Uzay Ekonomisinin Geleceği Ve Türkiye’nin Vizyonu

Türkiye ekonomisinde, yatırım destekleri için güçlü bir yere sahip olan katılım bankalarının önümüzdeki dönemde uzay ekonomisi hakkında pozisyon alması sektör için önemli bir rol oynayacaktır

Dergi 10.05.2021, 23:21 31.05.2021, 13:17
Uzay Ekonomisinin Geleceği Ve Türkiye’nin Vizyonu

Hızla geliştirilen yeni teknolojilerle uzay ekonomisi, birçok ülkenin faaliyet gösterdiği yoğun bir rekabet ortamına sahiptir. Uzay ekonomisinin maliyetleri diğer iş kollarına nazaran daha yüksektir. Son teknoloji içerir ve bilim dünyası ile iş birliği gerektirir. Bu alan; dünya genelinde devlet kontrolündedir, sürekli teste dayalıdır, yüksek riskleriyle birlikte geleneksel sektörleri de dönüştüren bir yapıdadır. Aynı zamanda insanlığın kullanımına da sunulan katma değeri yüksek ürünleri içermektedir. ABD’nin, firmaların bu alanda yatırım yapmasına yasayla izin vermesiyle uzayın özel sektöre açılımı gerçekleşmiş, kendi belirledikleri uzay programlarına yönelik ihaleler açarak kazanan şirketlerin yatırımları başlamıştır. Endüstri 4.0 kavramına paralel yapay zekâ ve son dijital teknolojileri içeren uzay 4.0 ekonomisi; devlet kurumları, özel sektör, üniversiteler, bireysel yatırımcıların yer aldığı bir alandır.

Ülkelerin uzay ajanslarının belirlediği programlar çerçevesinde özel şirketler birçok faaliyet göstermektedir

Bu noktada kendine özgü iş modelleri olan, araştırma/geliştirme, inovasyon ve teknolojik gelişmeleri teşvik eden yeni bir stratejik ekonomik alan olarak değerlendirilmektedir. Ülkelerin uzay ajanslarının belirlediği programlar çerçevesinde özel şirketler birçok faaliyet göstermektedir. Bunlar arasında; uydu ve görüntüleme sistemlerin inşası, roket-kapsül gibi uzay yolculuğu yapabilen araçların imalatı, ulaşım/ taşımacılık/kargo uygulamalarına hazırlık sayılabilir. Yanı sıra uzay kıyafetlerinin dizaynı, yeni yakıt enerjileri, optik ve kızıl ötesi görüntüleme sistemlerinin inşası gibi farklı iş kollarını içeren alanlarda çalışmalar sürmektedir.

Üniversite/ teknopark bünyesinde ortaya çıkan projelere yapılan yatırımlarla ya da bizzat kendi kurduğu start-up şirketleriyle birçok iş insanının bu alanda yer aldığı görülmektedir. Uluslararası/bölgesel iş birliği ve bilgi paylaşımının kritik öneme sahip olduğu uzay ekonomisinde, öncelikle devletler ile uzay ajansları düzeyinde temaslarla geleceğe yönelik sürdürülebilir bir büyümenin sağlanmasına çalışılmaktadır. Yeni nesil teknolojiler de uzay ekonomisinin maliyetlerini düşürerek hızlı üretimin gerçekleşmesini kolaylaştırmaktadır. Hâlen dünya yörüngesinde yaklaşık 80 ülkenin uyduları aktif çalışmakta ve sağladıkları veriler piyasada satılan pahalı ürün değerine dönüşmektedir. Büyük verinin, petrol gibi önemli bir ticari değer kazandığı günümüzde uydu verileri dikkate değer kâr alanlarındandır.

Türkiye’nin uzay çalışmalarının, toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda, uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi temelinde 10 hedef belirlenmiştir

Uydu imalatı, fırlatma, yer donanımları/hizmetlerine ilaveten hedeflenen Ay ve Mars programları ile uzay madenciliği fırsatları, küresel uzay ekonomisinin önemli faaliyet alanları içerisine girmiştir. Sektörün yaklaşık 400 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması sağlanmıştır. Uzayın ticarileşmesi kavramı kapsamında özel sektörün yeni uzay iş alanlarında bulunması, sürdürülebilir kalkınma amaçları içerisindeki enerji, gıda, tarım, iklim değişikliği ile mücadele gibi alanlarda da yeni çözümlerin oluşabileceği beklentisi taşımaktadır. Pandemi ile birlikte ekonomisi zarar gören, bu alanda yatırımları olan ülkelerin büyüme ve işsizlik sorunlarının da uzay ekonomisi yatırımları ile çözülebileceği düşünülmekte ve planlanmış uzay programı çalışmaları devam etmektedir. Uzay yolculuğu yapabilen ülkeler, küresel güvenlik alanında elde ettikleri güç ve caydırıcılık unsurlarıyla birlikte ekonomik anlamda da dünya teknolojilerine yön verebilen uzay ekonomisi yatırımlarıyla ön plana çıkmaktadırlar. Türkiye, küresel bir aktör olma stratejik hedefiyle kendi kendine yeten milli savunma projelerinin tamamlayıcısı olarak Türk Uzay Programı’nı başlatmıştır.

