İnfak bilincini sürekli canlı tutmak

İslam medeniyeti, başka pek çok özelliği yanında aynı zamanda bir “infak medeniyeti”dir.

Dergi 24.07.2023, 11:47
İnfak bilincini sürekli canlı tutmak

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen ve pek çok ili etkileyen deprem felaketi sonrasındaki yardım kampanyaları, İslam dininin temel kavramlarından olan infakın önemini yine ve yeniden göz önünde bulundurmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Yeryüzünde insanlık var olduğu sürece maddi açıdan desteklenmesi gereken, sahip çıkılması gereken kimseler olmaya devam edecektir. Bu durum, infakın bireysel ve el yordamıyla yapılan bir yardım olmakla sınırlı kalmayıp kitlesel ve organize bir hale dönüştürülmesinin gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Nitekim tarihsel tecrübemiz, infakın kurumsal hüviyete sahip olduğunun en büyük şahididir. İslam medeniyeti, başka pek çok özelliği yanında aynı zamanda bir “infak medeniyeti”dir. Mekke’de zayıf durumda bulunan köleler ve zayıfların o dönemdeki Müslümanlar tarafından desteklenmesiyle başlayan infak hareketi, Medine’de ensar ve muhacir kardeşliğiyle devam etmiş, zekâtın kurumsal hale getirilmesi, sadaka-i cariye anlayışının vakıf müessesesi ve sadaka taşı gibi uygulamalar ile somut, sürekli, sürdürülebilir hale getirilmesi ile infak asırlara uzanan kurumsal bir hüviyet kazanmıştır.

İnfak, Allah’ın insana bahşettiği nimetlerin bir kısmını Allah’ın rızasını elde etmek amacıyla elden çıkarmaktır. İnfak imanımızın, başta mal varlığımız, bilgimiz, vaktimiz, sağlığımız gibi sahip olduklarımız üzerindeki tasarruflarımıza yansımasıdır.

Kur’an şu âyette infakı, Allah ile yapılan sözleşmenin bir gereği olarak takdim eder:

“Allah şüphesiz, müminlerin canlarını ve mallarını cennete karşılık satın almıştır.” (et-Tevbe 9/111)

Bu âyet bize, mülkün sahibi değil emanetçisi olduğumuzu, emanet üzerinde kendi keyfimize göre değil, emanet sahibinin isteğine göre hareket etmemiz gerektiğini de göstermektedir. Mülkün bir emanet olduğu gerçeği bir başka âyette şu şekilde vurgulanır:

“Ey insanlar! Allah'a ve Peygamberine inanın; sizi varis kıldığı şeylerden sarfedin; aranızdan, inanıp da sarfeden kimselere büyük ecir vardır.” (el-Hadid 57/7)

İnfak aslında bir anlamda “Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak” anlamına gelir. Nitekim “Allah'ın sana yaptığı iyilik gibi, sen de iyilik yap” (el-Kasas 28/77) âyeti tam da bunu ifade etmektedir.

İslam’da infak öyle köklü bir müessesedir ki fıkıh kitaplarında farz, vacip ve sünnet olan infaklar bütün ayrıntıları ile ele alınır. Bu kapsamda zekât, öşür, kefaretler, nafakalar, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayan kimselere yönelik harcamalar “farz olan infak” kapsamında yer alırken fitre, kurban ve adaklar “vacip olan infak” kapsamında yer alır.

Farz ve vacip olan infakı ihmal edenlerle ilgili Kur’an’da son derece çarpıcı uyarılardan biri şöyledir. 

“Allah'ın bol nimetinden verdiklerinde cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilakis bu onların kötülüğünedir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah işlediklerinizden haberdardır.” (Âl-i İmran 3/180)

Farz ve vacip olan infaklar dışında ihtiyaç sahiplerine ve hayır faaliyetlerine yapılan infaklar ise genel bir değerlendirmeyle “mendup (dinen teşvik edilmiş) infak” kapsamında yer alır. Kişi Allah katında üst derecelere taşıyacak olan da farzlar dışında bu kategoride gerçekleştirdiği infaktır.

Kişinin başkalarına karşı böbürlenmek maksadıyla yaptığı harcamalar “mekruh infak” kapsamında değerlendirilirken dinin haram kıldığı yerlere yapılan tüm harcamalar ise “haram olan infak” olarak değerlendirilir.

Dinimiz yalnızca infaka teşvik etmekle kalmamış bu infakın kimlere ve nasıl bir şekilde yerine getirilmesi gerektiği ile ilgili de ölçüler koymuştur. Bu kapsamda infakı Allah rızası için yapmak, gösterişten uzak durmak, helal ve temiz kazançtan infakta bulunmak, önce en yakınlardan başlamak, daha muhtaç durumda olanlara öncelik vermek, kaliteli mallardan infakta bulunmak, infakta bulunma konusunda acele etmek, ölçülü hareket etmek, infakta bulunanların onurlarını gözetmek en başta gelen kurallar arasında yer alır. Haram kazançtan infakta bulunmak, haram faaliyetler için infakta bulunmak, hak sahiplerine hakkını vermemek, gösteriş ve başa kakmak ise infakta bulunurken yasaklanan hususlardandır.

Prof. Dr. Soner DUMAN

TKBB Danışma Kurulu 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@