Ekonomide Üçüncü Sektör: Sosyal Finans

"Katılım finans sektörü ile sosyal finansın, kurulacak iş birlikleriyle toplumun geleceğe taşınmasında daha etkin rol alabileceğini inanıyorum”

Dergi 31.01.2022, 13:58 03.03.2022, 14:43
Ekonomide Üçüncü Sektör: Sosyal Finans

Türk Kızılay Finans ve Hazine Yönetim Direktörü Ahmet Çakmak; sosyal finans kavramı, insani yardım ve katılım finans sektörüyle potansiyel iş birliklerini Katılım Finans için anlattı.

TOPLUMSAL FAALİYETLERİN FİNANSMAN İHTİYAÇLA- RININ KARŞILANMASINDA ÖN PLANA ÇIKAN SOSYAL FİNANS KAVRAMI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Günümüzde bazı çevreler sosyal finans kavramıyla hayır, bağış ve yardım gibi filantropi nitelikli finansal destekleri bağdaştırırken, kimi çevreler sosyal, çevresel her türlü etkinlik ve inisiyatife, kârı da dikkate alacak şekilde, farklı formlarda (finansman, gelir getirici diğer modeller) aktarılan kaynaklarla ilişkilendirmektedir. Sosyal finans mevcut anlayışların üstünde, mevcut yaklaşımları kap- sayan yeni bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanımlamak gerekirse sosyal finans, insanı, gezegeni ve kârı bir arada değerlendiren, kâr ve sosyal etkinin bir arada bulunabileceğini savunan yeni bir finansal yak- laşımdır. Sosyal finans/ekonomi, üçüncü sektör, yeşil finans/politikalar gibi kavramlarla da ifade edilebilmek- tedir. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler sosyal finansı ifade etmek için üçüncü sektör kavramını kullanmaktalar. Sosyal finansmana konu faaliyetlerin neticesinde oluşan sosyal etkinin ölçülebilir olması, sosyal etkiyle birlikte finansal geri dönüşe önem vermesi gibi gereklilikler sos- yal finansı, filantropi vb. yaklaşımlardan farklılaştırıyor. Proje ve faaliyetlerin finansmanı, risk paylaşımı temelli mikro finansman, kitle fonlaması vb. finansal ürünler ve sosyal etki bonoları gibi borç temelli finansal ürünlerle gerçekleştirilmektedir.

SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMAYI AMAÇLAYAN VAKIF, DERNEK, SENDİKA, KOOPERATİF GİBİ ÇEŞİTLİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ SOSYAL FİNANS EKO- SİSTEMİ İÇERİSİNDE NASIL BİR YERE SAHİP?

2021 yılı verileri dikkate alındığında Türkiye’de çeşitli amaçlarla kurulmuş, farklı alanlarda faaliyette bulunan yaklaşık 122 bin dernek, 640 sendika, 5 bin 480 vakıf, 40 farklı türde yaklaşık 60 bin kooperatif faaliyette bulun- maktadır. Bu kurumlar 2021 yılında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) yaklaşık yüzde 16,1’i düzeyinde har- cama yaparak, sosyal faaliyetlerin finansmanıyla, kamu kesiminin, birincil sektörün üzerindeki mali yükü hafifletmiştir. 2021 yılında üçüncül sektör tarafından yapılan harcamaların GSYİH oranı AB ülkelerinde yüzde 26,4’e, gelişmiş dünya ülkelerinde ise yüzde 19,6’a ulaşmıştır. Sosyal finans ekosisteminin talep tarafını oluşturan si- vil toplum kuruluşları, toplumsal ve sosyal faaliyetlerin finansmanında büyük önem arz etmektedir. Günümüzde sivil toplum kuruluşları, faaliyetlerinde yalnızca toplumun dezavantajlı kitlesini hedef kitle olarak belirlememekte, beraberinde sunulan sağlık, eğitim, istihdam, barınma gibi toplumsal hizmetler nedeniyle toplumun geneline hitap edebilmekteler. Bu nedenle toplumun geniş kitle- lerince kabul görmekte olup, önümüzdeki dönemde bu ilgi artarak devam edeceği öngörülmektedir.

