Tohumculuk Sektörü ve Sektöre Yönelı̇k Yatırımlar

Tohumculuk Kanunu ile ekonominin serbestleşmesi ve devlet tarafından tohumculuğun desteklenmesi sonucunda özel sektör yatırımlarının önü açılmıştır.

Dergi 14.01.2023, 20:48
Tohumculuk Sektörü ve Sektöre Yönelı̇k Yatırımlar

Tohum, tarımsal üretimin başarısını belirleyen altın anahtardır. Tarımsal girdilerin içerisinde en stratejik rolü üstlenen tohum, beslenecek insan sayısı arttıkça bugünkünden çok daha kritik bir konumda olacaktır. İçinde bulunduğumuz bu zor dönem ve dünyada yaşanan gelişmeler de göstermiştir ki ülkelerin gıda güvenliklerini başkasına emanet etmeleri mümkün değildir. Nasıl ki ülkemizin güvenliğini sağlamak için canla başla çalışıyorsak, vatandaşlarımızın gıda güvenliğini sağlamak da bizim asli görevlerimizdendir.

1980’li yıllarda tohumculuk sektörüyle ilgili temel politikalarda yapılan değişiklik ve 2006 yılında 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun çıkarılması sonucunda, tohum endüstrisinde yeni bir model kabul edilmiştir. Buna göre kamu esaslı tohum tedarik sistemi, yerini özel girişimi esas alan tohum endüstrisine bırakmıştır. Hem ekonominin serbestleşmesi hem de devlet tarafından tohumculuğun desteklenmesi sonucunda özel sektör yatırımlarının önü açılmıştır. Bu da pek çok tohumculuk firmasının sektörde yatırım yapmasını sağlamış ve Türkiye tohumculuk sektörü, özel sektör ağırlıklı hâle gelmiştir. Tohumun özel sektör ayağında, ziraat mühendisleri, diğer konularda istihdam edilen personeller, bakım işlemlerinde çalışan işçiler, sözleşmeli ham tohumluk yetiştiren çiftçiler, tohumluk bayileri ve satıcıları da dâhil edildiği zaman çok büyük bir istihdam olanağı yaratılmıştır.

Günümüzde tohum, teknoloji kullanılarak elde edilen ve yüksek ekonomik değere sahip bir üründür. Sektör, son 40-45 yılda çok hızlı bir gelişim göstermiştir. Bitki ıslahı metotları ile tohumlara kazandırılan üstün özellikler, hibrit tohum teknolojisi ve yeni ıslah teknolojileri gibi uygulamalar ile gravite, kalibrasyon, ilaçlama, kaplama gibi performans özelliklerinde iyileştirmeler sağlayan teknikler tohumu gerçek anlamda teknolojik bir ürün haline getirmiştir.

Bugün Ar-Ge yatırımı yapan şirketlerin sayıları hızla artmaktadır. Bazı yerli firmalarda Ar-Ge yatırım payının %25’lere kadar çıktığı ve bu firmaların geliştirdikleri çeşitlere ve çalıştıkları türlere bağlı
olarak hem ülke hem de uluslararası piyasalarda rekabet edebildikleri dikkati çekmektedir. Ancak küçük ve orta ölçekli işletmeler yapısında bulunan firmaların çoğu ise sermaye yetersizliği sebebiyle yıllık cirolarından az bir kısmını Ar-Ge’ye ayırabilmektedir. Ülke potansiyelini bugünkünden kat kat daha ileriye götürecek tohumculuk sektörünün Ar-Ge kapasitesinin artırılmasının önü mutlak suretle açılmalıdır. Bu gelişmelere paralel olarak tescilli çeşit sayısı artmış ve Ocak 2022 itibarıyla tarla bitkilerinde 4.984, sebzelerde 6.898 olmak üzere toplam 11.882 tescilli çeşit sayısına ulaşılmıştır.

Çeşit geliştirme, tohumluk üretimi ve pazarlama gibi ticari rekabetin ağır bastığı alanlar özel sektörün faaliyet alanlarıdır. Sektörün kamudan beklentisi ise genetik kaynakların toplanması ve korunması ile ilgili özel şirketlerin tek başlarına yapmaya güç yetiremeyeceği, yapsa bile yatırımlarına geri dönüş alamayacakları araştırma alanlarına ve alt yapısına yatırım yapmasıdır.

Tohum şirketlerinin doğru yatırımları, çiftçilerin sertifikalı tohum kullanması ve geliştirilen çeşit sayısındaki artışa paralel olarak tohumluk üretim miktarları da artmış ve 2021 yılı itibarıyla 1 milyon 324 bin ton sertifikalı tohumluk üretilmiştir. Üretim miktarlarındaki bu olumlu gelişmeler ticarete de yansımış ve 2021 yılında 450 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmi oluşmuştur. İthalat ile ihracat arasındaki denge hızla ihracat lehine gelişmeye başlamış ihracatın ithalatı karşılama oranı %95 olmuştur.

Türkiye tohumculuğunun geniş ölçüde kendi ayakları üzerinde durabilmesi ancak özel sektör araştırma kapasitesinin güçlendirilmesi ile mümkündür. Gerekli destek ve teşvikler mutlaka artırılmalıdır. Böylelikle tohumculukta gelişmiş diye bahsettiğimiz ülkelerin çok uzun yıllara dayanan tecrübelerden gelen avantajları karşısında daha küçük, yetersiz sermayeli ve birikimli yerli tohumculuk şirketleri daha hızlı yol kat edebilir ve özellikle iç piyasada daha fazla söz sahibi olabilir. Türkiye, Tohumculuk alanında 2006’dan bu yana büyük hamleler yaparak önemli bir seviye yakalamıştır. Buna karşın alandaki rekabet çok yoğun şekilde devam etmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin uzun vadeli, insan sağlığını önemseyen, planlı üretimi teşvik eden, küresel salgınlara karşı hazırlıklı, yerli üretime öncülük eden, Ar-Ge’ye daha fazla önem veren, diğer ülkelerle rekabeti önemseyen, kaliteli tohumu hedefleyen ve verimliliği gözeten kısa, orta ve uzun vadeli bir tohum stratejine ihtiyacı vardır.

Yıldıray Gençer

TSÜAB ve ECOSA Yönetim Kurulu Başkanı

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@