2018 yılında, bu çalışmalara kurumsal düzeyde yön vermek üzere idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Türk Uzay Ajansı kuruldu.Türk Uzay Ajansı'nın ilk görevi olarak, T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda hazırlanan Milli Uzay Programı, 9 Şubat 2021 de Türk kamuoyuna açıklandı. Önümüzdeki on yılda, Türkiye’nin uzay çalışmalarının, toplumun refahı ve milli menfaatler doğrultusunda, uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi temelinde 10 hedef belirlenmiştir. Bu hedefler; katma değeri yüksek, yenilikçi, milli ve özgün teknolojik çalışmaları destekleyen, disiplinler arası faaliyetlere hizmet etmektedir. Ayrıca uzay alanındaki kritik teknolojiler konusunda bilgi üretilmesi ile sürdürülebilir platformların ve iş modellerinin oluşturulmasına olanak tanınmaktadır. Temel gaye; en kısa zamanda saptanmış uzay sınırını geçerek önce alçak yörünge, sonra dünyamızın uydusu Ay üzerine erişim imkânına ulaşmak ve uzay yolculuğu yapabilen bir ülke statüsü elde etmektir. Bu amaçla uzaya erişim ile fırlatma ihtiyaçlarını gerçekleştirmek için kritik teknolojilerin geliştirilmesi ve fırlatma tesis yerleri saptanarak altyapının oluşturulması hedeflenmiştir. Türkiye’ye ait bölgesel konumlama (GPS) sisteminin kurulması da öncelikli amaçlar içerisinde yer almıştır.

Türk Uzay Ajansı; kurulduğu 2018 yılından itibaren 20 ülke, beş uluslararası şirket ve yedi uluslararası kurum ile iş birliği çalışmaları yapmıştır

Ana hedefe yönelik bilgi/teknoloji transferi için uluslararası iş birliklerinin arttırılması ve Ankara’da bir alan tahsis edilerek katılımcı şirketlerle birlikte Uzay Teknolojileri Geliştirme Bölgesi kurulması planlanmıştır. Birincil öncelikler arasında uzay ekonomisinin bu yönde geliştirilmesini devlet kanalıyla teşvik ederek elde edilen ürünleri hem ülke menfaatleri hem de ihraç malı olarak değerlendirmek bulunmaktadır. Ayrıca uzay alanında geliştirilen teknolojilerin diğer geleneksel sektörlerde kullanılmasını sağlayarak bilimsel gelişme seviyesini yükseltmek, insan kaynağı talebini karşılayacak eğitim olanaklarını genişleterek istihdam hedeflerini sağlamak da bunların içindedir.

Türk Uzay Ajansı; kurulduğu 2018 yılından itibaren 20 ülke, beş uluslararası şirket ve yedi uluslararası kurum/kuruluşla iş birliği çalışmaları yapmıştır. Ukrayna, Macaristan ve Kazakistan ile anlaşmalar imzalanmış ve faaliyetler başlamıştır. Japonya, Azerbaycan, Rusya, Endonezya ve Çin ile anlaşma metinleri üzerinde görüşmeler devam etmektedir. G-20 ülkelerinin uzay ajanları kapsamında sürekli görüşmeler de devam etmektedir. Çin’in de yer aldığı, ülkemizin kurucu üyelerinden biri olduğu Asya Pasifik Uzay İşbirliği Örgütü, uzay alanında yükselen Asya ülkeleriyle yakın iş birliği içinde olmamızı sağlamaktadır. Merkezi Fransa’da bulunan Uzay Araştırmaları Komitesi (COSPAR) ve Uluslararası Uzay Federasyonu (IAF) üyeliği, BM Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi üyeliği, kurucusu olduğumuz İslam Ülkeleri Uzay Bilim ve Teknolojileri Ağı (ISNET), diğer önemli uluslararası üyeliklerimizdir. Bir başka önemli üyelik 2007 yılında katıldığımız Avrupa Uluslararası Uzay Yılı Kuruluşu’dur (EURISY). Avrupa’daki uzay ajanları ile uzay teknolojileri konusunda ortak görüşmeler bu kuruluş aracılığı ile sürdürülmektedir.

Türk girişimcilerin uzay alanında yatırım yapması teşvik edilmektedir

Yeni enerji kaynaklarının deneneceği Türk uzay roketinde deneme çalışmaları sürmektedir. Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Ay Misyonu kapsamında gönderilecek insansız araçta, kullanılması planlanan milli ve özgün teknolojiyle üretilmiş, sıvı oksijen oksitlemeli hibrit motorunun ilk dikey uçuşu ve sonda roketi sistemi testleri başarıyla tamamlanmıştır. Uydu teknolojilerinde ulaştığımız başarıların önderliğinde, uzayın barışçıl amaçlarla kullanımı prensibine sadık kalarak yeni, milli ve özgün uzay teknolojilerinin ortaya çıkarılması için Türk girişimcilerin bu alanda yatırım yapması teşvik edilmektedir. Bu anlamda Türkiye ekonomisinde yatırım destekleri için güçlü bir yere sahip katılım bankalarının da önümüzdeki dönemde uzay ekonomisi hakkında pozisyon alması sektör için önemli bir rol oynayacaktır. Türk Milli Uzay Programı kapsamında ilk 10 yıl içinde tüm hedeflerin başarıyla sonuçlanması beklenmektedir.

İstanbul Arel Üniversitesi Doç. Dr. A. İnci Sökmen Alaca

İçeriği Katılım Finans 25. sayısında görüntüleyebilirsiniz. (Uzay Ekonomisinin Geleceği Ve Türkiye’nin Vizyonu)

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@