KIZILAY’IN “KIRMIZI FİNANS” OLARAK ADLANDIRDIĞI YAKLAŞIMDAN BAHSEDER MİSİNİZ?

Kırmızı finans, toplumun maruz kaldığı göç, afet, yoksulluk gibi sorunların çözümü için ortaya konulan uygulama ve projelerin finansmanının sağlanmasında kullanılacak yenilikçi finansal modeller ve iş birliği modellerini ifade eden, finansal bir kavram olarak tanımlayabiliriz. Model, üçüncü sektör bünyesinde faaliyette bulunan kurumların varlık ve kaynaklarının etkin değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır. Küresel ölçekte ve ülkemiz özelinde yaşanan sosyal problemler üçüncü sektörün harcamalarının ve doğal olarak giderlerinin artmasına neden olmuştur. Gelirleri de benzer şekilde sabit kalan, azalan üçüncü sektör için yeni gelir kaynaklarının oluşturulması gerekmektedir. Sosyal finansman modeli kapsamında tasarlanan kırmızı finans, toplumsal sorunları gidermeye dönük projelerin finansmanında kullanılmak üzere risk paylaşımı temelli ve borç temelli olarak, kırmızı bonolar, kırmızı kira sertifikaları, kırmızı yatırım fonları, mikro finansman, gayrimenkul yatırım fonları gibi çeşitli finansal ürün ve hizmetlerin geliştirilmesini amaçlamaktadır.

DİJİTALLEŞMENİN İNSANİ YARDIM BAŞTA OLMAK ÜZERE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMANIN FİNANSMANINA ETKİLERİNDEN VE ÖNGÖRÜLERİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

Çalışmalar önümüzdeki dönemde dijitalleşmenin, insanoğlunun yaşamında temas etmediği alanın sınırlı kalacağını ortaya koymaktadır. Sivil toplum kuruluşları, yeterli düzeyde olmadığı düşünülse de farklı motivasyonlarla faaliyetlerinde teknoloji ve dijitalleşme süreçlerine daha fazla kaynak ayırmaya ve değişim süreçlerine adapte olmaya çalışmaktalar. Yapay zekâ, blockchain gibi yeni nesil teknolojilere iş süreçlerinde daha yoğun yer verilmesi, üçüncül sektöre maliyet kontrolü ve kaynak çeşitlendirme hususunda avantajlar sağlarken, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin sağlanmasında da katkı sağlayacaktır. Dijital dönüşüm süreci, üçüncü sektör açısından, dijitalleşen bir toplumdan geri kalmamak, daha geniş ihtiyaç sahibi kitleye ulaşabilmek, farklı dijital mecralar aracılığıyla daha geniş gönüllü kitlesine ulaşabil- mek adına önem arz ediyor. Hedef kitlesi dijitalleşmeyi benimsemiş ancak dijitalleşme sürecinde geri kalmış bir STK’nın etki derecesinin azalacağını ön görmek zor olmasa gerek.

SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA FAALİYETLE- RİNİN FİNANSMANI HUSUSUNDA KATILIM FİNANS SEKTÖRÜ VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ARASIN- DAKİ MEVCUT VE POTANSİYEL İŞ BİRLİKLERİNE DAİR NE SÖYLERSİNİZ?

Katılım finans sektörü ve üçüncü sektör, insan ve sosyal kavramını faaliyetlerinin merkezinde konumlandırmakta, benzer amaç ve prensipler dahilinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Birçok proje ve faaliyetin iş birliği ile sonuçlandırılması mümkün. Öncelikle belirtmeliyim ki, üçüncü sektör, katılım finans sektörünü oldukça sınırlı seviyede tanımaktadır. Ürün ve hizmetler hakkında far- kındalığın arzu edilen seviyeye ulaşmadığı ise aşikardır. Bu sürecin katılım finans sektörü kurumlarımızca bir kez daha gözden geçirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. Muhtemel iş birliği alanlarına değinecek olursam; sivil toplum kuruluşlarımızın mülkiyetinde bulunan farklı nitelikteki varlıkların, efektif değerlendirilmesini sağlamak adına finansal kurumlarla çözüm ortaklığı- na ihtiyacı bulunduğuna, belirtilen çözüm ortaklığının katılım finans sektörünün büyümesi ve gelişimine de olumlu katkı sağlayacağına inanıyorum.

