COVID-19 ve Katılım Bankaları

​​​​​​​Katılım bankaları doğrudan ticareti finanse etmesi yönüyle krizlere karşı dayanıklıdır.

Kapak Konusu 17.07.2020, 23:34
COVID-19 ve Katılım Bankaları

Katılım bankaları doğrudan ticareti finanse etmesi yönüyle krizlere karşı dayanıklıdır.

İstanbul Ticaret Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2013 yılında kurulmuştur. Merkezin faaliyet alanları arasında ekonomik, finansal ve ticari istikrarla ilgili gelişmeleri yerel, bölgesel, küresel ölçekte izlemek ve değerlendirmek konusu da bulunmaktadır. Bu kapsamda, yaşamakta olduğumuz küresel salgının katılım bankalarına etkisini ortaya koymak üzere de bir araştırma yürütülmektedir.

Dünyada İslam bankacılık

İslam Kalkınma Bankası’nın Özel Sektörü Geliştirme Şirketi tarafından yayımlanan İslami Finans Gelişim Endeksi 2019 Raporu’na göre 2018 yılı itibarıyla İslami finansal varlıkların küresel hacmi, 2,524 trilyon dolardır. Bunun yüzde 70’ini (1,76 trilyon dolar) İslami bankacılık varlıkları oluşturmaktadır. İslami finansal varlıkların içinde bankacılığın yanında sukuk, diğer İslami finansal kuruluşların, İslami fonların ve tekafül şirketlerinin varlıkları bulunmaktadır. Küresel ölçekte 72 ülkede 520 adet İslami banka hizmet vermektedir. Bunların 301 adedi tam teşekküllü İslami banka, 219 tanesi ise konvansiyonel bankaların içinde bulunan pencere bankalardır. 2018 yılı itibarıyla toplam küresel (konvansiyonel ve İslami) banka varlıkları içinde İslami bankaların payı yüzde 6 oranındadır. Öte yandan bu 520 bankanın 418 adedi ticari, 58 tanesi de yatırım bankası olarak faaliyet göstermektedir. Tüm bunların yanı sıra 2024 yılında İslami bankaların küresel hacminin, 2,175 trilyon dolara ulaşması da beklenmektedir.

Türkiye’de katılım bankalarının bankacılık sektörü içindeki yeri

Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) web sitesindeki sektör bilgileri içinde “mukayeseli tablolara” göre, katılım bankalarının toplam toplanan fonları (Aralık 2019-Mart 2020) yüzde 13,7, kullandırılan fonları ise yüzde 16,1 artış göstermiştir. Bu rakamlar, aynı dönemdeki bankacılık sektörünün değişim oranlarının da üzerinde olmasıyla dikkat çekmektedir. (Bankacılık sektörü sırasıyla, yüzde 8,9 ve yüzde 9,1) Yine Mart 2020 itibarıyla katılım bankalarının personel sayısı 16 bin 200 kişi, şube sayısı ise bin 188’dir. Yani bu bankaların personel sayısı; toplam bankacılık sektörünün yüzde 7,9’unu, şube sayısı ise yüzde 10,5’ini oluşturmaktadır. Mart 2020 tarihi itibarıyla katılım bankaları, bankacılık sektörünün toplanan fonlar açısından yüzde 8,75’i, kullandırılan fonlar açısından da yüzde 5,8’i seviyesindedir. Öz varlık açısından ise bu bankacılık türü, sektörün yüzde 4,8’i kadardır. Bu oranlar, Aralık 2019 verilerine göre de artış göstermiştir. (Aralık 2019 toplanan fonlar yüzde 8,4, kullandırılan fonlar yüzde 5,5, öz varlık yüzde 4,4) 15 Mayıs 2020 tarihinde güncellenmiş olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine bakıldığında ise 2020’nin başından itibaren toplanan fonların yüzde 28, kullandırılan fonların da yüzde 32 oranında artış gösterdiği anlaşılmaktadır. 15 Mayıs 2020 itibarıyla katılım bankalarının topladıkları fonların toplamı 273,4 milyar TL, kullandırdıkları fonların toplamı ise 180,4 milyar TL düzeyindedir. (27 Aralık 2019’da toplanan fonlar 213,7 milyar TL, kullandırılan fonlar 137 milyar TL) Buradan yapılan gözlem katılım bankalarının nisan-mayıs döneminde (15 gün) gerek toplanan gerekse kullandırılan fonlarında önemli artış sağlandığı yönündedir.

