Yeni Normal: Açık Bankacılık

Analiz 09.10.2020, 01:34
Yeni Normal: Açık Bankacılık

Açık bankacılık; müşterinin bankası ve müşteri haricindeki üçüncü tarafların, müşterilerin finansal bilgilerine erişmesine imkân veren bankacılık modelini ifade etmektedir.

İnsanoğlu, tarih boyunca çok büyük değişimler yaşamıştır. Öyle ki bu gelişmeler uygarlığımızda önemli izler bırakmıştır. Geriye dönüp bakıldığında ise bu yeniliklerin en büyük, etkili ve sarsıcı olanlarının son 50 yılda yaşandığı görülmüştür. Sözünü ettiğimiz bu değişimin önemli araçlarından biri de dijitalleşmedir. Teknoloji, bankacılık sektörünü birçok kez farklı açılardan değiştirmiştir. Bu yeniliklerin ivmesi günümüze yaklaştıkça katlanarak artmış ve hâlihazırda artmaya devam etmektedir. Bill Gates’in “Dünyanın bankalara değil, bankacılığa ihtiyacı var.” sözü belki de bu sürecin birkaç adım sonrasında karşımıza çıkacaktır. Yaşadığımız günler, olmaz denilen birçok değişimin yaşandığı devrimsel zamanlar olarak hafızalarda kalacaktır.

Sözkonusu değişimin ana tetikleyicisi teknoloji olsa da kavramın esas ivmesini belirleyen müşteri ihtiyaçları ve çevresel faktörler olmuştur. Bu sayede geleneksel bankacılığa dair birçok tabunun yıkıldığı ayrıca yeni mekanizmaların devreye girdiği dinamik bir süreç başlamıştır. Bu süreçte ödeme sistemlerindeki gelişmelere (internet bankacılığı, mobil bankacılık, ATM, kredi kartları vb.) paralel olarak şubelere bağımlılık kısmen azalmıştır. Çağrı merkezlerinin yaygınlaşması ise müşteriyle olan iletişim kanallarını ve temas edilen zaman aralığını genişletmiştir. İnternetin gelişmesi ve yaygınlaşması ile de zaman ve mekân bağımlılığı önemli ölçüde ortadan kalkmıştır. İşte böyle bir sürecin içerisinde “açık bankacılık” kavramı önce bankaların ve finans çevrelerinin, ardından da müşterilerin hayatında yer bulmaya başlamıştır.

Peki, nedir bu açık bankacılık?

Açık bankacılık; müşterinin bankası ve müşteri haricindeki üçüncü tarafların, müşterilerin finansal bilgilerine erişmesine imkân veren bankacılık modelini ifade ediyor. Açık bankacılık ile müşterilerin kredi, mevduat/fon ve ödemeler gibi finansal veya finansal olmayan bilgileri, yine müşterin belirlediği izinler çerçevesinde üçüncü taraflarca kullanılabilecek. Bankalar ve üçüncü taraflar arasındaki bu veri iletişimi API (Application Programming Interface – Uygulama Geliştirme Ara yüzü) denilen ara yüzlerle sağlanacak. Farklı yazılımların birbirleri arasında iletişim ve etkileşim kurmalarını sağlayan sistemsel ara yüzler olarak tanımlayabileceğimiz API’ler, açık bankacılığın yanı sıra FinTek evreninin gelişmesinde de önemli rol oynayacak.

