Fıkhî Perspektiften Yeşil Finans

Yeşil finans kavramının en fazla yakıştığı sektör katılım sektörüdür.

Dergi 06.09.2022, 21:05
Fıkhî Perspektiften Yeşil Finans

Çağımızda finansal faaliyetler baş döndürücü bir hızla devam ederken içinde yaşadığımız gezegen ciddi sarsıntılar geçirmektedir. Lüksü ve rahatı için sınırları zorlayan insanoğlu bir taraftan istedi- ğini belli ölçüde elde ederken bir taraftan da başta çevre olmak üzere İlahî iradenin kendisine emanet ettiği pek çok şeyi tahrip ederek adeta bindiği dalı kesmektedir. Bu yönüyle gelecek nesillere belki maddi değeri yük- sek mali miraslar bırakabilse de değeri biçilemeyen vemadde ile satın alınamayan değerlerden onları mahrum bırakmaktadır. Zira Sanayi Devrimi’nden sonra seri üre- timin ve endüstriyel ürünlerin artması insanlığın maddi refahını artırsa da manevi alanını kısırlaştırmakta, temiz çevre bakımından ise onu daha dar alanlara mahkum etmektedir. Böylece maddi refahın elde edilmesi için milyarlar harcanırken sıfır maliyetle kendisine emanet edilen çevre, sanayi atıklarıyla ifsat edilmektedir. İnsan kendi kötü sonunu kendi eliyle hazırlamaktadır. Yüce kitabımız Kur’ân Rûm suresinin 41. Âyetiyle bu gerçeğe çok genel bir şekilde ve şu ifadelerle işaret etmektedir: 

“(Allah’ın buyruklarını umursamaz hâle gelen şu) insanların kendi elleriyle yapıp ettikleri sonucunda karada ve denizde çürüme ve bo- zulma başladı. Bu şekilde (Allah) belki (doğru yola) geri dönerler diye yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını onlara tattıracaktır”.

Bu âyette bahsedilen “fesad” kelimesi, haksız- lık, adaletsizlik, kan, gözyaşı, dünya savaşla- rı, nükleer felaketler, aşırı silahlanma, çevre kirliliği, uyuşturucu, alkol, cinsel sapıklıklar, terör ve anarşi gibi her türden kötülüğü ifade etmektedir. Bir başka âyette su kaynaklarıyla ilgili tehlikeye dikkat çekilerek şöyle buyurulmaktadır:

“O inanmayanlara de ki: Bana haber söyleyin bakalım, eğer suyunuz yerin dibine batıp çe- kiliverse artık size kim bir akar su getirecek?!” (Mülk,67/30).

İlk başlarda adeta kutsadıkları teknolojinin zararlı yan etkilerini ve meydana getirdiği tahribatı fark eden kimi devletler söz konusu tahribatların önünü almak ve yıkılanı tamir etmek için de milyarlarca para harcamaya başladı. Mesela meydana gelen çevre kirlenmelerini önlemek ve doğal çevreyi korumak için çeşitli kampanyalar başlatıldı. Bunun için ciddi yatı- rımlar yapıldı ve yapılmaya devam etmektedir. Bu noktada önce sembol bir renk olan yeşil seçildi. Yeşil, saf, temiz, doğal ve bozulmamış çevreyi temsil etmektedir. Artık çevre dostu olan her şey yeşile boyandı ve yeşil sıfatı ile kullanılmaya başlandı. Hatta finans dünyası da bundan nasibini aldı ve “yeşil finans” kav- ramı üretildi. Zira sırf maddi getiri boyutunu düşünerek sorumsuzca ve bencilce her projeyi desteklemenin çevre aleyhine ciddi sorunlar oluşturduğu görüldü.

Yeşil finans, doğa dostu projeler için finans desteği sağlayan kuruluşların kullandığı olumlu bir kavramdır. Bu kavram; finans sektörünü ve iş dünyasını çevre dostu projelerle, ürün ve teknolojilerle buluşturmayı hedeflemektedir. Zira günümüzde kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde 

tüketilen fosil yakıtlar, küresel ısınma ile iklim değişikliği riskini büyük ölçüde artırmaktadır. Bundan dolayı hem iş dünyasında hem de gündelik hayatta güneş ve rüz-gâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanımının tercih edilmesi önem arz etmektedir. Her geçen gün atmosfere salınan zehirli gaz oranını, çevre kirliliğini ve karbonayak izini azaltmak isteyenler enerji tasarruflu alternatif ürünlere yönelmek durumunda kalmaktadırlar. Bunun için yenilenebilir ve tasarruflu enerji alanında ortaya konulan ürün, hizmet ve projelerin kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. İşte bu noktada “yeşil finans” kavramı ön plana çıkmakta ve kullanılmaktadır.

