Katılım Finans Sistemi Perspektifinden Davranışsal İktisat Olgusu

Davranışsal iktisat, bireylerin daima kendi çıkarlarının maksimize etmek amacı ile rasyonel düşünce sistematiği çerçevesinde karar alamadıklarını ifade etmektedir. Bu teoriye göre, irrasyonel davranış ve düşünceler, inançlar, önyargılar bireylerin aldıkları pek çok kararı doğrudan etkileyebilir.

Katılım Finans Sistemi 07.09.2021, 10:48 09.09.2021, 10:24
Katılım Finans Sistemi Perspektifinden Davranışsal İktisat Olgusu

Klasik ekonomi kuramları, bireyin karar alma sürecine ilişkin psikolojik ve sosyolojik etmenleri sürecin dışında tutmaktadır. En genel ifade ile davranışsal iktisat bireylerin karar alma süreçlerinde rakamlar dışında bir takım iç ve dış psikolojik faktörlerin ilgili sürece etkilerini neden sonuç ilişkisi ile araştıran bir alandır.

Davranışsal İktisadın Gelişim Süreci

Davranışsal iktisadın doğuşu, Adam Smith’in 1759 yılında ortaya koyduğu Ahlaki Duygular Teorisi (The Theory of Moral Sentiments) adlı eserine dayandırılmaktadır. Smith, bu çalışmasında, insanların kararlarının kişisel çıkarlarını karşılama dürtülerinin yanı sıra dış etmenlerden de etkilendiği önermesine dayanmaktadır. Adam Smith, insan davranışlarını şekillendiren en önemli etkenin, sempati kazanma isteği olduğunu vurgulamıştır. Diğer bir ifade ile Smith insanın sosyal bir varlık olması nedeni ile övgüye, onaya ve kabul görmeye ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir. 

İlerleyen süreçte, teknolojik gelişmelerin de hız kazanması ile birlikte psikolojik davranışlar ve ekonomi arasındaki korelasyon ilişkisi üzerine yapılan araştırmalar ve analizler derinleşmiştir. Herbert Simon tarafından 1947 yılında yayınlanan Administrative Behavior ile Harvey Leibenstein’ın 1966 yılında kaleme aldığı X-Inefficiency adlı eserler, davranışsal iktisat alanında ortaya konmuş temel eserler niteliğindedir. Davranışsal iktisat alanıda ortaya koydukları çalışmalar, 1978 yılında Simon’a, 2002 yılında Daniel Kahneman’a, 2017 yılında ise Richard Thaler’e Nobel Ekonomi Ödülünü kazandırmıştır.

Davranışsal İktisadın Konusu ve Yöntemi

Davranışsal iktisadın temel tezlerine göre bireylerin yaptıkları tüm iktisadi tercihler de, sadece matematiksel aklı kullanarak inançlarından, hislerinden, önyargılarından ve sezgilerinden, bağımsız hareket etmeleri mümkün değildir. Çünkü insanların finansal eylemleri, sosyal ve psikolojik etkilerden nötralize edilemeyecek kadar komplike bir süreç bütünüdür. Toplumun temelini oluşturan ilişkiler, dürtüler, dinî inançlar ana akım iktisadın kurguladığı dünyadan farklı bir şekilde konumlanmaktadır. 

Bireyi toplumdan tamamen soyutlayarak bencil, salt faydayı maksimize eden bir tanımlama ile varsaymak kişinin iktisadi davranışlarını anlamamızı eksik bırakacaktır. 

Katılım Finans Sistemi ve Davranışsal İktisat

Katılım Finans sistematiği, davranışsal finans alanında olduğu gibi geleneksel finans paradigmalarının eksik bıraktığı hususlara ilişkin yeni çözümler ortaya koymakla birlikte finansal piyasaların etkinliğini ve sürekliliğini sağlamak adına önemli bir işlevsellik ortaya koymaktadır.

Katılım Finans Sistemi, davranışsal finans disiplininin de çalışma alanını oluşturan, kişilerin salt rasyonel davranış kalıbı ile hareket etmediklerini, bireylerin finansal tercihlerin de inanç, bilinçaltı ve duyguların da etkin olduğunu ortaya koymaktadır. İnsan unsurunu sadece çıkarını maksimize etmeyi amaçlayan bakış açısından kurtararak bireyin insani özellik ve değerlerini de ön plana çıkarmaktadır.

Konuya ilişkin daha önce yapılan çalışmalar analiz edildiğinde Katılım Finans Sistemi ile davranışsal iktisadın bazı varsayımlarda kesiştiği ve birlikte ele alınması ile çok daha verimli metodolojilerin ortaya konulacağı görülmektedir. Bu noktadan hareketle Katılım Finans sisteminin farkındalığının ortaya konulması adına yapılacak çalışmalarda davranışsal iktisat bulguları ile sentezlenmesi fayda sağlayabilecektir.  Katılım Finans Sisteminin hak ettiği değere kavuşabilmesi adına daha fazla farkındalık oluşturmak elzemdir. Bu minvalde Katılım Finans sistemi yapısındaki mevcut özellikleri ile ekonomik kalkınmaya daha fazla katma değer ortaya koyacak ve muhtemel krizlerde de çok daha dirençli bir finansal sistematiğin oluşturulmasına  sağlayabilecektir. 

İbrahim Gökburun

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@