Üçüncü sektörün faaliyetleri, katılım bankalarımız tarafından bağış, sponsorluk vb. kapsamında desteklenebilir. Ayrıca faaliyetlerden kaynaklanan ancak gelir olarak kaydedilmeyen ceza niteliğindeki gelirler teberru işlemleri kapsamında, belirlenen uygun projelerin finansmanını sağlamak adına sivil toplum kuruluşlarına devredilebilir. Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin mikro finans, kitle fonlaması, sosyal etki fonları, sosyal sukuk (bonolar) gibi yeni nesil finansman modelleriyle, sosyal finansman programları ilke ve prensipleri dahilinde, katılım bankalarımızın iş birliği ile finanse edilmesi mümkün.

Son olarak dijitalleşme hususunda birkaç hususa vurgu yapmak istiyorum. Katılım bankalarımızın dijital dönü- şüm süreçlerinde başarılı bir performans sergiledikle- rini, yeni nesil finansal ürün ve hizmetlerle, ihtiyaçları karşılamaya çalıştıklarını memnuniyetle izliyoruz. Bu noktada, günümüzde faaliyetlerinin büyük kısmı nakit temelli desteklerden oluşan sivil toplum için, tahsilat ve transfer süreçleri başta olmak üzere finansal ürün ve hizmet kullanımına dayanan faaliyetler kapsamında, katılım bankalarımızın yeni nesil teknolojilere dayalı çözüm önerileri sunabileceğini kanaatindeyim.

EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR ŞEY VAR MI?

Geldiğimiz noktada, toplumun yaşadığı sorunların erte- lenemez noktaya geldiği oldukça net. Finansal sistemin, sosyal kavramını faaliyetlerinin merkezine alması, insani ve toplumsal ihtiyaçları önceleyecek şekilde revize edilmesi gerektiği yüksek sesle dile getirilmektedir. Problemlere çözüm üretebilmek adına çalışmalar yapılmakta. Bilindiği gibi BM, sosyal sorunların çözümü için üyesi ülkelere 2030 yılına kadar finansal, sosyal ve çevresel alanda hedefler tayin etmiştir. İlaveten, dünya ekonomisinin önde gelen kurumları iş süreçlerinde belirlenen hedefler doğrultusunda gereken revizyonu gerçekleştireceği hususunda taahhütlerde bulunmaktalar. Örneğin, 2020 yılı itibariyle varlıklarının toplamı yaklaşık 50 trilyon dolar büyüklüğe sahip, farklı ülkelerde finans piyasasında faaliyette bulunan 14 kurum bu dönüşümde öncü olacağını kamuoyuna deklare etmiştir. Ülkemizde de benzer çalışmalar sürdürülmektedir. Önümüzdeki dönemde bu kurumlarla doğrudan, dolaylı ilişkisi olan tüm kurumlar için de sosyali önemsemek kaçınılmaz hâle gelecektir. İnsanoğlunun can, mal, nesil, akıl ve dininin korunmasını amaçlayan, faaliyetlerini makâsı- düş-şeri’â’nın gerçekleştirilmesine dayandıran katılım finans sektörü ile insanın varlığının, izzetinin, sosyal yaşamın korunması ve geliştirilmesini amaçlayan üçüncü sektörün, kurulacak iş birlikleriyle toplumun geleceğe taşınmasında daha etkin rol alabileceğine inanıyorum.
 

 Türk Kızılay Finans ve Hazine Yönetim Direktörü - Ahmet Çakmak

İçeriği Katılım Finans 29. sayısında görüntüleyebilirsiniz. 

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@