teşvik edici nitelikte mevzuat ve kurumsal yapı çalışmalarının gerçekleştirilmesinin planlanması da, katılım finans sektörünün Devletimiz tarafından desteklenen bir alan olması konusuna verilebilecek örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.

3-) Katılım Finans Sektörün İhtiyaç Duyduğu Nitelikli İnsan Kaynağının Yetişmesine Zemin Hazırlayacak Lisans Düzeyindeki Akademik Programların Devlet Üniversiteleri Bünyesinde Neredeyse Hiç Olmaması: Katılım bankalarınca istihdam edilen personellerin önemli bir bölümünün daha önce konvansiyonel bankalarda istihdam edilmiş olmaları sebebiyle, katılım bankacılığı prensiplerine, işleyiş mekanizmasına, ürün ve hizmetlerine dair bilgi seviyelerinin yetersiz olduğu ve söz konusu personellerin konvansiyonel bankacılık deneyimlerinin de etkisiyle, faizsiz finans kavramları yerine geleneksel bankacılık terimlerini kullandıkları, dolayısıyla da müşteri algısının olumsuz yönde etkilendiği, çeşitli raporlarda (örneğin “Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi 2015-2025” raporu, “2014 Yılı Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Çalıştayı” raporlarında) vurgu yapılan önemli bir ayrıntı olarak dikkat çekmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi için Barem Pazar Araştırma ve Danışmanlık AR-GE merkezi tarafından 49 ilde 15041 kişiyle görüşülerek 2019 yılında gerçekleştirilen ve hanehalkı toplam evreninin %89’unu kapsayan “Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması” sonucunda ulaşılan bulguları tanınırlık ve müşteri algısı bazında değerlendirecek olursak, araştırmaya katılanların %40’ının “katılım bankalarını ve katılım bankalarının sundukları hizmetleri hiç bilmedikleri ya da çok az bildikleri” ve görüşülen kişilerin %25’inin “faiz ve kar payının aynı şey olduğu” ifadesine %80 üzerinde katıldıkları ve yine araştırma kapsamında, katılım bankalarını tercih etmeyenlerin %15’inin katılım bankaları “diğer bankalar gibi faizle iş yapıyorlar” şeklinde bir gerekçe öne sürmüş olmaları, üzerinde düşünülmesi gereken kilit bulgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bulguların ortaya çıkmasında katılım bankalarındaki nitelikli insan kaynağı açığının kayda değer bir rolü olduğu düşünülmektedir. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından 2021 yılının Ağustos ayında “Katılım Genç Gelişim Yetenek ve Sertifikasyon Programı” adıyla bir projenin hayata geçirilmiş olması da katılım finans sektöründeki nitelikli insan kaynağı açığına işaret eden düşüncemizi, haklı çıkaran/destekleyen önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak, katılım bankacılığı modelinin bilinirlik/tanınırlık düzeyinin artmasına katkı sunacak, faiz hassasiyeti nedeniyle finansal sistem dışında tutulan fonların ekonomiye kazandırılması amacına etkin bir şekilde hizmet edecek ve müşterilerin katılım bankalarına yönelik olumsuz algılarının kırılmasının önünü açacak bir sistemin olmazsa olmaz bileşenlerinden/unsurlarından birisi de üniversiteler ile katılım finans sektörü arasında bir köprü kurulmasını sağlayacak “Faizsiz Finans ve Katılım Bankacılığı” bölümlerinin devlet üniversiteleri bünyesinde lisans düzeyinde açılıp, bu alana kaynak ayrılması olacaktır.

Öğr. Gör. Ramazan BAŞ

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@