Başta bankalar olmak üzere FinTek şirketleri ve uygulama geliştiriciler tarafından oluşturulabilecek olan API’ler sayesinde farklı bankalar ve FinTek’ler arasında değişik desende hatta içerikte veri alışverişi mümkün olacak. Açık bankacılık ve bunun temel aracı olan API’ler hakkında somut örnek vermekte fayda bulunuyor. Örneğin; beş ayrı bankada sizin veya şirketinizin hesabı var. Bu hesapların finansal hareketlerini her gün listelemeniz ve üzerinde çalışma yapmanız gerekiyor. Mevcut durumda ancak ilgili bankaların internet sitelerine girerek her bir hesap için ayrı ayrı liste alabiliyor ve bunları konsolide ederek çalışma yapabiliyorsunuz. Açık bankacılık ise size kullanım kolaylığı sunuyor. Böylece farklı nedenlerle tercih ettiğiniz ana bankanızın internet sitesi üzerinden diğer bankalardaki tüm hesaplarınıza erişip ilgili verileri alabiliyorsunuz. Bu hizmet şu an için dünyadaki bazı bankalarda ve Türkiye’de özel bir bankada uygulanabilir durumda. Ne dersiniz, heyecan verici değil mi? Aslında bu sadece başlangıç. Zira açık bankacılık sadece hesap hareketlerini izlemek gibi basit işlemlerin ötesinde, daha katma değerli ve anlamlı hizmetler sunmak üzere hayatımızda yer alacak. Bu hizmetler ise şu şekilde sıralanabilir:

  • Banka hesabı açmak ve kapamak.
  • Para transfer işlemleri yapmak.
  • Kredi kartı işlemleri yapmak.
  • POS işlemleri yapmak.
  • Kredi işlemlerini yapmak (kredi talebi, izleme, ödeme vb.).
  • Müşterilerin kullandığı finansal ürünler ve alışkanlıkları dikkate alınarak müşterilere özel, kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet sunmak. Yani müşteriyi yönlendirmek.

Böylece müşteriler daha rekabetçi fiyatlama ve daha doğru finansal tavsiyeler ile kendilerine özel beklentilerini karşılayan ürün ve hizmetlere sahip olabilecek. Tabii bunların hepsi başta Bankacılık Kanunu olmak üzere; Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), ilgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) mevzuatı çerçevesinde hayat bulacak. Dolayısıyla ilgili mevzuat altyapısı da gerekli güncellemeleri içerecek şekilde hazır olmalı.

Dünya ve Türkiye’deki açık bankacılık gelişmeleri

Son 10 yıldır hayatımızda olan açık bankacılık dünyada hızla ivme kazanırken, Türkiye ekosistemi de bu yarışta geri kalmadı. Dünyada ve Türkiye’deki gelişmelere bakacak olursak; Avrupa’da 2009 yılında PSD1 (Ödeme Hizmetleri Direktifi) ile açık bankacılık alanında ödeme hizmeti sağlayıcılarının yasal dayanağı oluşturulmuştur. 2016’da ise PSD2 ile yasal zemin hazırlanmıştır. PSD2 ile birlikte gelen en önemli düzenleme, taraflara açık bankacılık kapsamındaki veri paylaşımını zorunlu tutması olmuştur. Ancak bu çerçevede Türkiye’de zorunluluğa ilişkin henüz bir netlik bulunmamaktadır. Türkiye’de ise 2019 sonunda, bir açık bankacılık hizmeti olan “konsolide edilmiş bilgilerin sunulması hizmeti”, “ödeme emri başlatma hizmeti” ve “Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunu’nda” yapılan bazı değişikliklerle birer açık bankacılık hizmeti olarak mevzuatta tanımlanmıştır.

Daha sonra bu kapsamda bir elektronik bankacılık hizmeti olarak açık bankacılık kavramını tanımlayan “Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik”, 15 Mart 2020’de Resmî Gazete’de yayınlanarak 1 Temmuz 2020 itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Fakat açık bankacılıkla ilgili maddelerin kanunen uygulanması, 1 Ocak 2021’e ertelenmiştir. Böylece açık bankacılık servisleri kavramsal olarak, “Müşterilerin ya da müşteriler adına hareket eden tarafların API, web servis ve dosya transfer protokolü gibi yöntemlerle bankanın sunduğu finansal servislere uzaktan erişerek bankacılık işlemlerini gerçekleştirebildikleri veya gerçekleştirebilmeleri için bankaya talimat verebildikleri elektronik dağıtım kanalını” ifade eder şekilde tanımlanmıştır. Yönetmeliğin bu hâliyle sadece API’leri değil, web servisleri ve dosya transfer protokollerini de açık bankacılığın içine almış olması, kavramın tek yönlü hareket etmeyeceğinin bir göstergesi olmuştur. Yönetmelikte detaylı düzenlemelere yer verilmemiş olup, bu yetki Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na verilmiştir.

