Osmanlı Dönemi Para Vakıfları’nın Katılım Bankaları İle Karşılaştırılması

Para vakıfları Osmanlı Devleti’nde, dönemin devlet ve toplum açısından ihtiyaçlarının karşılandığı, bazı vakıflarında sermayesinin tamamının nakit, bazılarında ise bir kısmının nakit olduğu, yine devlet ve toplum destekli olarak kurulmuş gönüllü yapılardır. Gönüllülük bu kurumların azımsanması durumunu ortaya çıkarmamakla birlikte dönem dönem devletin ciddi derecede yükünü hafifletmiştir.   

Blog 23.08.2021, 10:00 02.09.2021, 10:41
Osmanlı Dönemi Para Vakıfları’nın Katılım Bankaları İle Karşılaştırılması

  Para vakıfları Osmanlı’da batı devletlerindeki bankalarla rekabet edebilecek derecede piyasada diri kalmış ve Osmanlı’nın belirli bir döneme kadar dışa şiddetli derecede ihtiyaç duymasını engellemiştir. Osmanlı’da para vakıfları en ücra köy ve kasabalarda bile kurulmuş, halkın çoğunluğuna ve konumuna bakmamışlardır. Burada devletin ve halkın bilinçli hareket edip halkın din, dil ve ırk ayrımı yapılmadan yardıma muhtaç insanlara gerekli desteğin yapılması hususunda özenli çalıştığı anlaşılmaktadır.   

Para vakıflarının Osmanlı’ ya katkılarını genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz;

•    Ekonomik açıdan devletin dönem dönem yükünü hafifletmiştir.

•    Esnafların vergi ödemelerinde kolaylıklar sağlayıp hem esnafın borç altına girmesini engellemiş hem de devletin vergi gelirinden mahrum kalmasına mani olmuştur.

•    Tarım destekli finansmanlar verilmiş, böylece üretimin işleyişinde çarkın dişlisi olmuş hem de üretim açısından dışa bağlılığı azaltmıştır.

•    Toplumun ortak kullandığı yapılarda destekler sağlamış bazılarının yapımında direkt finansör olmuştur.

•    Halk içinde yetim, yaşlı, dul, yoksul olanlara nakdi destekler sağlanmıştır. Toplumdaki bireyler arasında gelir farklılığını azaltmaya çalışmışlardır.

•    Yeniçerilerde ekonomik açıdan zor duruma düşenler desteklenmiştir.

  Para vakıfları ile katılım bankaları teorik olarak karşılaştırıldığında iki tip kurumun da faizsizlik prensibi ile çalıştığı ve bunun bir misyon olduğu görülmektedir. Fakat buradaki fark para vakıflarının isimlerinden ve işleyişinden yola çıkarak gönüllülük esaslı işlem yapması, katılım bankalarının ise ticari faaliyetlerini faizsizlik prensibiyle yapması dikkat çekmektedir. Kavramsal açıdan ve dönem olarak bulundukları konumlar benzerlik gösterse de teorik olarak birbirlerine çok benzememektedirler.     

Para vakıflarında yönetim Korkut ve Bulut’a (2017) göre “kurucunun kendisi veya mütevelli ” olarak adlandırılmıştır. Burada yönetim kişinin kendisine bırakılmasına rağmen tamamen devlet idaresi dışında gerçekleşen bir durum yoktur. Devlet bu konuda aksine hassas davranmış ve bazı vakıfların yönetiminde sorun yaşananlara bizzat müdahaleler etmiştir.        

Para vakıfları mütevelli ya da mütevelli heyeti tarafından şer-i hükümler çerçevesinde yönetilmektedir. Bu heyet ya da kişi vakfın büyüklüğüne göre değişmektedir. Bazı vakıflar küçük olup bunların bütün işlemlerini tek bir kişi yapmaktadır. Orta ve büyük vakıflarda ise heyet tarafından yönetim gerçekleştirilmiştir. Bu işlemler ise vakfın, şayet vakıf büyükse personellerine maaş verilmesi, vakfın temel ihtiyaçlarının karşılanması, vakfın sermayesinin yönetimi gibi işlemlerdir. Bu işlemlerin aksaması vakfın yönetimin bu işlemi doğru yapmadığının bir sonucu olarak devlet veya kadı bu heyet ya da mütevelliyi görevden alabilir yerine başka bir heyet ya da mütevelli getirebilirdi. (Çiftçi, 2004: s.81-85).     

  Katılım bankaları ise modern bankacılık çerçevesi adı altında genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu, genel müdürlük, bölge müdürlükleri, şubeler olarak birimlere ayrılırlar. Buradaki amaç işin sınıflara ayrılması ve halk ile bağlantının birebir sağlanmasıdır. Bölge müdürlükleri, genel müdürlüğün işlem büyüklüğü açısından bir alt kademesidir. Şubelerde şube için tahsis edilen limit ya da işlem yetki çerçevesinin üzerindeki işlemlere bakar ve karar alırlar.          

  Para vakıflarının fon kullandırım yöntemleri temel olarak şu şekildedir; Murabaha, Mudarebe, Bidaa.

  Bu yöntemlerin işleyişi ise kısaca şu şekilde ele alınmaktadır:

-    Murabaha, ticarete söz konusu olan malın bir kişi veya kurumdan alınıp başka bir kişi veya kuruma maliyeti beyan edilerek kârlı  olarak satışıdır.

-    Mudârebe, emeğin ve sermayenin taraflarca ortaya konulduğu ve kârın paylaşıldığı fon kullandırım sistemidir.

-    Bidâada ise, sözleşmeye vakıf haricinde taraf olan kişiler bu işi tamamen hayır amacıyla yapmaktadır. Ticarete konu olan mal vakfın mülkiyetindedir.

     Bu kullandırım yöntemlerine ek olarak vakıflar halka daha iyi hizmet vermek ve hesapların daha düzgün ve sınıfsal ayrımı için kendi içlerinde avarız vakıfları, eytam sandıkları, orta sandıkları ve esnaf sandıkları gibi alt kısımlara ayrılmışlardır. Katılım bankalarındaki durum ise para vakıflarının genişletilmiş, modernize edilmiş ve detaylandırılmış halidir diyebiliriz. Kullanılan yöntemler özünü korumuş yani faiz hassasiyeti yine gösterilmiş fakat günün şartlarına uygun hale getirilmiştir. Bu yöntemler ise kısaca şu şekildedir; Mudarebe, İcare, Teverruk, Selem, Müzâraa ve Müskât, İstisna, Sukuk, Karz-ı Hasen. Bu yöntemlerden ikisi olan mudarebe ve murabaha para vakıflarındaki yapıyla neredeyse aynıdır.

     Katılım bankaları ve para vakıflarının fon kullandırmadaki ortak yanları ele alındığında su sonuçlar ortaya çıkmaktadır;

    Her iki kurumun amacı faizsizlik prensibiyle işlem yapmaktır.

•    Para vakıfları bu kullandırım yöntemleri çerçevesinde dönemin katılım bankaları olarak adlandırılabilir.

•    Katılım bankaları para vakıflarında kullanılan yöntemleri modernize edilmiş ve günümüz şartlarına uygun hâle getirilmiş olarak kullanmaktadır.

•    Fark olarak para vakıflarında amaç; önce vakfın temel amacı olan yardım sonra devlet desteği ve en son ticari faaliyetlerdir.

Katılım bankalarında ise amaç; faizsizlik prensibi ile ticari faaliyet gütmektir. Yardım katılım bankalarında da mevcut fakat bu sistemin ana faaliyet konusu değildir.

AHMET KÖRÜKLÜ

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@