Yeşil finans kapsamında faaliyet gösteren finans ku- ruluşları, doğa ve çevre dostu projeler için finansman desteği sağlamaktadır. Bu projelerin temel amacı, çevreselsorunlara karşı etkili, geniş kapsamlı ve pazar odaklı çözümler üretebilmektir. Günümüzde çevre dostu olarak tanımlanan teknolojilerin dâhil olduğu bazı alanlar, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve ta- sarrufu, doğal hayatın korunması, geri dönüştürülebilir içerikler ve atıklar, sera gazı emisyonunun azaltılması, hava ve çevre kirliliğinin azaltılması, bitki bazlı ürün ve malzeme kullanımı, ham madde tüketimin azaltılması ve endüstriyel ekoloji şeklinde sıralanmaktadır. Bütün bu ve benzeri alanlar bile bozulmanın ne kadar büyük ve kapsamlı olduğunu göstermektedir.

Yapılan ve yıkılan, bozulan ve ıslah edilen arasında denge gözetilmeyince ve bilinçsiz hareket edilince felaket kaçınılmaz olmaktadır. Bunun için genel olarak İslami, özel olarak da fıkıh literatüründe aslı Arapça olan “maslahat” ve “mefsedet” kavramlarının merkezî bir yeri vardır. Mefsedet; dine, insana, topluma ve doğa- ya zararı olan her şeyi, maslahat ise bunların yararına olan her hususu ifade eder. Bir şeyin mefsedet veya maslahat olmasında baskın taraf dikkate alınır. Buna göre faydası yüzde 50’yi geçen şey genelde maslahat, bu oranın altında kalan ise mefsedet olarak değer- lendirilir ve hükmü ona göre belirlenir. Hatta bu iki kavram İslam düşüncesi ve fıkıh faaliyeti açısından o kadar önemlidir ki İslam’ın ve İslami hükümlerin hedefi özetlenmek istendiğinde “def-i mefâsit celb-i menâfi” tarzında bir prensip ortaya konulur. Yani dinin ve dinî hükümlerin hedefi, insan, toplum, din ve çevre lehine ne varsa onu korumak ve elde etmek, bunların zararına ne varsa onu da bertaraf etmektir. Bu arada mefsedetin defi mi yoksa maslahatın elde edilmesi mi önceliklidir? Sorusuna: “Def-i mefâsid celb-i menâfi’den evladır” kuralı ile cevap verilir. Yani zararı bertaraf etmek yararı elde etmeye öncelenir. Buna göre; bazı faydaları olmakla birlikte dine, topluma, çevreye ve doğaya uzun ve kısa vadede tahribatı daha fazla olan bir projeyi finanse etmek dinî açıdan sakıncalıdır ve insanlık adına sorumluluk taşıyanlar bu gibi projelere destek vermemelidir.

Son olarak şunu ifade edelim ki yeşil finans kavramının en fazla yakıştığı sektör katılım sektörüdür. Zira bu sektöre ait olarak hazırlanan hemen her standartta şu ifadeler yeralmaktadır: Yapılacak işlem ve finanse edilecek faaliyet katılım finans ilke ve standartlarına aykırı olmamalıdır. Mesela pay senetleri standardında şu ifadelere yer ve- rilmiştir:

“Faaliyet sahası İslam’ın öngördüğü ilke ve hükümlere ters düşmeyen şirketlerin kurulması ve bu şirketlere ait pay senetlerinin ihraç edilmesi caizdir. Bu temel ilkeye uymayan şirketlerin kurulması ve bunların pay senetle- rinin ihracı ise caiz değildir”.

İslam’ın öngördüğü ilke ve hükümlere ters düşen faaliyet- ler arasında çevreye ve canlılara zarar veren faaliyetler de sayılmıştır. Dolayısıyla yeşil finansı amacına ulaştıracak en önemli tavır, daima, maslahat olan faaliyetleri destek- lemek mefsedet olanlardan ise uzak durmak olacaktır.

TKBB Merkezi Danışma Kurulu Üyesi -  Prof. Dr. Abdullah Kahraman

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@