COVID-19 katılım bankalarında neleri değiştirdi?

Merkezimiz tarafından TKBB ve Türkiye’de faaliyet gösteren altı katılım bankası yönetimlerine gönderilen 12 soruluk yapılandırılmış mülakat tamamlanmış ve cevapların değerlendirilmesi aşamasına gelinmiştir. Sorularla Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarının güçlü ve zayıf yönleri ile böyle durumlardaki fırsat ve tehditler belirlenmeye çalışılacaktır. Bunların yanı sıra araştırmayla birlikte salgın sürecinin katılım hesabı sahiplerine, katılım fonu kullanan müşterilere ve katılım bankası çalışanlarına etkisi incelenecek, aynı zamanda salgın sonrasında görevlilerden beklenen yetkinliklerde değişiklik olup olmayacağı da gözlenecektir.

Katılım bankaları ticareti finanse etmesiyle öne çıkıyor

Sözkonusu kurumlara gönderilen 12 soruda katılım bankalarının verimliliğindeki etkileri, stratejik hedeflerindeki değişikliklere ve alınan/alınacak tedbirlerine odaklanılmıştır. Araştırma, katılım bankalarının durumunu konvansiyonel bankalara göre karşılaştırmalı olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Katılım bankalarının doğrudan ticareti finanse etmesinin bu açıdan öne çıktığı görünmektedir. Katılım bankalarının bu özelliğinin, krize karşı dayanıklılıkta güçlü yanını oluşturduğu vurgulanmaktadır. Fon kullandırma yöntemlerinin gerçek mal ve hizmet ticaretini desteklemesi, fonların geri ödenmesinde kendini gösterdiğine işaret etmektedir. Katılım fonu müşterilerinin faaliyetlerini sürdürebilmek için bu fona ihtiyaç duyduklarından, geri ödemede katılım bankalarını önceliklendirecekleri beklentisi de bulunmaktadır.

COVID-19, işletmelere nakit ihtiyacı doğurmaktadır

Salgının yol açtığı bu kriz, bir reel sektör krizi olduğu için işletmelere nakit ihtiyacı doğurmaktadır. Ticareti fonlayan katılım bankalarının ise müşterilerine direkt olarak nakit girişi sağlayamadığı anlaşılmaktadır. Doğrudan ticaretin fonlanması krize karşı koruma sağlayarak katılım bankalarının güçlü yanı olmakta, ancak krizden çıkarken bu özellik zayıf yana dönüşmektedir. Sadık fon müşterileri sayesinde katılım bankalarının daha düşük oranda likidite sorunu yaşadığı ve düşük pazar payına sahip olunmasının da zımni olarak katılım bankalarını koruyan bir olgu olarak görüldüğü ortaya çıkmaktadır. Katılım bankaları açısından Fintech’ler, büyük fırsat olarak görülmektedir. Öte yandan katılım bankaları gerçek ticareti fonlamaktadır ve bu nedenle bahsi geçen kurumların reel sektör nezdinde ekonomik karşılığı bulunmaktadır.

Krizler, katılım bankalarına fırsat oluşturabilir

Yaşanan krizlerin, katılım bankaları açısından fırsat oluşturduğu düşünülmektedir. Bu bankaların dağıtım kanallarının, pazar paylarının ve bilanço büyüklüklerinin sektörün gerisinde kalması kırılgan yönleri olarak sayılmaktadır. Limitli tüzel müşteriler, şubeye gelmeden mobil finansman ile murabaha işlemlerini gerçekleştirebilmektedir. Uzaktan çalışmanın gerektirdiği teknolojik kapasite ve kabiliyet ise katılım bankalarında bulunmaktadır. Ancak bu yetkinliğin daha da artırılması, ekosistemin yararına olacaktır. Aynı zamanda salgın sürecinin takım çalışmasına uyum gerektirdiği ve kuruma aidiyetin gelişmesine yol açtığı da gözlemlenmektedir. Hanehalkının ve firmaların nakit ihtiyacı duyması, ilk aşamada katılım hesaplarının artış hızını yavaşlatmıştır. Fakat parasal genişlemeci tedbirlerin, katılım hesaplarının artış ivmesini devam ettirdiği de görülmektedir.

İstanbul Ticaret Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Prof. Dr. Necdet Şensoy, Doç. Dr. Osman Bayraktar, Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Arslan

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!

Gelişmelerden Haberdar Olun

@