Ülkemizin 2000’li yılların başından itibaren yürüttüğü stratejilerin son yıllarda ihracatımızda yaşanan artışta önemli bir rolü bulunmaktadır.
Bu bağlamda yürütülen pazar çeşitlendirmesi çalışmalarıyla birlikte ihracatçı firmaların mevcut portföylerine yeni lokasyonlar eklediklerini söylemek mümkündür. Ar-Ge yatırımları ve inovasyonla desteklenmiş katma değeri yüksek üretim anlayışı ülkemizi teknoloji yoğun sektörlerde de rekabetçi konuma taşımıştır.Katılım finans sistemindeki KGF kefalet desteği, ihracatçı firmalarımızın finansmana erişimlerine önemli katkılar sunmakta, teminat kolaylığı sağlamanın haricinde istihdam oluşturmalarına pozitif etki ederek kapasitelerini de artırmaya teşvik etmektedir.
İhracat yapan firmaları destekleyen ihracatçı birlikleri ve uygun maliyetlerle finansman pencereleri açan Eximbank aracılığıyla projeler tasarlayan katılım finans kuruluşları, ihracatçı firmalara maliyet azaltıcı ve rekabet sağlayıcı avantajlar sunmaktadır.Katılım finans sistemi, genişleyen muhabir banka anlaşmaları sayesinde yeni ihracatçı müşteriler kazanmaktadır. Bu genişleme stratejisi, sektörün, hâlihazırda müşterisi olan dış ticaret firmalarında da derinleşmesine imkân sağlamaktadır.
Katılım finans sistemini oluşturan kurumların, pazarlama faaliyetlerini proaktif olarak planlaması, bir ihracatçı firma gibi pozisyon alarak süreçleri koordine etmesi, ihracatçı firmalara dış ticaretin finansmanı için öncelik ve kolaylık sağlaması, bankacılık sistemlerine yatırım yaparak işlem sürelerini kısaltması, nitelikli insan gücünden taviz vermemesi ihracatçı müşterilerine daha etkin hizmet vermelerini sağlayacaktır.
Bülent TABAN
Vakıf Katılım Genel Müdür Yardımcısı
İçeriği Katılım Finans 27. sayısında görüntüleyebilirsiniz.