Yönetmelikle gelen bir diğer önemli değişiklik ise “uzaktan kimlik tespiti” olmuştur. Bu düzenleme ile bankalar müşterinin kimliğini uzaktan tespit yöntemleri ile tanımlayabilecektir. Yanı sıra ilgili kişiler daha önce kimlik tespiti yapmış başka bir bankadan açık bankacılık servisleri aracılığıyla hizmet alabilecektir. Böylece, bankaların müşteri kabul süreçleri dijitalleşirken, müşteriler de kullanıcı deneyimi ve müşteri memnuniyeti anlamında önemli bir kazanım elde etmiş olacaktır.

Türkiye’de kurulmuş birçok banka, açık bankacılık konusunda çalışmalara başlamış olup API marketlerini uygulama geliştiricilerin hizmetine sunmuştur. Innopay’in Mayıs 2020 tarihli açık bankacılık ile ilgili güncel gelişmelerin derlendiği açık bankacılık monitörü (open banking monitör-  OBM) raporuna göre Türkiye’den; Albaraka, Kuveyt Türk, Türkiye İş Bankası ve Akbank API marketlerinin zenginliği ve uygulama geliştiricilerin tecrübesi ile dünyadaki birçok bankadan pozitif yönde ayrışmıştır.

Açık bankacılık çerçevesinde katılım bankacılığı

Teknolojik gelişmeler hizmet sektörünün, özelikle de finans/ bankacılık alanlarının çok hızlı bir ivme ile gelişmesine ve evrilmesine önayak oldu. Bu süreçte katılım bankaları da iş süreçlerinde ve çıkardıkları yeni ürünlerde teknolojiyi etkin şekilde kullanarak, dijital gelişmelere uyum konusundaki fırsatları iyi değerlendirdi. Ancak her yenilik gibi açık bankacılık da kendi içerisinde hem fırsat hem de tehdit taşıyor. Bu süreci iyi yorumlayan ve doğru aksiyon alan bankalar için önemli fırsatların gündeme geleceği aşikâr.

Sözkonusu fırsatların bankacılık sektöründe henüz istediği paya sahip olmayan katılım bankaları için ise ayrı bir önemi bulunuyor. Zira bu süreçte ortaya konulacak doğru projeler, çarpan etkisiyle kazanım sağlayacak ve pazar paylarının büyümesine etki edecek. Yönetmelikle birlikte hayatımıza giren uzaktan müşteri edinimi ile teknolojiyi doğru bir şekilde kullanan katılım bankaları, nispeten az sayıdaki şubeleşmenin dezavantajını, hızlı bir biçimde ve düşük maliyetlerle avantaja çevirebilirler. Önümüzdeki süreçte bankaların potansiyel müşterileri olan günümüz çocuklarının teknoloji ile temaslarını dikkate aldığımızda, bu hususun katılım bankalarına olumlu etkiler sağlayacağı yadsınamaz bir gerçek. Diğer yandan katılım bankalarının ölçek faktörünü dikkate alarak teknolojiye yeteri kadar yatırım yapmamaları, büyümelerini engelleyeceği gibi küçülmelerine de neden olabilir.

Önemli bir değişim ve dönüşüm sürecinin eşiğinde olan katılım bankaları bu süreçte:

  • Teknolojiye her zamankinden daha fazla yatırım yapmalı.
  • İyi uygulamaları hayata geçirmenin yanında, ilk defa uygulayan olmalı.
  • Paydaşlarıyla ortak projeler geliştirmeli.
  • Gerçek ihtiyaçların belirlenmesi için çalışanlarını ve müşterilerini iş geliştirme süreçlerine dâhil etmeli.
  • TKBB koordinasyonunda diğer sektör temsilcileriyle etkileşimini artırmalı.

Aksi hâlde açık bankacılık, katılım bankaları ile diğer bankalar arasındaki farkı daha da açmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. Son olarak; katılım bankalarının kendilerine sorması gereken soru “Yeni normale hazır mıyız?” olmalıdır.

Türkiye Finans Katılım Bankası Bankacılık Hizmetleri Operasyon Müdürü Hasan Dursun

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@