Uluslararası İslami Finans ve KOBİ Ekosistemi

Yıllık ortalama %7 büyüme kaydeden küresel faizsiz bankacılık aktiflerinin, aynı şekilde, büyüme trendinin gelecek yıllarda istikrarlı bir şekilde sürdüreceği beklenmektedir.

Analiz 20.09.2021, 22:28 27.09.2021, 10:31
Uluslararası İslami Finans ve KOBİ Ekosistemi

Toplumlar vizyonlarının berraklığı ve önlerine koydukları hedeflerini gerçekleştirmedeki kararlılıkları ile geleceklerini şekillendirirler. Katılım Bankacılığı Strateji Güncelleme Raporu’nda (2021-2025), altı temel stratejik hedefe bağlı olarak 23 aksiyon, 10 strateji belirlenmiş, bu hedeflerinden birinin de bir ekosistem oluşturulmasına yönelik olması oldukça önemli bir tespit. Bilindiği gibi, düşünce boyutunda faize dayalı konvansiyonel bankacılığa ilk alternatif görüşler 20. yüzyılın başlarında gündeme gelmeye başlamış, konvansiyonel bankacılık sistemi 1950’li yıllardan itibaren sorgulanır olmuş, böylece İslam bankacılığı ve finansına yönelik ilk teorik çerçeve şekillenmeye başlamıştı. 1960’lı yılların ortalarından itibaren, Mısır’daki Mit Ghamr Tasarruf Bankası’nın, Malezya’da Tabung Haji’nin ve İslam Konferansı Teşkilatı’nın kurulması ile birlikte faizsiz bankacılığa ve finansına yönelik ilk deneyimler gerçekleştirilmişti.

Gelişmelere bakıldığı zaman dünyada mikrofinans kuruluşlarının katılım bankacılığına paralel bir büyüme içinde olduğu görülecektir.

1970’ten 1990’lara kadar dünyanın dört bir köşesinde faizsiz finans ve bankacılığa yönelik olağanüstü gelişmeler olmuş, İslami Bankalar ile finans kurumları kurulmuştu. Türkiye, Pakistan, Arap ülkeleri, İran gibi halkı Müslüman olan ülkelere ilaveten İngiltere gibi birçok Avrupa ülkesinden Amerika’ya, oradan Güneydoğu Asya’ya kadar bankacılık ve fon yönetimi alanında İslami finansal ürünlere yönelik ciddi gelişmeler yaşanmıştı. 1990’lar bir bakıma küresel aktörlerin sahaya katılmasına ve İslami sermaye piyasalarının yükselişine tanık olmuş, İslami Finansal Kuruluşları varlık kazanmıştı. 2000’ler tam bir dönüm noktası olmuş; konvansiyonel bankacılık ve finans dünyasında, özellikle 2008 yılında yaşanılan finansal krizlere karşı faizsiz bankacılık sisteminin reel ekonomi sektörü ile irtibatının sağlamlığı, krizlere karşı daha dayanıklı olduğunu göstermiş, faizle işleyen konvansiyonel sistemin de böylece ilgi odağı haline gelmişti. 2010’lardan beri ise tam bir sınır ötesi, uluslararası boyutta faizsiz bankacılık ve finansı çalışmaları boy göstermeye, aktif bir şekilde faaliyetlerine hız vermeye devam etmektedir. Ayrıca 2015’ten günümüze doğru İslami finansal teknoloji (fintek) çalışmalarına ağırlık verilmiş, Türkiye’de faizsiz bankacılık penetrasyon oranı 2020 yılı Ekim ayı itibarıyla yüzde 7,1 büyüme göstermişti. Buna mukabil Küresel Faizsiz Finans Sektörü 2019 yılı itibarı ile yüzde 11,4 oranında büyüme göstererek, 2,44 trilyon Amerikan dolarına ulaşmıştır. Yıllık ortalama yüzde 7 büyüme kaydeden küresel faizsiz bankacılık aktiflerinin, aynı şekilde, büyüme trendinin gelecek yıllarda istikrarlı bir şekilde sürdüreceği beklenmektedir. Ayrıca Türkiye katılım bankacılığı sektörünün 2025 yılı için toplam bankacılık içerisindeki pazar payının yüzde 15’e ulaşması hedeflenmektedir. 2000’li yıllarda mikrofinansa yönelik dünyada artan ilgi ile birlikte Türkiye’de de KOBİ'lere yönelik ilgi artmış, bu sahada ciddi yapılanmalara gidilmiştir. Gelişmelere bakıldığı zaman dünyada mikrofinans kuruluşlarının katılım bankacılığına paralel bir büyüme içinde olduğu görülecektir.

Uluslararası boyutta faizsiz bankacılık ve finansı çalışmaları boy göstermeye, aktif bir şekilde faaliyetlerine hız vermeye devam etmektedir.

Türkiye’de KOBİ denildiğinde akla ilk Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bir kuruluşu olarak faaliyet gösteren Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) gelmektedir. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de KOBİ’ler ekonominin önemli dinamiklerinden biri, hatta bel kemiğidir denilebilir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 yılı verilerine göre; toplam girişim sayısının yüzde 99,8’ini, istihdamın yüzde 72,4’ünü, personel maliyetinin yüzde 51,8'ini, cironun yüzde 50,4'ünü, üretim değerinin yüzde 44,1'ini ve faktör maliyetiyle katma değerin yüzde 44'ünü KOBİ’lerin oluşturduğu gözükmektedir. Aynı zamanda katılım bankaları tarafından kullandırılan toplam nakdi krediler içerisinde KOBİ’lerin 2017’ye göre toplam payı yüzde 34’tür. Mikrofinans, dünyada da yoksulluğun azaltılmasında en önemli araçlardan biridir ve 2018 yılı itibari ile mikrofinans müşterilerinin sayısı 139,9 milyona ulaşmış, Türkiye’de ise bu rakam 5,7 milyon kişi civarındadır. Buna ilaveten dünya genelinde faaliyet gösteren Mikrofinans kuruluşlarının (MFK) sayısının 10 binden fazla olduğu bilinmektedir. Her ne kadar mikrofinans ile bankaların KOBİ’lere yönelik hizmet verdiği mikro segmentleri birbirinden farklı olsalar da ekosistemin oluşturulması bağlamında bu inceliğin gözden uzak tutulmaması önemlidir. Sonuç olarak denilebilir ki İslami finansın uluslararasılaşmasıyla birlikte KOBİ ekosisteminin etki sahası genişleyerek devam edecek, farkındalığın artırılmasında güneş etkisi yapacaktır. Böylece Türkiye Katılım Bankacılığı Vizyonuna Yönelik 2025 yılı Stratejik Hedefleri doğal bir süreçle gerçekleşecek, sektörün başarılı çalışmaları yaygınlık kazanacaktır. Toplumun iktisadi refahında bel kemiği olan KOBİ’lerin başarısının devamı İslami finans çalışmaları ile daha ileriye taşınacağı konusunda kuşku yoktur.

Prof. Dr. Saim Kayadibi

Karabük Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı, Katılım Bankacılığı ve Finansı Öğretim Üyesi

İçeriği Katılım Finans 27. sayısında görüntüleyebilirsiniz. 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@